28 Ağustos 2014 Perşembe

DEPREM VE TERÖR



Kimse kimsenin söylediğini tam anlamıyor ve linç girişimi başlıyor. İçerik bakımından söylenen söz doğru anlaşılsa belki bu polemikler yaşanmayacak.  Günün yeni modası faşistlikle suçlanma. Bak bunu dedin sen Kürt halkının düşmanısın gibi yaygara aslında terör örgütünün istediği bir tartışma şekli. Türk ve kürdün düşman edildiği yetmiyor, aklı evvel entellere fırsat veriliyor.

Öncelikle Kürt vatandaşlar ile terör örgütünü bir birinden ayırmayı bilelim. Terör örgütü kastıyla söylenenleri hemen bölgenin tamamına mal etmeyelim. Ağaçta kalıp, aşağıya inemeyen bir kedi için seferber olan bu insanların, depremde acı çeken insanlara yardım elini uzatmaması düşünülemez bile. Peki,  size çatlak gibi gelen bazı sesler ne diyor? Öküzün altında buzağı aramazsanız anlarsınız. Bu ülkenin kendini bir şey zanneden ukalaların saçmalıkları ile kaybedecek zamanı yok kardeşim.

Geçtiğimiz günlerde yaşadığımız acı terör olayından sonra benzer tartışmaları yaşadık.”Hükümet istifa” diyenleri duyduk. Biz de dedik ki; kardeşim sizlerde yetkili oldunuz, yanlış teşhisten dolayı boynumuza doladığınız terör belası için şimdi fikriniz varsa söyleyin, yoksa sonsuza kadar susun. Demek dangalaklık yaptıklarını anlamışlar ki hükümet “fay”ı neden tutmadı, depremi neden önlemedi istifa etsin demediler.

Özellikle” hak ettiklerini buldular”,askerlerimizi katlettiler, belalarını buldular” mealindeki birkaç kendini bilmezin sözlerini tasnif dışı tutuyorum. Bunların dışında söylenenleri tahlil etmeden, söyleyen insanın psikolojisini anlamadan her duyduğu sözün sahibini faşistlikle suçlayan entelleri ben de akılsızlıkla eş tutuyorum. Çünkü bilgi ve kültür durumu belli olmayan, hatta kimliği bile belli olmayan bir iki tweet mesajından yola çıkarak bütün insanları faşistlikle suçlamanın ne anlamı var? Önder Aytaç’ın tespitlerinde “ 600 kişi tespit ettik. Şimdiye kadar Kürt ismi taşıyan, üç renkli PKK bayrağını sayfasını koyanlar şimdi isimlerini değişip, Türk bayrağı koymuşlar ve terörü bahane ederek Kürt halkına saldırı çığırtkanlığı yapıyorlar” diyordu. Bu cümle sizin için hiç bir şey ifade etmiyor mu?

Bu gün Osman Baydemir’in açıklaması var. Birliğe üye 55 belediyenin yaptığı yardımlardan söz ediyor. Yapılan yardımları bir bir saymış. Birlik dediği de hep BDP li belediyeler. Batıdan yardın gitmedi mi peki? Sırtında giydiği montunu gönderen insanı duymadınız mı peki? Giden yardımlardan 15 TIR ın yağmalandığını duymadınız mı peki? Bu yağma edilen çadırı vatandaş kurmuş ve içinde oturuyor mu, yoksa başka bir yere mi gitti? Bunu biliyor musunuz? Tam bu sıralarda erzak depoları, barınakları bombalanan teröristin bunlara ilaç gibi ihtiyacı olduğunu biliyor musunuz peki? İnsanımız ülkemin doğusunda yaşayan mütedeyyin Kürt vatandaşı ile teröre destek veren alçakların farkını çok iyi biliyor. Bunu birde enteller anlasa. İşte o alçakların batıdan gelen yardımları telaffuz etmeye bile dili varmıyor. Eğer devlet görevini yapmasa idi Van’da, Erciş’te vatandaş hala aç ve açıkta idi. Birlik belediyelerinin belediyecilik hizmetleri ortada. Bunun farkında olan işte o mütedeyyin vatandaş “Allah devlete ve millete zeval vermesin” diyor. Kötü niyetlilerde Kızılay çadırının önünde, elinde devletin verdiği yemeği tuttuğu halde, “devlet nerede “diye soruyor.

Marmara depreminde bizzat bunu yaşayan biri olarak gördüm ki, deprem gibi bir afet halinde ilk önce insanın karnının doyurulması, sonra oturacağı ve yatacağı üstü kapalı bir mekânın olması gerekiyor. Şimdi iklim şartları nedeni ile birde ısınma ihtiyacı. Bunlar hayatın idamesi için zorunlu olanlar. Bir kaç ay veya bir yıl kalınacak konut tipleri ve kalıcı konut tipleri sonra düşünülecek şeylerdir. Depremin olduğu gün devletin lüks konut yapmasını beklemek abesle iştigaldir. Devlet ve millet süratle reaksiyon göstermiş yardımlar gitmiştir. Eksiklik olabilir. Zaten bunun adı afet ve olağanüstü bir haldir. Marmara depreminde bu süratte reaksiyon bile gösterilememişti.

İnsanımızın terörden çektiği acı ortadayken, her söylediği sözü bir tarafa eğip bükerek aman böyle demeyin alınırlar, aman şöyle yapmayın darılırlar gibi söylemlerle, insanları hemen faşistlikle suçlayanların, asıl kendileri terörden acı çeken insanlar üzerinde faşist bir baskı kurduklarının farkındalar mı? Birini anladıklarını sanarak, diğerini neden anlamaktan imtina ederler? Şehit aileleri bile “terör sorunu çözülsün de, nasıl çözerseniz çözün “derken siz kalkın bir dil sürçmesini büyütüp baskı oluşturun insanların üzerinde. Asıl faşist sizsiniz.

Devletimizin sınırları bellidir. Bu sınırlar içindeki her insanın acısı acımızdır. Üzüntüsü üzüntümüzdür. İnsanımızın bir birinden farkı yoktur. Sadece kuzeyimiz, güneyimiz, doğumuz, batımız vardır. Teröre prim vermemek için işte o Kürt vatandaşımız gibi diyelim ki “ALLAH, DEVLETİMİZE VE MİLLETİMİZ ZEVAL VERMESİN”
26.10.2011








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder