28 Ağustos 2014 Perşembe

EKONOMİK KRİZ



                     Adına ekonomik kriz diyoruz ama biliyoruz ki ardından siyasi krizler gelecek. Ama ne boyutta gelecek şimdiden onu kestirmek güç. Dünya beklide yeni savaşlara sahne olacak. Belki bir dünya savaşına gebe yorgun gezegenimiz. Yine onu bombalayıp, yine onu delik deşik edecek ve yıpratacağız.

                      İki dünya savaşının öncesi dünyanın siyasi durumu incelendiğinde hep ekonomik krizler görüyoruz. Küçük devletler zaten refah içinde değiller kriz ortamlarında aynı yaşantılarını devam ettiriyorlar. Ama büyük devletler alışkın olmadıklarından, krizden çıkış yolları arıyorlar. Bu da onları kendi halkını rahat ettirecek, refah düzeylerini en azından devam ettirecek tedbirler almaya itiyor. Yani “yeni hayat sahaları “arıyorlar. Çünkü onlara göre sadece insan kendi insanlarıdır. Dünyadaki diğer insanların yaşamaya hakkı yoktur. Onların elindeki kaynakları kendileri kullanabilirler. Ve kullanmak içinde saldırmaya başlarlar.

                      Muhteşem S.S.C.B yıkılmadan az bir zaman önceydi. Haber kanallarında Sibirya’daki madenlerin işletilmesini A.B.D. ye verildiğini duyunca yıkılıyor demiştim. Zira o zulüm yönetimi ancak büyük ve güçlü bir ordu ile ayakta kalabilirdi. Büyük ordu ise ancak sağlam bir ekonomi ile olurdu. Eğer ekonomi yoksa sağlam bir orduda yok demektir. Parçaları bir arada tutan unsur ortadan kalkınca, etnik olarak biri birinden ayrı olan unsurlarda ayrılmak isteyeceklerdir. Nitekim bunu hep birlikte yaşadık.

                       Amerikalılarla birlikte çalışmıştım bir zamanlar. Yakın tarih olmasına rağmen onlarda ateşi yakacak kıvılcımın hala var olduğunu gördüm. Neydi bu kıvılcım. Siyahlarla beyazların hala eşit olmadıkları bir ülkede yaşıyorlar ve onları biri birine bağlayan unsurda ekonomik refah ve amerikan pasaportuna sahip olmaktı. Kendileri için bir gurur kaynağı idi bu pasaport. Ayrıcalıklı insan sayıyorlardı kendilerini diğer ülke vatandaşlarına karşı. Bir masanın etrafında oturan amerikan askerlerinin sorduğumda biri İspanyol, biri alman, biri Fransız, biri İtalyan olabiliyordu. Hepsi amerikan vatandaşı idi.

                        Şimdi ekonomi iflasta, inşallah tam iflas edecekler. Nasıl ki Yüce Kitabımız Kuran’ı Kerimde diyor “kavimlerinde bir ömrü vardır”işte ömürleri dolacak onlarında bir gün. Ama bu çok yakın zamanda olur veya bizim görebileceğimiz kadar biraz uzun zaman alır, Allah’ın izniyle dünya Amerika belasından ebediyen kurtulacak. İstediği yere çöreklenen, istediği ülkede darbe yaptıran, ikiz kulelerini kendisi vurup sonra ülkeleri işgal eden, ne menem şeyse bu kimyasal silahlar hala araya araya bulamadığı Irak’ı işgal eden bir dev parçalanacak.

                       Siz bakmayın şimdilerde başkan adaylarından birinin renginin siyah olmasına. O hiçbir şeyi değiştirmeyecek, Amerika siyah beyaz çatışması ile yıkılacak. Yok ki etnik bir ayrılık, yok ki bağlayacak bir bağ. Para vardı o da bitti. Neden İspanyollar, İtalyanlar, almanlar bir arada yaşasınlar ki?

                        Bu krizden ekonomisini güçlendiren Rusya karlı çıkacak. Birde daha önce bunları yaşamış olan biz. Ama aklıselim ile hareket edilir, kurumlar bunun farkına varır, kendi halkını düşman ilan etmekten sakınırlarsa. Biz biliyoruz ki Arjantin ekonomisi bizden kat kat iyiyken her yer yağmalandı. Sebep inanç olayında gizli. Biz Müslüman olarak hem milletine hem devletine bağlı insanlarız. Dinimiz bunu emrediyor. Onun için hiçbir dünya ülkesinin yaşamadığı krizleri yaşadık ve bir yeri yağmalamadık. Sebep elbette ki dinimiz. Bu insanları dinden uzaklaştırmak yerine dinini doğru öğretmeyi seçerek bu işi başarabiliriz. Dinini doğru öğretmek, ne olduğu belli olmayan hala doğru düzgün tanımı bile yapılamamış laiklik zırhına bürünerek din düşmanlığını yapmayı kastetmiyorum tabi. Eğer bunu yaparsanız diğer devletlerin şimdi yaşadıkları inançsızlıkla ilgili sıkıntıları bizde ileriki zamanlarda yaşayacağız demektir.

                          Aslında kötü olmakla birlikte bu dünyanın içinde düştüğü ekonomik kriz bizim için bazı gerçekleri görme açısından bir şans olabilir beklide. Değerlendirebilirsek tabi. Yok, eğer onların giyim, kuşam, aile yaşantısını ve yaşama biçimini halkımıza dayatıp bunu modernlik sayarak onlar gibi insan tipi yaratmaya çalışmak için gayretlere devam edersek yazık Türkiye’me.
                                                                                                                    3.10.2008
                    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder