16 Ağustos 2014 Cumartesi

ÇÖZÜN ARTIK ŞU DÜĞÜMÜ



                      “Operasyonlar sonucu ağır zayiat veren terör örgütü” diye başlayan açıklamalara alıştık artık. Terör örgütünün, anlaşılan zayiat falan verdiği yok. Nasıl el kaide denen bir örgütün var olduğuna hala inanmıyorsam, terör örgütünün de bu çapta işleri kendi başına yapacağına inanmıyorum.

                        Biz bir devletiz. Hem öyle muz cumhuriyeti falan gibi bir devlette değiliz. Biz anlı şanlı Türkiye Cumhuriyetiyiz. Karakolumuza baskın yapılıyor ve 15 vatan evladı şehit oluyor, teröristlerden 23 kişi öldürülüyor. Hani nerde benim istihbaratım, nerde benim uçağım helikopterim. Çatışma beş dakikalık bir şey değil. Çatışma olduğuna göre artık teröristte yerini belli ediyor demektir. Diyarbakırla Hakkâri arası kaç saattir F–16 ile. Bu süre içinde Paris ten kalkan uçak bile yetişir Hakkâri’ye.23 ölüymüş, madem 200 kişi ile baskın yapmışlar, neden 200 ölü değil.

                        İnternette bazı kahramanlık hikâyeleri dolaşıyor, filan çatışmada filan üsteğmen telsizle yardım istiyor, bir gün boyunca yardım gelmiyor, birliği kuşatma altında, en son diyor ki “arkadaşlarıma ateş edeceğim”.Yardım geliyor. Sanki Ankara’dan bir tabur yürüyerek Hakkâri’ye destek için gidecek. Sanırsınız kunuri muharebesini anlatıyorlar. Ülkemizdeyiz, hiçbir yer bizim için ulaşılmaz değildir. Öyle hikâye tarzında anlatıldığı gibi değil ama bizim her rütbedeki askerimiz gerçek manada tabiî ki kahramandır. Böyle saçma sapan hikâyelere ihtiyaçları olmadığı kadar kahramandır hem de.

                    Ama bu terör örgütü işinde bir tuhaflık var. Pusu atılır, baskın yapılır ve ilk anda tabiî ki şehitlerde verilir. Ama bu teknolojiye rağmen terör örgütünün ölü sayısının neden 200 değil de 23 olduğunu anlamak mümkün değil.

                    İlkokulda, ortaokulda sıra arkadaşlarımız vardı. Aileleri köyde oturduğundan biz onlara köylü derdik, onlarda bize şehirli derdi. Sonraları biz onlara köylü derken birden hayır biz Kürt’üz demeye başladılar. Bir şeyler oluyordu, ben 80 li yılların başında doğuda iken bu olanları seziyordum ve tedbir olmalı diyordum. Kimse bir şey yapmadı, buralara kadar geldik.

                   Şimdide kimse bir şey yapmıyor, baskınlar oluyor, silah yardımları yapılıyor, onlara istihbarat sağlanıyor, bizede Irak’a girme deniyor. Hani köyde taşları bağlayıp, itleri serbest bırakmak tabiri var ya, öyle bir şey. Balıkesir’de bir senaryo kondu ortaya. Basit bir adli vaka Türk Kürt çatışmasına dönüştürülmek istendi. Tam tutmadı istedikleri, olaylar sadece Altınova’da sınırlı kalınca, ardından bu baskın geldi. Aynı infiali bütün yurda yaymak istiyor gibi bir durum ortaya çıkıyor. Birileri bu tezgâhı hazırlıyor, gerek dışta gerek içte kimse bunlar bulunmalı ve gereken yapılmalıdır. Iraka girilecekse girilmeli, Amerika kendi derdiyle uğraşırken bizde çözelim bu işi.

                   Öyle emekli olduktan vatan müdafaasına soyunmaya, cumhuriyeti koruma kalkma ya da gerek yok. Muvazzaf askerlerimiz bu görevi en iyi yapacak uzmanlarımızdır. Siyasiler kendi alanlarında hemen yapılacakları işine yaramayacağı sadece zaafa uğrayan bir devletin hazır bekleyen dış düşmanlara yapmalı, askerler kendi alanlarında. Çıkacak bir iç çatışmanın tarafların hiç birinin kolay bir lokma olacağı anlatılmalı bütün insanlara.

                     Terör örgütü ile ilgili atılan düğümler artık çözülmeli, yoksa yazık oluyor bu vatan evlatlarına. Mehmet Akif ne diyordu” beşerin adli masal, hak zıpırındır yalınız, dövülen mahkemelerden kovulur çünkü cılız” birlik olur güçlü olursak istediğimiz yere gireriz ama kimsenin sesi çıkmaz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder