Gerginliği
kim çıkarıyor? Geriye dönüp baktığınızda bir bürokratik oligarşi görürsünüz.
Belli bir zümrenin sisteme hâkimiyeti. Anadolu insanı onların koyduğu kurallara
göre yaşamak zorundaydı ve yaşıyordu. Sorun var mıydı? Yoktu.
Neden
yoktu? Anadolu insanı onlara göre bir şey bilmez sürü idi. Elitler bu işi daha
iyi biliyordu. Kuralları koyacak, sistemi istediği gibi şekillendirecek,
vatandaş onların gösterdiği yolda vatanperver, işçi, üretici, tüketici
gerekirse vatanı için canını verecek.
Daima
emir alan, sistemin köleleri nizamında yaşayacaklar. Ama elit takım bir yandan
da küçümsemeye devam edecek. Okuma yazma oranı düşük, Anadolu insanı cahil,
eğitilmesi gerek diye.
Anadolu
insanı eğitimin önemini anladı, ticaretin önemini anladı. Başladılar
çocuklarını okutmaya. Ama okul seçerken çocuklarının işlerinde verimli olması,
kendi iş yerlerinde çalışması için meslek okullarını ve bu arada birde din
eğitimi alsınlar diye imam hatip liselerini tercih eder oldular.
Sistem
sahiplerinin çocukları hem üniversitelerde okuyor, hem yurt dışında okuyor,
dönünce her biri bir köşe başını tutuyor. Hatta TV lerde çıkıp irtica tehlikesi
nutukları atıyor, babadan oğula sistemi devralıyordu.
Aradan
yıllar geçince bu çocuklar üniversitelerde teknik branşların dışında başka
dallar seçmeye başladılar. Doktor oldular, hukukçu oldular, başka aklınıza
gelecek her branşta ilerlemeye başladılar.
Anadolu
sermayesi gelişti, alışılmış ve bu sistem dayatmacılarının dümen suyunda giden
zenginlerin dışında zenginler türemeye başladı. Bir de medyaya el attılar.
Televizyonları gazeteleri oldu. Yapılan her şeyi millet onlardan duymaya
başladı. Oligarşik medya, şimdi çok sesli medya olmuştu. Emir kulu medyanın
yalan haberlerinin doğrusunu, ya da işlerine gelmediği için atladığı haberleri
vermeye başladılar. İşte sorun burada yatıyor.
Zenginleşen
ve birde tahsil yapan Anadolu insanı kendisini köleleştirmek isteyen bu
bürokratik oligarşiyi gördü. Çıkış yapmaya başladı. Kendileri gibi düşünen
insanlara oy verdi. Kendi içlerinden çıkan insanlara oy verdi. Tehlike burada
baş gösterdi. Sistemin kontrolü ellerinden gidiyordu.
Tedbir
gerekiyordu ve tedbirler alınmaya başladı. Önceleri sesi çıkmayan Anadolu
insanı artık bende varım demeye başladı. Aşağılanmayı, işçi olarak kalmayı,
cahil olarak addedilmeyi reddediyordu artık. Gerginlik burada başladı işte.
Sürü
gibi görülen insanlar kafa tutmaya başladı. Bana yaptıklarınızın farkındayım diyordu.
Hukuktan bahsetmeye başladı. Zannediyordu ki hukuk okulda okuduğu hukuktur.
Değildi, hukuk elitin hukuku idi.
Hep
darbeler askere mal ediliyor külliyen. Değildi, çünkü birde sivil askerler
vardı darbeci olan. Yıllarca irtica hikâyesi ile yandaşlarını uyuttular. Bir
kesim onlara inandı, ya irtica gelirse diye korkuya kapıldı. Asıl düşüncelerini
açıklamadılar onlara tabi. Bu ülkenin asıl sahipleri geliyor, iktidarı onlara
kaptırmaktan korkuyoruz demediler hiçbir zaman.
Bir
28 Şubat yarattılar. İşte o dönemde Sayın Çevik Bir, bir yazı gönderdi YÖK’e.
İmam hatipliler yükseliyor ve sistem on lu yıllar sonra ellerine geçecek.
Tedbir alınsın diye. YÖK başkanı Sayın Kemal Gürüz. Gerekli tedbiri aldı.0,3 ve
0,8 diye bir katsayı icat etti. Önleri kesildi bu çocukların.
Sonraları
işte o korktukları olay gerçekleşti. İç yüzü anlaşılınca bu insanların, Anadolu
insanı kendilerine benzeyen birini iktidar yaptı. Birde cumhurbaşkanı seçince
bu insanlar, her şey alt üst oldu.
Eğer
bu cumhurbaşkanı birde yüksek mahkemelere atama yaparsa sistem tam olarak
kontrolden çıkacak. Korku atanacak kişilerin parti yanlısı olması değil aslında.
Tarafsız olmasından korkuluyor. Çünkü o zaman eşitsizliğe evet diyecek bir
Danıştay olmayacak. Bir YÖK başkanı katsayı kararı alıyor, sonra gelen bir YÖK
başkanı onu kaldıramıyor. Allah’ın emri ya.
Orduyu
yeterince saf tutuluyor. Bu gerçeğin karşısında durabilecek zihniyeti namaz kılıyor
diye değil, disiplin suçu nedeni ile atıyorlar. Hatta belediyelerde iş bulan
atılan subayları, belediyelerde bile çalışmaması için tedbirler alınıyor. Yani
ordudan atmakla kalınmıyor, iş bulması da engelleniyor. Tam bir imha planı yani.
Belediyedeki işinden çıkarıldıktan sonra, polis evinin terasından kendini atıp
intihar eden Muttalip Yıldırım bunlardan biri idi. Bu şekilde atılan subaylarla
konuşup, neler yaşadıklarını öğrenmek mümkün.
Hedefte
AKP var ama asıl hedef bu ülkenin gerçek sahipleri, savaşlarda kanını akıtan
Anadolu insanı.
Kendisi
için reva görülen bu aşağılanmayı reddeden Anadolu insanı mı, yoksa her türlü
hukuksuzluğu uygulayan sistem dayatmacılarımı gerginlik yaratıyor şimdi siz
karar verin.
12.2.2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder