30 Ağustos 2014 Cumartesi

İÇ SAVAŞLAR



“Eğer benim gibi düşünmüyorsan hainsin” öylesine kolaycı bir yaklaşım ki vatandaş Allah’ın verdiği beyni kullanmak gereği bile duymuyor. Emperyalizmin uşağı olmak nedir, hangi birikimle bu karara vardın diye sorunca kendisine öğretilenleri gösteriyor.

Peki, sen kendin bir şeyler araştırıp öğrendin mi? Sana bunları öğretenlerin asıl hain olmadığını biliyor musun? Şimdi ben desem ki sen Müslümansın, ama bu namaz, oruç nerden çıktı. İnanır ve uygularsın ki yapıyoruz bunu. Eğer Kuran diye bir kitaptan haberin yoksa senin nazarında en iyi Müslüman benim. Ve sen de, benim yolumdan giden iyi bir Müslümansın.

1923 te cumhuriyet kuruldu, nüfus 10 milyon civarında. Kaç konut var bilmiyorum, kaç araba var bilmiyorum. Enerji ihtiyacı nedir onu da bilmiyorum. Atatürk cumhuriyeti kurdu ve dedi budur. Sakın bir adım ileriye gitme, batı her türlü tezgâhı kursun karışma. Sen karışma ama onlar programları dâhilinde karıştırınca bir birinizi öldürün.

1975 te Lübnan’da iç savaş başladığında sanırım Lübnanlılar da neden bir birini öldürdüklerini bilmiyordu. Şimdi kuş kadar beyniyle Suriye’yi değerlendirip, Ortadoğu’nun yapısını bilmeyen, kendisi gibi düşünmeyene hain, emperyalizmin uşağı diyen beyinsiz, belki Lübnan diye bir devleti haritada gösteremez bile.

Şimdi koca koca parti liderlerinin bile anlamadan konuştuğunu görünce  “muasır medeniyet seviyesine ulaşmak” düsturunu anlamadıklarını görüyorum. Ben Lübnan’da kim kimdir, kim kimle savaşıyor diye anlamak için uğraştığımda 18 yaşındaydım. Benim “muasır medenilerim” 1923 te çakılmış duruyor hala.

Ortadoğu’nun Paris’i idi Beyrut. Savaş sonunda sadece harabe bir şehir vardı. Lübnan külliyen yıkılmıştı. Sebebi, şimdi bile nüfusu 4 milyon civarında olan, yaratıcının insanların kafasının içine beyin diye bir organ koyduğundan haberi olmayan, Lübnan insanının bir arada yaşamayı bilmemesi.

En az bir bölgede ittifak yapmış olan güçlerin mutlaka başka bir bölgede savaşmasının izahı mümkün değildir. Hıristiyan sağcılar, Hıristiyan solcular, şii emel örgütü, Müslüman solcular, Müslüman sağcılar, Falanjistler, Suriye güçleri, Dürzîler, dinle ilgisi olmayan gruplar.

İç savaşlar kirli savaşlardır. Daha önce birlikte yaşayan insanlar savaşırlar. Öyle kutsal görev yoktur. Vatan savunması falan da yoktur. Çünkü vatan denilen yer savaşan tarafların hepsinin vatanıdır. Taraf olmasanız bile bir zaman sonra yaşamak için öldürmek zorunda olduğunuz bir savaştır. Hele savaşan taraflar müslümansa, o zaman adamın kafasını pala ile keserken “Allahuekber” demek anlamsızlaşır. Çünkü ekber olan Allah “Müslümanlar bir birinin kardeşidir” der.

Birçok hasta ruhlu insan savaşı bahane ederek normal savaşta bile asla olmayacak vahşeti sergiler. Adı özgürlük savaşıdır. Özgürlük vahşet ise batsın sizin özgürlüğünüz. Hani kundaktaki bebekler katledildiğinde batsın sizin Q ve W harfleriniz demiştik ya.

Bölgemiz bu tezgâhlara müsait. Emperyalist güçler bu yapıdaki insanları kullanarak menfaatleri doğrultusunda giderken, bizim bir birimizi hain diye nitelememiz kafatası içinde beyin olduğundan haberimiz olmamasındandır. Terör sorunu çözülsün derken, gurur yapmayalım, orta bir yoldan gidelim derken de işte bunları anlatmaya çalıyorduk hep.

Uyanık olmazsak başımıza çorap örülecek. Bu badireden zarar görmeden çıkmak, akıllı politikalar uygulamak, birlik olmak zorundayız. Sanmayın Suriye meselesi bizim dışımızda bir olaydır. Bu bizim iç sorunumuzdur. Eğer menfaatlerimiz doğrultusunda çözüm olmazsa neden iç sorunumuz dediğimi göreceksiniz.

“Yurtta sulh cihanda sulh ” bunu söyleyerek geldik bu günlere. Güzel bir düşünce sulhun olması. Çevremize bakarsak ne yurtta sulhun, ne de cihanda sulhun olmadığını görürüz. Sulh tabiri ile kendimiz kandırmaktan vazgeçip, savaşların ortasında olduğumuzu görüp, uyuşukluktan kurtulmalıyız.

Bölgede haritalar yeniden çizilirken bunun dışında kalıp sıranın bize gelmesini beklemek yerine, menfaatimize uygun politikalarla içinde olup, ben de bunu böyle istiyorum, ben de bundan şu kadar pay istiyorum demek daha akıllıca değil mi? Artık bölgede rol belirleyici bir güç olduğumuzun farkına varmamız lazım. Ya da sulhtan yana olmayanlara, sulh deyip Lübnanlaşmayı beklersiniz.

Hükümet, muhalefet, vatandaş bir araya gelip aklıselim ile politikaların doğruluğunu tartışmalı. Kurtuluş savaşında bize destek olan Afganlar, Hintliler Türk müydü bize Türk olduğumuz için destek oldular?

Aklımdan geçenler içimi ürpertiyor. Yazmak içimden gelmiyor. Hep birlik olmak diyorum ama ülkesini Avrupalının bile itiraz edeceği fikirlerle şikâyet eden, iç savaş gerçeğini bilmeyen liderle bu işin zor olduğunu da biliyorum. Keşke arada bir kafamızın içinde bir beyin olduğunun farkına varsak.
19.5.2013


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder