9 Ağustos 2014 Cumartesi

BİRLİĞİMİZE KAST EDENLER



Ülkemiz üzerinde sayısız planlar yapılıyor. Hepimizin malumu olduğu üzere bu planlar şimdi başlamadı. Osmanlı zayıfladığı zaman başladı. Bir kısım düşünceler yaklaşık yüz yıl önce gerçekleşti. Ancak plan istenen şekli almamış eksik kalmıştı onlara göre.

Kurtuluş savaşı sonrası bize göre de eksik kalan bir harita oluşmuştu. Çünkü bizim de bir Misakı Milli’miz vardı. Onu gerçekleştirmek amacındaydık. Biten bir imparatorluktan ancak bu çıkarılabildi.

Bazen çok boş şeyleri tartışıyoruz. Ya da bazıları tarafından kafa karışıklığı yaratmak, eksik kalan planı tamamlamak amacıyla kasıtlı olarak üretilen suni gündemler oluyor bunlar. Hani kurtuluş savaşının olmadığına insanları inandırmak gibi.

Haklı şüpheli sorular

Kurtuluş savaşımız vardır ve bu savaş etnik bazda alınırsa Türkü, Arabı, Kürdü ile birlikte kazanıldı. Daha küçük gruplar da var onları saymadım. Hani Lazı, Çerkezi diye söze başlıyor ya herkes. Devletimizin asli kurucu unsurları olan bu gruplar üzerinde oynanmaya en müsait olanı Kürtler olarak görüldü. Şu anda sayısını bilmediğim Arap asıllı vatandaşlarımız var. Çevremizde yeterince Arap devleti olduğundan bölecek unsur olarak görülmediler. Şimdiye kadar bütünlüğümüze düşman olan bir Arap asıllı vatandaşımızı gören oldu mu?

Kurtuluş savaşının kafa karıştırıcı yönleri yok değil. Arşivlerimizin açılıp tarihimizi tarihçiler gerçek olarak yazdıkları zaman aklımızdaki soru işaretleri gidecek belki. Şimdilik cevapsız sorularımız bir kenara bırakarak asli unsurlara ne olduğuna kafa yormamız lazım.

Doğru bir felsefe nasıl yanlışa döndü?

70 li yıllarda ülkücü olan aleviler, ülkücü olan Kürt kardeşlerimiz vardı. Ülkücülük görüşü hala geçerli bir düşünce olduğuna göre ne oldu bu kardeşlerimize ülkücüler ötekiler oldu onlara göre? Doğru veya yanlış bir partinin hala benimsediği ülkesini bunca mücadele vererek işgalinden kurtardığı yabancı güçlere karşı koruma refleksini canlı tutmak isteyen bir felsefedir.

Bu bizim düşündüğümüz bir ülke kurtarma refleksi miydi yoksa harita değiştiricilerin bir oyunu mu ona bakmak lazım. Çünkü Türklük bu ülke vatandaşı olmak, bu ülkenin selameti için çalışmaktan başka ne olabilirdi ki? Yanlış uygulanan veya kasıtlı olarak ayrıştırmaya yönelik olan Kemalist felsefe aslında 1950 de DP ile iflas etmişti. Bu felsefenin yanlış olduğunu halk anlamış ve DP yi iktidar yapmıştı. Günümüzde bu felsefenin uygulayıcıları daha 1950 de halkın anladığını anlamayan, güya kendini akıllı zanneden beyinsizler.

Yıllardır yanlış üzerinde ısrar edildiğine göre, halkı yönetme kapasitesine sahip olduklarını söylüyorlarsa bu takdirde bu zihniyetin altında kurtuluş savaşı ile ilgili şüpheli bakışları gündeme getirenler, sorularına cevap istemekte haklı duruma düşüyorlar.

Öyle ya cahil, göbeğini kaşıyan adam diye niteledikleri insanların bile gördüğünü 2012 yılında görmüyorlarsa ya beyinsizliklerinden, ya da ülkeyi parçalamak için bu baskıcı politikaları uygulamak gayesi ile bir yerlerden emir almadıklarından şüphe etmemek mümkün değil.

Ayrıştırmada kullanılan argümanlar

İşte bu sebeple başlangıçta değindiğim ülkücü Kürtler ve aleviler ayrıştırıldı. Hâlbuki hepsinin ülküsü aynı idi. Savaş verdiğimiz ülkelere karşı uyanık olmak, dinimizle yaşamak. Ayrıştırılmayacağını gören hain eller başladılar ülkü birliği içinde olan bu insanları etnik milliyetçilikle ayrıştırtırmaya. Bunun yolu milletimizin çimentosu olan din birliğini yok etmekten geçiyordu.

