Siyaset bizde “ ben yaptım oldu” mantığı üzerine kurulu. Bu
mantığın dışına çıkan partiler başarılı olur, çıkamayan seçmeni suçlar. Hâlbuki
siyaset, toplum ve insanın etkileşimi üzerine bina edilmelidir. Yani siyaset
bir sosyolojik olaydır.
İngilizin ayrı bir kültürü vardır, fransızın ayrı bir
kültürü vardır, italyanın ayrı bir kültürü vardır. Türkün kültürü yok mu peki?
Fransız halkını, İngiliz’e dönüştürmek isteyen bir Fransız siyasetçi duydunuz
mu hiç? İşte bizim muhalefet bunu yapmak istedi hep, öyle olunca da ülkesine
Fransız kaldı her seçimde.
Ülkem insanı diyor
ki; ben kendi kültürümle, her türlü teknoloji ile donatılmış olarak yaşamak
istiyorum. Muhalefet diyor, teknoloji, gelişmişlik, çağa ayak uydurma önemli
değil, benim istediğim modelde insan olacaksın. Çatışma buradan doğuyor.
Ana muhalefetin lideri Kılıçdaroğlu “ tıpış tıpış
gideceksiniz” dedi. Belki kendi seçmeni olumlu aldı bunu ama diğer taraf “ ben
koyun değilim” dedi. İrademle giderim. AK Parti seçmenine bu sıfatı layık
görenler öyle kömürle, makarna ile sağlanacak bir çoğunluk olmadığını
anlamayacak şekilde uykudalar. Yani dönüşenler ve dönüşmek istemeyenler olarak
ayrıldı toplum.
Muhalefetin destekçilerinden yönetmen Mustafa Altıoklar
seçimle ilgili değerlendirme yaparken seçmene “hanzo” benzetmesi yaptı. Mensubu
olduğu parti veya grubun oy oranı % 25 gibi düşünülürse bu iktidar olmaya
yetmiyor. Yani “hanzo” olmayanlar başbakan çıkaramıyor.
Kılıçdaroğlu’nun katıldığı programda Kılıçdaroğlu AK
Parti'ye oy veren seçmenler için "yüzde 25-30'luk bir kitle hiçbir
sorgulama yapmıyor" dedi. Destekçisi Amberin Zaman "Müslüman bir
ülkeden bunun tersini beklemek garip değil mi?" diyerek aşağıladığı
toplumdan oy istediler. Artık bu cümleyi değerlendirmek için sosyolojik,
psikolojik demenin ötesinde milliyet sorununa bakmak lazım.
Amberin Zaman; The Economist, Los Angeles Times, The
Washington Post, The Daily Telegraph ve The Los Angeles Times adına çalışan,
Amerikalı diplomat Joseph Pennington ile evli olan bir gazeteci. Muhalefet, bu
devşirmelerden medet ummakta.
Bunun yanı sıra kendi inançları doğrultusunda dönüştürme
fikrine sahip Bekir Coşkun, Uğur Dündar, Emin Çölaşan, Oda Tv, Doğu Perinçek’in
aydınlık gazetesinden, aslen Hıristiyan olan hatta hayatta bile olmayan Türkan
Saylan adına paylaşımda bulunan ülkücü camianın da, şapkasını önüne koyup
düşünmesi lazım.
12 Eylül döneminde mücadele ettikleri bu zihniyet ile
ittifak yaparken, ya o dönemde hata yapmışlardır ya da şimdi yapıyorlar. Eğer
zihniyet farklılığı yoksa 12 Eylül döneminde o kadar genç neden öldü? O dönemde
yaptıklarımız doğruydu derlerse bu da kendilerini yalanlamak olur. Bir parti zihniyetinin
iflası demektir.
Hâlbuki anlasalar o zaman kendilerini kavga ettiren güç,
şimdi aynı kulvarda yürümelerini istiyor. Biz de diyoruz ki: Bu milli olmaktan
çok uzak, yabancı telkinlerle komünizm gelecek diye sizi kavga ettirenler, size
ittifak yaptırıyor. O zaman kavganın sebebini bilmediniz, ittifakın sebebini bilmediğinizi de 30 yıl
sonra göreceksiniz. Ama ülke gördüğü zararla kalacak.
Kurban bayramı yaklaşıyor. Seçim öncesi manevraları tutmayan
Bekirler, Eminler kurban kesmenin saçmalığı üzerine güzelleme hazırlasınlar
şimdiden. Müslüman-Türk kardeşlerimizde bunları paylaşsınlar.
Bu millet dış destekli, dönüştürme yönetim modellerini, ABD,
AB, Vatikan destekli, dini Kuran dışına çıkarmak isteyen projeleri reddediyor.
Hastahanede parmak izi ile muayene olurken, cihazın kıyafetine değil, sadece
parmak izine baktığını biliyor. Lakin bütün bunları muhalefet bilmiyor.
Muhalefet ve onu destekleyen taife, Müslüman olduğu için
devamlı aşağıladıkları insanlardan kendilerine oy vermesini istiyor. Hal böyle olunca
her seçimde dirsek yiyip, yerde debelenen futbolcudan farkları kalmıyor tabi.
11.8.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder