30 Ağustos 2014 Cumartesi

İHALE ASKERDE Mİ KALSIN?



Darbelerin hepsinin aslında sivil kaynaklı olduğunu gördük. Yaşanan bu gelişmelerle hala görmeyen varsa Allah izan versin demekten başka yapacak bir şey yok.

Mahkeme birinin gıyabında tutuklama kararı verir. Hiç bir hâkim ve savcı kalkıp gidip o vatandaşı kolundan tutup getirmez. Bu görevi yerine getirecek kolluk kuvveti vardır. Uzaktan bakan cahil biri polis tutukladı diyebilir. Ama bu işten anlayan biri bilir ki, o vatandaşın tutuklanmasına karar veren polis değildir.

Darbelerde tam bu örnekteki gibi olmasa bile benzer durum arz ediyor. Bir farkla, mahkemenin karar verdiği gibi adaletin gerçekleştirilmesi için yapılması zorunlu bir uygulama değildir. Polisin ben ilgilenmiyorum kardeşim, tutuklama kararı verdiğin adamı git, kendin bul getir deme şansı yoktur. Verilen karar ister doğru olsun, ister yanlış.

Ancak darbe olayları böyle değildir. Sivil mekanizmalar darbeye karar verir. Darbenin şartlarının hazırlanmasını ve icrasını askere ihale ederler. O yüzdendir ki, uzaktan bakan herkes sadece askeri suçlar. Askerin kabahati yok mudur?

Aklı başında olan vatanını, milletini seven asker; kardeşim darbeni git kendin yap diyemez mi? Pekâlâ diyebilir. Ancak şimdiye kadar demedi. Çünkü onlar da aynı fikri paylaştılar, onlar da bu pastadan pay aldılar.

Nasıl bir ordu ki vatanını ve milletini sevmiyor, ama vatan ve millet savunmasını üstlenmiş? Darbe vatandaşın hayrına bir eylem olmadığına göre sevmiyor demek hakkımız değil mi?

Bu konu tam olarak göründüğü gibi de değil. Ordumuzun büyük çoğunluğu vatanını ve milletini seven, gerektiğinde kendini siper eden, sakat kalan, şehit olan insanlardan oluşmuştur. Sayıları aslında çok az olan darbeci zihniyet nereden alıyorsa, aldığı bir güçle bütün bu çoğunluğu baskı altına almış, onları etkisiz hale getirmiştir.

Nasıl oluyor bu azınlığın çoğunluğa tahakkümü diyebilirsiniz. İşte bu darbeci azınlık Kemalizm veya Atatürkçülük diye bir kutsal oluşturmuş, yaptığı bu kanunsuzlukları Atatürk adına yapmıştır. Oluşturulan kutsal adına yapılan hiçbir eyleme itiraz şansı kalmamıştır artık. Onun için vatanseverler sessiz kalmış, vatan sevmezler darbe yapmıştır.

Hani keser ve sap meselesi. Gün oldu Ülkede şartlar değişti, darbeciler yargılanmaya başladı. Hem de şartlar öyle bir değişti ki, personelinin namaz kılıyor diye ordudan atılmasına karar veren Çevik Bir paşa, ceza evinde namaz kılmaya başladı. Çevik Bir irticanın odağı oldu mu? Oldu. Savcılar odak olmaktan dava açarsa şaşırmam. O da şaşırmasın. Bu sebepten ordudan insanları attılar, Anayasa Mahkemesinde dava açtılar.

Her darbede olduğu gibi bu yargılanmada da medya kenara çekildi. Konuya hiç dâhil olmamış gibi.”Bu konuyu karıştırmayalım, diğer insanları katarsak içinden çıkamayız” tarzında açıklamalar geliyor.

Karıştıralım efendim karıştıralım. Bu ülkede savcılar var, hâkimler var. Salak değiller, içinden çıkarlar, bal gibi de çıkarlar. Eğer Çevik Bir suçlu ise (mahkeme karar verecek buna) rektörler, dekanlar, gazeteciler, patronlar,300 milyarımızı cebine indirenler hepsi suçludur.

Gazetecilerimizin endişesi yine keser ve sap meselesi. Sapın kendilerine dokunacağındandır. Millete bu zulmü reva gören her kim ise, sap ona da dokunmalıdır.

Mazlumun ahı aheste aheste çıkıyor. Rabbim nelere kadirdir. Çevik Bir’in seccade istediğini duyunca tek kelime söyledim. ALLAHUEKBER.

21.04.2012







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder