9 Ağustos 2014 Cumartesi

BÜROKRATİK OLİGARŞİ



Gerginliği kim çıkarıyor? Geriye dönüp baktığınızda bir bürokratik oligarşi görürsünüz. Belli bir zümrenin sisteme hâkimiyeti. Anadolu insanı onların koyduğu kurallara göre yaşamak zorundaydı ve yaşıyordu. Sorun var mıydı? Yoktu.
Neden yoktu? Anadolu insanı onlara göre bir şey bilmez sürü idi. Elitler bu işi daha iyi biliyordu. Kuralları koyacak, sistemi istediği gibi şekillendirecek, vatandaş onların gösterdiği yolda vatanperver, işçi, üretici, tüketici gerekirse vatanı için canını verecek.
Daima emir alan, sistemin köleleri nizamında yaşayacaklar. Ama elit takım bir yandan da küçümsemeye devam edecek. Okuma yazma oranı düşük, Anadolu insanı cahil, eğitilmesi gerek diye.
Anadolu insanı eğitimin önemini anladı, ticaretin önemini anladı. Başladılar çocuklarını okutmaya. Ama okul seçerken çocuklarının işlerinde verimli olması, kendi iş yerlerinde çalışması için meslek okullarını ve bu arada birde din eğitimi alsınlar diye imam hatip liselerini tercih eder oldular.
Sistem sahiplerinin çocukları hem üniversitelerde okuyor, hem yurt dışında okuyor, dönünce her biri bir köşe başını tutuyor. Hatta TV lerde çıkıp irtica tehlikesi nutukları atıyor, babadan oğula sistemi devralıyordu.
Aradan yıllar geçince bu çocuklar üniversitelerde teknik branşların dışında başka dallar seçmeye başladılar. Doktor oldular, hukukçu oldular, başka aklınıza gelecek her branşta ilerlemeye başladılar.
Anadolu sermayesi gelişti, alışılmış ve bu sistem dayatmacılarının dümen suyunda giden zenginlerin dışında zenginler türemeye başladı. Bir de medyaya el attılar. Televizyonları gazeteleri oldu. Yapılan her şeyi millet onlardan duymaya başladı. Oligarşik medya, şimdi çok sesli medya olmuştu. Emir kulu medyanın yalan haberlerinin doğrusunu, ya da işlerine gelmediği için atladığı haberleri vermeye başladılar. İşte sorun burada yatıyor.
Zenginleşen ve birde tahsil yapan Anadolu insanı kendisini köleleştirmek isteyen bu bürokratik oligarşiyi gördü. Çıkış yapmaya başladı. Kendileri gibi düşünen insanlara oy verdi. Kendi içlerinden çıkan insanlara oy verdi. Tehlike burada baş gösterdi. Sistemin kontrolü ellerinden gidiyordu.
Tedbir gerekiyordu ve tedbirler alınmaya başladı. Önceleri sesi çıkmayan Anadolu insanı artık bende varım demeye başladı. Aşağılanmayı, işçi olarak kalmayı, cahil olarak addedilmeyi reddediyordu artık. Gerginlik burada başladı işte.
Sürü gibi görülen insanlar kafa tutmaya başladı. Bana yaptıklarınızın farkındayım diyordu. Hukuktan bahsetmeye başladı. Zannediyordu ki hukuk okulda okuduğu hukuktur. Değildi, hukuk elitin hukuku idi.
Hep darbeler askere mal ediliyor külliyen. Değildi, çünkü birde sivil askerler vardı darbeci olan. Yıllarca irtica hikâyesi ile yandaşlarını uyuttular. Bir kesim onlara inandı, ya irtica gelirse diye korkuya kapıldı. Asıl düşüncelerini açıklamadılar onlara tabi. Bu ülkenin asıl sahipleri geliyor, iktidarı onlara kaptırmaktan korkuyoruz demediler hiçbir zaman.
Bir 28 Şubat yarattılar. İşte o dönemde Sayın Çevik Bir, bir yazı gönderdi YÖK’e. İmam hatipliler yükseliyor ve sistem on lu yıllar sonra ellerine geçecek. Tedbir alınsın diye. YÖK başkanı Sayın Kemal Gürüz. Gerekli tedbiri aldı.0,3 ve 0,8 diye bir katsayı icat etti. Önleri kesildi bu çocukların.
Sonraları işte o korktukları olay gerçekleşti. İç yüzü anlaşılınca bu insanların, Anadolu insanı kendilerine benzeyen birini iktidar yaptı. Birde cumhurbaşkanı seçince bu insanlar, her şey alt üst oldu.
Eğer bu cumhurbaşkanı birde yüksek mahkemelere atama yaparsa sistem tam olarak kontrolden çıkacak. Korku atanacak kişilerin parti yanlısı olması değil aslında. Tarafsız olmasından korkuluyor. Çünkü o zaman eşitsizliğe evet diyecek bir Danıştay olmayacak. Bir YÖK başkanı katsayı kararı alıyor, sonra gelen bir YÖK başkanı onu kaldıramıyor. Allah’ın emri ya.
Orduyu yeterince saf tutuluyor. Bu gerçeğin karşısında durabilecek zihniyeti namaz kılıyor diye değil, disiplin suçu nedeni ile atıyorlar. Hatta belediyelerde iş bulan atılan subayları, belediyelerde bile çalışmaması için tedbirler alınıyor. Yani ordudan atmakla kalınmıyor, iş bulması da engelleniyor. Tam bir imha planı yani. Belediyedeki işinden çıkarıldıktan sonra, polis evinin terasından kendini atıp intihar eden Muttalip Yıldırım bunlardan biri idi. Bu şekilde atılan subaylarla konuşup, neler yaşadıklarını öğrenmek mümkün.
Hedefte AKP var ama asıl hedef bu ülkenin gerçek sahipleri, savaşlarda kanını akıtan Anadolu insanı.
Kendisi için reva görülen bu aşağılanmayı reddeden Anadolu insanı mı, yoksa her türlü hukuksuzluğu uygulayan sistem dayatmacılarımı gerginlik yaratıyor şimdi siz karar verin.

12.2.2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder