İbnelerimiz
dedik ama dünyanın dört bir yanından gelmişti ibneler. Bazıları “velev ki
ibneyiz” dediler. Bu tabir farz et ki ibneyiz demektir. Biz farz kabul falan
etmiyoruz, sizler hakkıyla ibnesiniz.
Onurlu olmak ibne olmak değildir. Onurlu olmak
devletinden ve milletinden yana olmaktır. Devleti hatalı bile olsa dünya ya
gammazlamak yerine arka çıkmaktır. Onurlu olmak devletten maaş alıp devleti
arkadan hançerlememektir
Bunları destekleyen, Doğan ve Cemaat medyası
dışında muhafazakâr denilen medyadan da bazı “kardeşlerimiz” vardı. İlk gruba
diyecek sözümüz yok. Görevlerini yapıyorlar. İkinci grup “velev ki ibneyiz”
demediler ama bunu diyenlerden yana tavır aldılar. Biz de bunlara “velev ki
ibne değilsiniz” ama tıpkı ibne gibi kıvırıyorsunuz diyoruz. Acımasam
tükürüğüme, yüzlerine tüküreceğim.
Tam
3 yıl önce 23.11.2012 de “bir sabah uyanacağız süper devletiz” demiştim. http://ncocak.blogspot.com.tr/2014/08/bir-sabah-uyanacagiz-super-devletiz.html
Ama uyanamadık. Hala süper devlet uykusunu sürdürüyoruz. Bu ibnelerle ve ibne
destekçisi ibne gibi kıvıranlarla süper olunmayacağını biz biliyoruz tabi.
Osmanlı
1299 da kuruldu. Sanıyoruz ki kimsenin etlisine sütlüsüne karışmadan uyudu ve
bir sabah Fatih İstanbul’u fethetti. Kuruluştan fethe kadar tam 154 yıl geçti.
Ne meşakkatler çekildi, ne sıkıntılar yaşandı. İstanbul’u “onurlu Osmanlı
askeri” fethetti. Onur yürüyüşü yapan “onurlu ibneler” değil.
Şimdi
bu “velev ki ibneler” ile ibne gibi kıvıranlar yeni bir algı operasyonuyla “Suriye
bataklığı, bizi çekmek istiyorlar, girersek çıkamayız” demeye başladılar.
Fırsat bir kere gelir. Değerlendiremezseniz hayat boyu keşke o zaman yapsaydık
dersiniz.
Güneyimizde
yeni bir devlet kurmaya çalışıyorlar. Bununla beraber bölgenin nüfus dengesini
bozuyorlar. Yani güncel tabiri ile “demografik” yapıyı bizim aleyhimize
bozuyorlar. Bölgedeki Türkmenler göçe zorlanıyor. Bölge Kürtleştirilmeye çalışılıyor.
Kuzey Irak’ta tapu ve nüfus kayıtları yakılarak Türkmenler aleyhine bir yapı
oluşturuldu. Şimdi Suriye’de bu yapılmaktadır.
Ortadoğu
coğrafyasında oynanan oyunu tekrarlamaya gerek yok hepinizin malumu. 2 milyona
yakın insan topraklarımız gelmiş, hem onların hem bizim huzurumuz kaçmıştır.
Sınırımız, sınır olmaktan çıkmış yolgeçen hanına dönmüştür. DAEŞ bahane
edilerek PYD militanlarına destek verilmiş, hastanelerimizde tedavi edilmiştir.
Bu tedavi edilen militanların Türkiye düşmanlığı açıkça belli iken.
Şimdi
bizden sessiz kalmamızı istiyorlar. Daha açık tabirle kuyruğumuzu kıstırıp
ülkemizin bölünmesini izlememizi istiyorlar. Kimseye verilecek bir karış
toprağımız yoktur. Bizimle yaşamak isteyen insan gibi yaşar, istemeyen adı Kürdistan
olan bölgesine defolur gider.
Yapılması
gereken Suriye’nin bizi ilgilendiren bölümünde güvenliği sağlamak ve ülkemizde
zorunlu olarak bulunan insanlara evlerinize dönün demektir. Bunu başaramazsak
dünya devletleri nezdinde köpek kadar bile değerimiz olmaz. Şamar oğlanına
döneriz.
Tarihten
gelen bu misyonu üstlenip, kutlu yürüyüşümüzü sürdürmeliyiz. Bizim için onurlu
olan bu yolda savaşmak, gerekirse ölmektir. Vatanı ve milleti için savaşmayı ve
bu yolda ölmeyi elbette ibnelerin ve onların destekçilerinin anlamasını
beklemiyoruz.
İbneler
de “ siz dilediğiniz tepkiyi verin beni bir tepki vermeye zorlamayın olmaz mı “
diyen muhafazakâr İsmail ağabeylerini ve “Hdp tam Syriza olmuş. Soru şu: Türkiye'nin Syriza vakti
geldi mi?” diyen Aslı ablalarını alıp Yunanistan'a gidebilirler.
30.6.2015