Türk’ün Türk’ten başka dostu
olmaz.”Yıllarca bu felsefe ile yaşadık. Niçin? Çünkü muhterem büyüklerimiz öyle
istemişlerdi. İlkokuldan başlayarak beynimizi bu anlamsız fikirlerle doldurdular.
Hâlbuki ayette mealen diyor ki”sen onları bütün olarak görürsün, ancak onlar
parça parçadırlar.”
Birinci ve ikinci dünya savaşı
malumunuz olduğu üzere müslüman –hristiyan harbi değildi. Onlarında aralarında
ihtilaflar var, onlarında karşılıklı menfaatleri var. Buradan anladığımız
ülkelerin ve milletlerin ilişkisi menfaat ilişkisidir. Öyleyse müslüman olmasa
bile başka ırka mensup milletlerle iyi ilişkiler içinde olunabilirmiş.
Biraz insanımızın kültür
düzeyinin yükselmesi, biraz dünya konjöktüründeki değişme, ekonominin milliyet
farkı gözetmeden genişlemesi, biraz da derin güçlerin etkisini kaybetmesi ile
insanımız bunları görmeye başlamıştır. Yani paranın dini ve milliyeti yok.
Karşı taraf bizim gibi iyi
niyet sahibi olmayabilir. Ama bir zaman sonra niyetimizi mutlaka anlayacaktır.
Suriye ile iyi komşuluk ilişkimiz yoktu. Komşular ile sıfır sorun ilkesi ile
başlatılan temaslar bakın nerelere getirdi bizi. Sınırlar kalkıyor. Açıklamada
deniyor ki; arada ne tel örgü ne kapı kalacak.
Ermenistan da komşumuz. Bu ilke
ile temaslar başlatılmış ve nihayetinde protokol imzalama aşamasına gelinmiş.
Kolay bir iş mi? Değil elbette. Endişelerimiz yok mu? Var elbette. Dengeleri gözeteceksiniz.
Azerbaycan’ı küstürmeyeceksiniz. Açılımı onlara da anlatmak, iyi izah etmek gerek.
Bu biraz zor olacak, çünkü girilen yok dikenli bir yol. Azeri milletvekillerine
bakıyorsunuz aynı şeyleri tekrarlayıp duruyorlar. Demek anlamamışlar. Ayrıca
Aliyev her sıkıntı doğduğunda Rusya’ya koşuyor. Onlar bize karşı ne kadar
samimi o da ayrı bir konu.
Bütün tartışmalarda konu hep
aynı noktaya geliyor. Biz kapıyı açtıktan sonra, Ermenistan Karabağ’dan çekilmezse.
Olabilir bir ihtimaldir. Ancak bu yola giren insanlar mutlaka hesaplamışlardır.
Her şey bize anlatılmıyor olabilir.
Her şeyden önce bu protokol
Ermenistan ile diaspora ters düşmüştür. Onların mücadelesi ve görüş ayrılıkları
bir avantajdır. Amerika bu konuyu bu protokole bağlamış ve 24 Nisanda soykırım
kararı ile ilgili bir iddia gündeme gelmeyecektir.
Kapı açılacak belli bir
süreç içinde. Mutlaka bilgimiz olmayan görüşmeler olmuş ve bunu sözü alınmıştır.
Azeri kardeşlerimizin bunu neden anlamadıkları biraz şüpheli bence. Çünkü
kışkırtılıyorlar bir yerlerden. Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı işgal sona
ermeden kapı açılmayacak diyor. İnanmıyor çıkarma yapıyorlar Ankara’ya. Bütün
endişeleri kapı açıldıktan sonra çekilmezlerse gibi saçma bir tez. Protokolde
yazmasa bile meselenin özü bu. İşgal bitecek, kapı açılacak. Çekilmediler,
kapıyı kapatan biz değil miydik? Tekrar kapatmaktan bizi alıkoyan ne? Dünya da
bunu görecek, biz anlaşmak istedik onlar yanaşmadı. Ayrıca işgalci oldukları
bütün uluslar arası kararlarla teyit edilmiştir.
Soykırım olayını tarih
komisyonu araştıracak. Bizim bu konuda endişemiz yok. Hem böyle bir olayın var
olmadığı ortaya çıkacak, hemde Ermenilerin yaşadıkları ülkeye ihanet ettikleri,
arkadan vurdukları. Bunu yapan dedeleridir. Biz şimdi siz böyle bir kötülüğü
yaptınız iddiasında değiliz. Ama onlarında bunu anlayıp, bu anlamsız saçma
tezlerinden vaz geçmelerinin yolu budur ancak.
Hiç kimseye düşmanlığımız
yok bizim. Azeriler de bilmeliler ki Karabağ meselesi en az kendileri kadar
bizim de meselemizdir. İşgal bitmeden hiç kimse sınırın açılmasına onay vermez
bu ülkede.
Bu gün İlham Aliyev doğal
gaz boru hatları ile ilgili açıklama yaptı. Gaz, Türkiye’nin fazla transit
geçiş ücreti istemesi yüzünden Avrupa ya ulaştırılamıyormuş. Bu bir ticari sorun,
ama bu sorunun şimdi gündeme gelmesi enteresan değil mi? Biz onları hiçbir
menfaat karşılığı olmadan seviyoruz. Bunu görmeliler. En ufak problemde ki,
bizim açımızdan bir problem yokken, dengesiz açıklamalardan ve başka yerlere müracaatlardan
kaçınmalılar. Eğer başbakana inanmıyorlarsa, kime inanacaklar.
Şehitlikte bulunan Türk
bayrakları kaldırılmış. Milli maçta Azeri bayrağı bulunmaması kararı neden bu
kadar büyütüldü anlamış değilim. FİFA nın kararı bu. Bizim Azeri bayrağından
rahatsız olduğumuz da yok. İçimizden gelerek yıllarca çeşitli platformlarda
taşıdık bunu. Ama bize baskı unsuru, misilleme gibi uygulama yapılırsa rahatsız
oluruz elbette. SSCB döneminde bütün esir Türkler için şiirler yazdığımız, yazarken
ağladığımız günlerde, duygularımızı kim kontrol ediyordu?
İnce politikaların, ince
hesapların olduğu bu gündemi anlamak gerek. Azeriler kardeşimizdir. Kapı açılır,
gerekirse tekrar kapanır. Bu böyle
biline.
19.10.2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder