Baktım
söyleyecek fazla sözü olmayanlar oturmuş birer paragraf yazı yazmış. PKK nın
içinde bir pkk daha varmış. Bunlar barış istemiyormuş. Kötü olan bunlar işte.
Yoksa Karayılan barıştan yanaymış. Hele bir İmralı canisi var ki melek.
Bizim
terör örgütünün içyapısıyla uğraşacak, derin mi yüzeysel mi diye bakış
geliştirecek zamanımız da yok lüksümüz de. Bu değerlendirmeleri yapmak yerine
medyamız doğru haber vermeyi prensip edinse daha yerinde olur.
Örgüt
içinde hizipler olabilir. İktidar mücadelesi olabilir. Suriye pkk sı olabilir.
Kandil pkk sı hatta bir de mahkûm ama örgütü hala yöneten İmralı’daki it
olabilir.
Basınımıza
bakarsanız eskiden terörist başı gibi sıfatlarla andığı itin adı bile Öcalan
olmuş. Yakında başına melek sıfatını da eklerler.
Bunların
hepsi istihbaratın konusu. Yani etkili bir mücadele için incelenir strateji
belirlenir. Ancak hedef birdir pkk. Kimin pkk sı olursa olsun.
Biz
kendi zafiyetlerimize bakalım. Aynı karakol kaç defa basıldı? Nasıl tedbirler
aldık? Avni Özgürel’in gidip bulduğu ve röportaj yaptığı Kandil iti Karayılan’ı
biz neden bulamıyoruz? Kuzey Irak’ta resmen şehirleşmiş olarak yaşayan terörist
kampları hala neden orada durur? Cep telefonu da kullanmaz mı bu adamlar?
Sinyali alınca başına bomba yağdırmak için.
Silahlı
kuvvetlerimiz için böyle bir karakola baskın yapmak belki dakikalarla ölçülen
bir zaman olduğu halde, örgüt için günlerce hazırlığı gerektiren bu çalışma
yapılırken biz ne yapıyorduk? Pkk ile barış düşünmekten başka işler de
yapılıyor mu?
Bıktık
artık, teröristi kaçakçı zannetmekten, kaçakçıyı terörist zannetmekten.
Vuruyorsunuz kaçakçı çıkıyor. Vurmuyorsunuz terörist çıkıyor. “Kaçakçılık için
bütün geçişler yasaklanmıştır. Bundan böyle görülecek her grup vurulacaktır “
demekten bizi alıkoyan nedir?
Günlerce
katır sırtında havan dâhil birçok ağır silah taşınmış biz belki de kaçakçı
zannetmişiz. Şimdi Uludere olayını anladınız mı? O oyun tertiplendi ki bundan
böyle kalabalık gruplar geçerken silahlı kuvvetlerimiz bunları hep kaçakçı
zannetsin, tepkisi kırılsın. Bu baskında Uludere olayını başka kılıfa sokarak
baskı oluşturan medyanın da payı vardır. Hem de en az pkk kadar.
Saf
saf terörle barış yapmaktan bahsediyorlar. Barış savaşan devletler arasında
olur terörist örgütle değil. Kanın durmasının tek yolu vardır terör örgütü
silah bırakır, sınır dışına çıkar. Emniyet güçlerimiz durakta bekleyen hangi
kürde ateş etti şimdiye kadar.
Yıllardır
hatalar yapılmış. Zaman zaman yazdığım devlet anlayışımızdan kaynaklı. Ancak bu
gün bunu telafi etmeye çalışan bir devlet anlayışı yavaş yavaş oturmakta. Bir
günlük işler değil. 1980 yılında İstiklal marşı okunurken sokakta yürüyen
vatandaşa sorduğumda neden durmadığını, benim marşım değil ki cevabını aldığım
bir geçmişi nasıl bir günde silersiniz?
Öyle
vatandaşa terörle aranıza mesafe koyun demekle olmuyor. Yine o tarihlerde bir
köye asker gittiğinde köyün bütün erkekleri kaçardı, köyde erkek bulamazdınız.
Suçlu suçsuz ayrımı olmadan. Ne gibi bir uygulama olmuş ki bu insanlar kendi
askerinden kaçardı?
Karakolları
dağın tepesinden indirip, halkın yaşadığı alanlara kurup, onları önce
koruyacak, daha sonra terörle aranıza mesafe koyun diyeceksin. Kaçakçılık için
bütün geçişleri yasaklayacaksınız. Tespit edilen her türlü geçişi etkisiz
kılacaksınız.
Bölge
halkına Müslüman olduklarını, örgütün ise Marksist-Leninist çizgide dinsiz bir
örgüt olduğunu ve bu örgütün bölgeye hâkim olduğunda insan yerine bile
konmayacaklarını anlatacaksınız.
Kendi
ülkesinde hala idam cezası olduğu halde dünyanın medeni ülkesiyim diyen ABD
nin, neden asmamak kaydı ile İmralı itini teslim ettiğini düşüneceksiniz.
İmralı’da
ki it ve Kandil’de ki it melek, Suriye veya İran pkk sı şeytan değil. Son 8
şehidimizin ana babasına sorun onlar kimin melek kimin şeytan olduğunu
söylesinler.
21.06.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder