30 Ağustos 2014 Cumartesi

HANGİ PKK İYİ



Baktım söyleyecek fazla sözü olmayanlar oturmuş birer paragraf yazı yazmış. PKK nın içinde bir pkk daha varmış. Bunlar barış istemiyormuş. Kötü olan bunlar işte. Yoksa Karayılan barıştan yanaymış. Hele bir İmralı canisi var ki melek.

Bizim terör örgütünün içyapısıyla uğraşacak, derin mi yüzeysel mi diye bakış geliştirecek zamanımız da yok lüksümüz de. Bu değerlendirmeleri yapmak yerine medyamız doğru haber vermeyi prensip edinse daha yerinde olur.

Örgüt içinde hizipler olabilir. İktidar mücadelesi olabilir. Suriye pkk sı olabilir. Kandil pkk sı hatta bir de mahkûm ama örgütü hala yöneten İmralı’daki it olabilir.

Basınımıza bakarsanız eskiden terörist başı gibi sıfatlarla andığı itin adı bile Öcalan olmuş. Yakında başına melek sıfatını da eklerler.

Bunların hepsi istihbaratın konusu. Yani etkili bir mücadele için incelenir strateji belirlenir. Ancak hedef birdir pkk. Kimin pkk sı olursa olsun.

Biz kendi zafiyetlerimize bakalım. Aynı karakol kaç defa basıldı? Nasıl tedbirler aldık? Avni Özgürel’in gidip bulduğu ve röportaj yaptığı Kandil iti Karayılan’ı biz neden bulamıyoruz? Kuzey Irak’ta resmen şehirleşmiş olarak yaşayan terörist kampları hala neden orada durur? Cep telefonu da kullanmaz mı bu adamlar? Sinyali alınca başına bomba yağdırmak için.

Silahlı kuvvetlerimiz için böyle bir karakola baskın yapmak belki dakikalarla ölçülen bir zaman olduğu halde, örgüt için günlerce hazırlığı gerektiren bu çalışma yapılırken biz ne yapıyorduk? Pkk ile barış düşünmekten başka işler de yapılıyor mu?

Bıktık artık, teröristi kaçakçı zannetmekten, kaçakçıyı terörist zannetmekten. Vuruyorsunuz kaçakçı çıkıyor. Vurmuyorsunuz terörist çıkıyor. “Kaçakçılık için bütün geçişler yasaklanmıştır. Bundan böyle görülecek her grup vurulacaktır “ demekten bizi alıkoyan nedir?

Günlerce katır sırtında havan dâhil birçok ağır silah taşınmış biz belki de kaçakçı zannetmişiz. Şimdi Uludere olayını anladınız mı? O oyun tertiplendi ki bundan böyle kalabalık gruplar geçerken silahlı kuvvetlerimiz bunları hep kaçakçı zannetsin, tepkisi kırılsın. Bu baskında Uludere olayını başka kılıfa sokarak baskı oluşturan medyanın da payı vardır. Hem de en az pkk kadar.

Saf saf terörle barış yapmaktan bahsediyorlar. Barış savaşan devletler arasında olur terörist örgütle değil. Kanın durmasının tek yolu vardır terör örgütü silah bırakır, sınır dışına çıkar. Emniyet güçlerimiz durakta bekleyen hangi kürde ateş etti şimdiye kadar.

Yıllardır hatalar yapılmış. Zaman zaman yazdığım devlet anlayışımızdan kaynaklı. Ancak bu gün bunu telafi etmeye çalışan bir devlet anlayışı yavaş yavaş oturmakta. Bir günlük işler değil. 1980 yılında İstiklal marşı okunurken sokakta yürüyen vatandaşa sorduğumda neden durmadığını, benim marşım değil ki cevabını aldığım bir geçmişi nasıl bir günde silersiniz?

Öyle vatandaşa terörle aranıza mesafe koyun demekle olmuyor. Yine o tarihlerde bir köye asker gittiğinde köyün bütün erkekleri kaçardı, köyde erkek bulamazdınız. Suçlu suçsuz ayrımı olmadan. Ne gibi bir uygulama olmuş ki bu insanlar kendi askerinden kaçardı?

Karakolları dağın tepesinden indirip, halkın yaşadığı alanlara kurup, onları önce koruyacak, daha sonra terörle aranıza mesafe koyun diyeceksin. Kaçakçılık için bütün geçişleri yasaklayacaksınız. Tespit edilen her türlü geçişi etkisiz kılacaksınız.

Bölge halkına Müslüman olduklarını, örgütün ise Marksist-Leninist çizgide dinsiz bir örgüt olduğunu ve bu örgütün bölgeye hâkim olduğunda insan yerine bile konmayacaklarını anlatacaksınız.

Kendi ülkesinde hala idam cezası olduğu halde dünyanın medeni ülkesiyim diyen ABD nin, neden asmamak kaydı ile İmralı itini teslim ettiğini düşüneceksiniz.

İmralı’da ki it ve Kandil’de ki it melek, Suriye veya İran pkk sı şeytan değil. Son 8 şehidimizin ana babasına sorun onlar kimin melek kimin şeytan olduğunu söylesinler.

21.06.2012


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder