“Eğer
benim gibi düşünmüyorsan hainsin” öylesine kolaycı bir yaklaşım ki vatandaş
Allah’ın verdiği beyni kullanmak gereği bile duymuyor. Emperyalizmin uşağı
olmak nedir, hangi birikimle bu karara vardın diye sorunca kendisine
öğretilenleri gösteriyor.
Peki,
sen kendin bir şeyler araştırıp öğrendin mi? Sana bunları öğretenlerin asıl
hain olmadığını biliyor musun? Şimdi ben desem ki sen Müslümansın, ama bu
namaz, oruç nerden çıktı. İnanır ve uygularsın ki yapıyoruz bunu. Eğer Kuran
diye bir kitaptan haberin yoksa senin nazarında en iyi Müslüman benim. Ve sen de,
benim yolumdan giden iyi bir Müslümansın.
1923
te cumhuriyet kuruldu, nüfus 10 milyon civarında. Kaç konut var bilmiyorum, kaç
araba var bilmiyorum. Enerji ihtiyacı nedir onu da bilmiyorum. Atatürk
cumhuriyeti kurdu ve dedi budur. Sakın bir adım ileriye gitme, batı her türlü
tezgâhı kursun karışma. Sen karışma ama onlar programları dâhilinde
karıştırınca bir birinizi öldürün.
1975
te Lübnan’da iç savaş başladığında sanırım Lübnanlılar da neden bir birini
öldürdüklerini bilmiyordu. Şimdi kuş kadar beyniyle Suriye’yi değerlendirip,
Ortadoğu’nun yapısını bilmeyen, kendisi gibi düşünmeyene hain, emperyalizmin
uşağı diyen beyinsiz, belki Lübnan diye bir devleti haritada gösteremez bile.
Şimdi
koca koca parti liderlerinin bile anlamadan konuştuğunu görünce “muasır medeniyet seviyesine ulaşmak”
düsturunu anlamadıklarını görüyorum. Ben Lübnan’da kim
kimdir, kim kimle savaşıyor diye anlamak için uğraştığımda 18 yaşındaydım. Benim
“muasır medenilerim” 1923 te çakılmış duruyor hala.
Ortadoğu’nun
Paris’i idi Beyrut. Savaş sonunda sadece harabe bir şehir vardı. Lübnan
külliyen yıkılmıştı. Sebebi, şimdi bile nüfusu 4 milyon civarında olan,
yaratıcının insanların kafasının içine beyin diye bir organ koyduğundan haberi
olmayan, Lübnan insanının bir arada yaşamayı bilmemesi.
En
az bir bölgede ittifak yapmış olan güçlerin mutlaka başka bir bölgede
savaşmasının izahı mümkün değildir. Hıristiyan sağcılar, Hıristiyan solcular,
şii emel örgütü, Müslüman solcular, Müslüman sağcılar, Falanjistler, Suriye güçleri,
Dürzîler, dinle ilgisi olmayan gruplar.
İç
savaşlar kirli savaşlardır. Daha önce birlikte yaşayan insanlar savaşırlar.
Öyle kutsal görev yoktur. Vatan savunması falan da yoktur. Çünkü vatan denilen
yer savaşan tarafların hepsinin vatanıdır. Taraf olmasanız bile bir zaman sonra
yaşamak için öldürmek zorunda olduğunuz bir savaştır. Hele savaşan taraflar müslümansa,
o zaman adamın kafasını pala ile keserken “Allahuekber” demek anlamsızlaşır.
Çünkü ekber olan Allah “Müslümanlar bir birinin kardeşidir” der.
Birçok
hasta ruhlu insan savaşı bahane ederek normal savaşta bile asla olmayacak
vahşeti sergiler. Adı özgürlük savaşıdır. Özgürlük vahşet ise batsın sizin
özgürlüğünüz. Hani kundaktaki bebekler katledildiğinde batsın sizin Q ve W
harfleriniz demiştik ya.
Bölgemiz
bu tezgâhlara müsait. Emperyalist güçler bu yapıdaki insanları kullanarak
menfaatleri doğrultusunda giderken, bizim bir birimizi hain diye nitelememiz
kafatası içinde beyin olduğundan haberimiz olmamasındandır. Terör sorunu
çözülsün derken, gurur yapmayalım, orta bir yoldan gidelim derken de işte
bunları anlatmaya çalıyorduk hep.
Uyanık
olmazsak başımıza çorap örülecek. Bu badireden zarar görmeden çıkmak, akıllı
politikalar uygulamak, birlik olmak zorundayız. Sanmayın Suriye meselesi bizim
dışımızda bir olaydır. Bu bizim iç sorunumuzdur. Eğer menfaatlerimiz
doğrultusunda çözüm olmazsa neden iç sorunumuz dediğimi göreceksiniz.
“Yurtta
sulh cihanda sulh ” bunu söyleyerek geldik bu günlere. Güzel bir düşünce sulhun
olması. Çevremize bakarsak ne yurtta sulhun, ne de cihanda sulhun olmadığını görürüz.
Sulh tabiri ile kendimiz kandırmaktan vazgeçip, savaşların ortasında olduğumuzu
görüp, uyuşukluktan kurtulmalıyız.
Bölgede
haritalar yeniden çizilirken bunun dışında kalıp sıranın bize gelmesini
beklemek yerine, menfaatimize uygun politikalarla içinde olup, ben de bunu
böyle istiyorum, ben de bundan şu kadar pay istiyorum demek daha akıllıca değil
mi? Artık bölgede rol belirleyici bir güç olduğumuzun farkına varmamız lazım.
Ya da sulhtan yana olmayanlara, sulh deyip Lübnanlaşmayı beklersiniz.
Hükümet,
muhalefet, vatandaş bir araya gelip aklıselim ile politikaların doğruluğunu
tartışmalı. Kurtuluş savaşında bize destek olan Afganlar, Hintliler Türk müydü
bize Türk olduğumuz için destek oldular?
Aklımdan
geçenler içimi ürpertiyor. Yazmak içimden gelmiyor. Hep birlik olmak diyorum
ama ülkesini Avrupalının bile itiraz edeceği fikirlerle şikâyet eden, iç savaş
gerçeğini bilmeyen liderle bu işin zor olduğunu da biliyorum.
Keşke arada bir kafamızın içinde bir beyin olduğunun farkına varsak.
19.5.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder