Kimse
kimsenin söylediğini tam anlamıyor ve linç girişimi başlıyor. İçerik bakımından
söylenen söz doğru anlaşılsa belki bu polemikler yaşanmayacak. Günün yeni modası faşistlikle suçlanma. Bak
bunu dedin sen Kürt halkının düşmanısın gibi yaygara aslında terör örgütünün
istediği bir tartışma şekli. Türk ve kürdün düşman edildiği yetmiyor, aklı
evvel entellere fırsat veriliyor.
Öncelikle
Kürt vatandaşlar ile terör örgütünü bir birinden ayırmayı bilelim. Terör örgütü
kastıyla söylenenleri hemen bölgenin tamamına mal etmeyelim. Ağaçta kalıp,
aşağıya inemeyen bir kedi için seferber olan bu insanların, depremde acı çeken
insanlara yardım elini uzatmaması düşünülemez bile. Peki, size çatlak gibi gelen bazı sesler ne diyor?
Öküzün altında buzağı aramazsanız anlarsınız. Bu ülkenin kendini bir şey
zanneden ukalaların saçmalıkları ile kaybedecek zamanı yok kardeşim.
Geçtiğimiz
günlerde yaşadığımız acı terör olayından sonra benzer tartışmaları
yaşadık.”Hükümet istifa” diyenleri duyduk. Biz de dedik ki; kardeşim sizlerde
yetkili oldunuz, yanlış teşhisten dolayı boynumuza doladığınız terör belası
için şimdi fikriniz varsa söyleyin, yoksa sonsuza kadar susun. Demek
dangalaklık yaptıklarını anlamışlar ki hükümet “fay”ı neden tutmadı, depremi
neden önlemedi istifa etsin demediler.
Özellikle”
hak ettiklerini buldular”,askerlerimizi katlettiler, belalarını buldular”
mealindeki birkaç kendini bilmezin sözlerini tasnif dışı tutuyorum. Bunların
dışında söylenenleri tahlil etmeden, söyleyen insanın psikolojisini anlamadan
her duyduğu sözün sahibini faşistlikle suçlayan entelleri ben de akılsızlıkla
eş tutuyorum. Çünkü bilgi ve kültür durumu belli olmayan, hatta kimliği bile
belli olmayan bir iki tweet mesajından yola çıkarak bütün insanları faşistlikle
suçlamanın ne anlamı var? Önder Aytaç’ın tespitlerinde “ 600 kişi tespit ettik.
Şimdiye kadar Kürt ismi taşıyan, üç renkli PKK bayrağını sayfasını koyanlar
şimdi isimlerini değişip, Türk bayrağı koymuşlar ve terörü bahane ederek Kürt
halkına saldırı çığırtkanlığı yapıyorlar” diyordu. Bu cümle sizin için hiç bir
şey ifade etmiyor mu?
Bu
gün Osman Baydemir’in açıklaması var. Birliğe üye 55 belediyenin yaptığı
yardımlardan söz ediyor. Yapılan yardımları bir bir saymış. Birlik dediği de hep
BDP li belediyeler. Batıdan yardın gitmedi mi peki? Sırtında giydiği montunu
gönderen insanı duymadınız mı peki? Giden yardımlardan 15 TIR ın yağmalandığını
duymadınız mı peki? Bu yağma edilen çadırı vatandaş kurmuş ve içinde oturuyor
mu, yoksa başka bir yere mi gitti? Bunu biliyor musunuz? Tam bu sıralarda erzak
depoları, barınakları bombalanan teröristin bunlara ilaç gibi ihtiyacı olduğunu
biliyor musunuz peki? İnsanımız ülkemin doğusunda yaşayan mütedeyyin Kürt
vatandaşı ile teröre destek veren alçakların farkını çok iyi biliyor. Bunu
birde enteller anlasa. İşte o alçakların batıdan gelen yardımları telaffuz
etmeye bile dili varmıyor. Eğer devlet görevini yapmasa idi Van’da, Erciş’te
vatandaş hala aç ve açıkta idi. Birlik belediyelerinin belediyecilik hizmetleri
ortada. Bunun farkında olan işte o mütedeyyin vatandaş “Allah devlete ve
millete zeval vermesin” diyor. Kötü niyetlilerde Kızılay çadırının önünde,
elinde devletin verdiği yemeği tuttuğu halde, “devlet nerede “diye soruyor.
Marmara
depreminde bizzat bunu yaşayan biri olarak gördüm ki, deprem gibi bir afet
halinde ilk önce insanın karnının doyurulması, sonra oturacağı ve yatacağı üstü
kapalı bir mekânın olması gerekiyor. Şimdi iklim şartları nedeni ile birde
ısınma ihtiyacı. Bunlar hayatın idamesi için zorunlu olanlar. Bir kaç ay veya
bir yıl kalınacak konut tipleri ve kalıcı konut tipleri sonra düşünülecek
şeylerdir. Depremin olduğu gün devletin lüks konut yapmasını beklemek abesle
iştigaldir. Devlet ve millet süratle reaksiyon göstermiş yardımlar gitmiştir.
Eksiklik olabilir. Zaten bunun adı afet ve olağanüstü bir haldir. Marmara
depreminde bu süratte reaksiyon bile gösterilememişti.
İnsanımızın
terörden çektiği acı ortadayken, her söylediği sözü bir tarafa eğip bükerek
aman böyle demeyin alınırlar, aman şöyle yapmayın darılırlar gibi söylemlerle,
insanları hemen faşistlikle suçlayanların, asıl kendileri terörden acı çeken
insanlar üzerinde faşist bir baskı kurduklarının farkındalar mı? Birini
anladıklarını sanarak, diğerini neden anlamaktan imtina ederler? Şehit aileleri
bile “terör sorunu çözülsün de, nasıl çözerseniz çözün “derken siz kalkın bir
dil sürçmesini büyütüp baskı oluşturun insanların üzerinde. Asıl faşist
sizsiniz.
Devletimizin
sınırları bellidir. Bu sınırlar içindeki her insanın acısı acımızdır. Üzüntüsü
üzüntümüzdür. İnsanımızın bir birinden farkı yoktur. Sadece kuzeyimiz,
güneyimiz, doğumuz, batımız vardır. Teröre prim vermemek için işte o Kürt
vatandaşımız gibi diyelim ki “ALLAH, DEVLETİMİZE VE MİLLETİMİZ ZEVAL VERMESİN”
26.10.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder