9 Ağustos 2014 Cumartesi

CUMHURİYETİ KORUMAK




“Şeriat tehlikesi yaşandığına yüzde yüz inanıyorduk. Bizler aktif  laiklerdik. Sadece rahmetli Ahmet Vardar ve Salih Memecan bu yayın politikasına ve askerle işbirliğine çok kesin karşı çıkıyorlardı. Can Ataklı, Çiller’e yakındı, o da benimsemiyordu. Mehmet Barlas da yayın politikasına karşı çıkıyordu. Geri kalan herkes RefahYol hükümetinin gitmesini istiyordu.

Biz o dönemde, askerle müttefik olmaktan rahatsız değildik. Türkiye’yi belaya sürükleyen bir hükümete karşı düzen kavgası veriyorduk biz. 28 Şubat’ı darbe olarak görmemiştik.

Sincan olayını çok önemserlerdi. “Dört yıldızlı uyarı”, “Komutanlar rahatsız” gibi manşetler atılmasını isterlerdi. Bu manşeti hangi generalin attığını bilemiyorum. Belki o manşeti general atmazdı da, bizim Ankara büro manşet bulamayınca bunu oturup yazardı... Ama şu var. Bu herhalde bizim de işimize geliyordu. Dediğim gibi o sırada hem Çiller’e büyük bir öfke vardı. Hem de Erbakan’a, “Türkiye’yi Suudi Arabistan yapacak” diye bir güvensizlik vardı. Bizim de o sırada, solculuktan gelen ateist damarımızla, dinle ilgili her şeye şüpheyle bakan laikçi damarımız birleşmişti. RefahYol koalisyonunun, hayat tarzımızı değiştireceğini düşünüyorduk ve askeri doğal müttefikimiz olarak görüyorduk”

28 Şubat’ı ABD mi organize etti sizce?

Tabii... Yanılmıyorsam... Abramowitz, bu iş için devreye girmeden önce, Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nda Demokrat ve Cumhuriyetçi partilerden bütün Türkiye ve bölge uzmanları ortak bir toplantı biri olarak Türkiye’ye gelip gidiyordu. O zamanlar, Zafer Mutlu’yla yaptığı yapıyorlar. Darbe değil ama, darbe benzeri bir müdahale üzerinde anlaşıyorlar. Yol haritası o şekilde çiziliyor. Abramowitz o sırada emekli büyükelçiydi. Türkiye’yi çok iyi bilen ve herkesi tanıyan görüşmelerde, ikisi arasındaki tercümeleri ben yapıyordum. Abramowitz, Dinç Bey’le de bir, iki kez görüştü


Yukarıda okuduğunuz cümleler taraf yazarı Neşe Düzel’in, star yazarı Ergun Babahan ile konuşmasından alınmıştır.

Şu anda fikirlerinin değişmiş olması, doğruları görüyor olması sevindirici tabi. Ancak bu karşı karşıya kaldığımız kötü durumu değiştirmiyor. Kimin sözünden ne zaman döneceği belli değil.

Yaşananlara bakın. Ordunun içinde bir cuntacı grup var. Bunları destekleyen bir medya var. Bunları destekleyen bir öğretim görevlileri grubu var. Bunları destekleyen bir yargı var. Bunları destekleyen meclis içinde gruplar var.

Demokrasi yok edilmek isteniyor, insanlar aşağılanıyor, insanlar sürü muamelesi görüyor. Yaratılan kaos ortamında insanlar bir birini öldürüyor. Bombalar patlıyor bir yerlerde. Faili meçhul cinayetler işleniyor.

Hepsine sebep birilerinin pastayı başkalarına kaptırmamak için verdiği mücadele var. Bu pastacılara yaranmak için onlara destek veren ve belki pastadan pay alan başka gruplar.

Bu arada dağda bölücüler ile savaşan, sakat kalan askerlerim var. Bunların darbe ile ilgisi yok. Gerçek vatansever onlar. Diğer tarafta cumhuriyeti koruduğunu söyleyen gruplar, PKK ya bile destek vermiş, bunları basından okuyoruz.

Bir yanda gerçek vatanseverler, diğer yanda vatansever gibi görünen, cumhuriyeti ve demokrasiyi koruduğunu söyleyen pastacılar. Yani gizli cumhuriyet düşmanları. Kime karşı koruyorlar, aslında gerçek vatanseverlere karşı koruyorlar.

Amerikalı ile iş birliği yapıp, ülkede 28 Şubatlar yaratan cumhuriyet koruyucularına bu millet nasıl inanacak şimdi. Yaptıkları haberde acaba şimdi nasıl bir manipülasyon var demeyecek mi bu millet?

Hiçbir kuvvet kendi işini yapmamış, hepsi el birliği ile milletin başına çorap örmek için yapılabilecek en kötü şeyleri yapmış. İnsanların hayatı pahasına.

Bütün bunların sentezinden şu çıkıyor. Atatürk adına vatanı koruduğunu söyleyen ve millete baskı yapan bu pastacılara karşı milletin kendisi var.

Şimdi ekranlarda boy gösteren bu medya mensuplarına, ordu içindeki cuntacılara, öğrencilerine zulmeden okul yöneticilerine, halkının verdiği oyları yok sayan yargıya karşı bu cumhuriyeti koruyacak bir millet var.

Artık uyanık olmak zamanıdır. Millet bu işi ele alacak ve cumhuriyeti koruyanlardan, cumhuriyetini gerçek manada koruyacaktır. Cumhuriyet cumhurun malıdır. Korumak görevi de onundur.

16.3.2010


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder