Savaşı
kaybeden komutan “düşman bize hile yaptı, çıkarmayı şu kıyılardan bekliyorduk
ama bu kıyıdan çıkarma yaptı” demeye hakkı var mı? Savaşta taktik aldatmaca da
vardır, kaleye casus sokarak içten fethetme de vardır. Senin istihbaratın yok
mu demezler mi adama?
Geçen
gün seçimi CHP kazanmadı, AKP kaybetti demiştim. Bir mücadeleyi kaybetmek için
mutlaka rakibin üstün olması gerekmiyor. Sporcu kendi hataları ile rakibine
kazanma imkânı da sağlamış olabilir.
Şimdi
2014 mahalli seçimlerine bakalım.
Ak
Parti- 4 096 221 oy
CHP-
3 426 602 oy
HDP-413
315 oy
MHP-339
346 oy
SP-
122 869 oy
BBP-
49 126 oy
YURT
P- 17 928 oy
İP-
15 232 oy
31
MART SEÇİMİNE BAKALIM
Ekrem
İmamoğlu- 4 171 118 oy almış.
Binali
Yıldırım- 4 149 656 oy almış.
Cumhur
ittifakını oluşturan partiler AKP, MAHP, BBP dışındaki bütün partilerin CHP’ye
destek verdiğini söyleyelim.
İYİ
partinin oyları 2014 seçiminde aslında bu karşı cephenin içinde yer alıyor ama
onun da %5 oyu olduğunu kabul edelim. Bu da 210 000 oy yapar.
Bunların
hepsini topladığımızda 780 000 bin oy Ekrem İmamoğlu’na destek olarak gelmiş
demektir.
Ekrem
İmamoğlu’nun aldığı 4 171 118 oydan destek gelen 780 000 bin oy düşülünce
4.171.118-780 000= 3 391 118 kalır.
Binali
Yıldırım’ın aldığı oylara MHP ve BBP’den gelen destek oyu toplamı 388 472
oydur.
Binali
Yıldırım’ın aldığı 4
149 656 oydan bu destek gelen oylar düşülünce;
4
149 656-388 472=3
761 184 kalır. Binali Yıldırım ile Ekrem İmamoğlu arasında 370 066 oy fark
vardır. Hile ile hurda ile 50 bin oy çalınsa bile, arada 320 000 oy farkı
vardır.
320 000 oy
farkına kimsenin itiraz etme şansı yoktur.
Eğer ittifak
yapılmayıp, herkes kendi adayı ile seçime girse sonuç bu olacaktı. Ama seçim
sonucunun tehlikeli olabileceğini söyleyen bazı mihraklar ittifak fikrini attı
ortaya. İttifak fikrini ortaya atanlar, Ak partinin kaybetmesini isteyenler
olabilir mi?
Vatandaşın
kızgın olduğunu gören Erdoğan, ittifak fikrine sıcak baktı. Hâlbuki çözüm
ittifak değildi.
Çözüm;
Aileyi yok
eden kanunu iptal etmek, İstanbul sözleşmesini ya uygulamadan kaldırmak ya
imzamızı çekmek.
İnsanların
cinsiyetini Allah tarafından tespit edildiği şekilde bırakmak.
Baronlara
hizmet yerine vatandaşa hizmet etmek.
Ülkeyi aile
şirketi gibi yönetmekten vazgeçmek.
Kötü
yönetilen ekonomiyi kurtarmak için yine gariban vatandaşın sırtına yükü
bindirmemek.
BES ve Kıdem
tazminatı gibi vatandaşın hassas olduğu konuları ekonomiyi kurtarmak için
kullanmamak.
Büyük
firmaların vergilerini silip vatandaşa zamlarla yüklenmemek.
Ege’de boş
olan ada ve adacıkların işgaline seyirci kalmamak.
Akdeniz’de
münhasır ekonomik alanımızla ilgili yanlış politika izlememek.
Okçuluk
vakfına, Türgev v.s. gibi vakıflara bağışın kesilmesinin hiç ilgisi olmadığı
halde, beka meselesi diye vatandaşa yutturmamak.
Ayasofya
gibi milli, dinin güncellenmesi gibi dini konularda hassas olan vatandaşları
dalga geçer gibi tezgâh kuran hain ilan etmemek.
Feto ile
mücadele ediyoruz diyerek ekmeği peşinde koşan “kandırılmış” insanları içeri
tıkıp, Feto’nun kurmay takımın aklayıp üstüne ihale vermemek.
Önceki
seçimde “HDP ye oy verdim” deyip ihanet içinde olan gazeteciyi makbul insan
kabul edip, karşılarına alıp röportaj verip, yanlışları söyleyenleri hain ilan
Etmemek.
Ne kadar eski
tüfek solcu takımı varsa, inanmadıkları bir ideolojiyi para ile savundurup,
milli hassasiyeti olan insanları onlara aşağılatmamak.
Cumhurbaşkanı
başdanışmanının Federasyon, özerk yönetim ve Kürtçe eğitim ile ilgili
açıklamasını görmezden gelip, milli hassasiyeti olan insanları kızdırmamak.
Federasyonun
düşünülmediğini söyleyip, Ravza Kavakçı ile birlikte bir ekibi Almanya’ya
gönderip, federasyon hakkında bilgi aldırmamak, inceleme yaptırmamak. Madem
düşünülmüyorsa neden inceleniyor diye insanların kafasında kuşku yaratmamak.
Yazacak daha
çok şey var.
Herkes
şapkasını önüne koyup düşünsün. Bu hatalar seçim kaybettirir diye devamlı ikaz
eden mi vatanseverdir, her yalanı doğru diye alkışlayan, her yalanı doğru diye
vatandaşa yutturan paralı kalemler mi vatanseverdir? Onlar hala vatandaşı oy
çalındı, organize yolsuzluk, hukuksuzluk var diye kandırıyorlar. Sanki sandık
kurullarını Çipras atamıştı.
Gerçek bir
ülkücünün hassas olması ve tepki vermesi gereken bu milli konulara tepki
vermeyip, “Eski ülkücüler Marksist, Leninist olmuş” diyen ülkücülerin de
kendilerini sorgulayıp, bu yazılanlarda yalan ve iftira varsa söylemeleri
gerekir.
Beka
meselesi İstanbul seçimini kaybetmek değil, asıl bu yazdığım konulardır.
Cinsiyet eşitliği, nötr çocuk yetiştirmek, LBGT gibi toplumu ifsad eden
derneklerin önünü açmak iktidara fayda sağlamaz. Zaten onlar iktidar partisine
oy vermiyor. Ama bu tehlikeyi gören milli ve dini hassasiyeti olan insanlar
seçim kaybettiriyor. Benden söylemesi.
08.05.2019