Zaten din konusunda cahil olan bizler dinimizin emirlerinden habersiz sıra arkadaşımızın veya komşumuzun Allah’ın emrindeki gibi bütün müminler kardeştir ayetinin farkına bile varmadan öteki yaptık. Bunu sadece Türk olanlar yapmadı, alevi de yaptı, kürt te yaptı. Neden yaptık? Evet, baskı olabilir ama bizler yüce kitabımızın tarifindeki müminlerden olsaydık ayılacak, bizi bölüyorlar diyecektik. Kitapsız Müslüman olunur sandık. Kendi kitabından bi haber olan insan nasıl Müslüman olacaktı ki?

Dininden haberi olmayan cahil insan İslam içinde bir kültür olan Aleviliği ayrı bir din olarak nitelemeye başladı. Müslümanım diyen insan zulme ses çıkarmadı. Çok sevdikleri başbakanlarını asan masonik zihniyeti görmezden geldiler. O günleri bilmiyorum ama bilen bir büyük varsa söylesin. Adnan menderes asılırken başbakanımızı asmayın diye eylem yapan, sesini yükselten bir grup, bir zümre, bir STK var mı?

İstiklal marşı kimin

Sanki bir güç bu bölgeler bizden ayrılsın diye özellikle gayret sarf etmiş.80 li yılların başında doğuda görev yaparken tespit ettiğim bazı gerçekleri o zaman ülkeyi yöneten akıllı beyinsiz kadronun görmemesi mümkün değildi. Ben eğer 23-24 yaşında bunları görüyorsam devleti yönetenler eğer beyinsiz değildi ise geriye bir tek şey kalıyor kasıtlı olarak yapılıyordu.

Bulunduğum ilçede hiçbir şey yoktu. Gazete bile gelmezdi. Çocuklara ancak okula başlarken nüfus belgesi verilirdi. Halk doğru düzgün Türkçe bilmiyor, anlatılanlar anlaşılmıyordu. Okullarda sadece Türklük vurgusu yapılıyor. Yapılıyor ama istiklal marşımızın aslında sadece Türklerin değil kurtuluş savaşı veren bütün insanların marşı olduğu anlatılmıyordu.

Hala var mı bilmiyorum Cuma akşamları ve pazartesi sabahları meydanda bayrak merasimi yapılırken istiklal marşı okunduğunda saygı duruşunda durmayanları çağırır sorardım. Neden durmuyorsunuz diye. Aldığım cevap çok manidardı. ”Benim marşım değil ki” Belki benden öncekilerinin yaptığı gibi onlara hakaret etmek yerine sadece düşünürdüm. Biz bu insanlara ne verdik? Millet olma şuurunu bile vermemişiz. Devletinin kendi devleti olduğunu anlatmamışız. Bütün sohbetlerimde hep bunu söyledim biz bu bölgeyi kaybetmişiz.

Bir suçluyu aramak için köye gidildiğinde suçlu olmayan erkekler de haber alıp köyü terk ediyorsa o devlet sormaz mı bu insanlar devletinden neden korkuyor diye? Ben soruyordum kendime. Bizden öncekiler bu insanlara ne yaptılar acaba? Tabi bunları ben yapmadım. Bu politikaları uygulayan devletin sahibi olduğunu söyleyen Kemalist zihniyet yaptı ve başarılı da oldu. Uygun bir yerlerine kına yakabilirler.

Etkili olmadığınız alanlara başkaları girer

Millet olma şuuru vermediğimiz kendi halkımıza yabancı güçler Kürt olma şuuru verdiler. Bizim Kürt Türk Arap olmamızın hiçbir önemi yoktu hâlbuki. Her ne kadar yeni devlet kurulmuş cumhuriyetin önüne Türk adı konmuş ise biz imparatorluk bakiyesi idik. Yani dedemiz Osmanlı idi. Soyadımızı değişebiliriz fakat akrabalarımız yine aynı kalacaktır. Yeni soyadı taşıyan yeni akrabalar edinmeyeceğimize göre değişen bir şey olmayacaktır.

Bunu anlatmak yerine suni bir Türk kalıbı yaratmaya çalışmak, Kürt olma şuuru vermek isteyenlerin ekmeğine yağ sürmekti. Akıllı beyinsizler bunu yaptılar. Batı bu bölgede meydanı boş bulmuş at oynatıyordu. Avrupa’dan gelen her ferdin önce Diyarbakır’a gittiğini bilmeyen var mı?

Devletler istihbarat örgütleri ile bunları takip eder gerekli tedbirleri alır. Bizim istihbarat örgütümüz Müslüman ve vatanperver insanları takipten fırsat bulup bunlara zaman ayıramadı. İrtica korkusu pompalandı, kendilerine destekçi bulmak için sanal korkular yarattı. Kürsülerde nutuklar atıldı.1950 yılında halkın anladığı gerçekleri anlamayıp 1997 de 28 Şubatı yapanlar bunların uzantıları idi. Arada tam 47 yıl var. Yaptıklarının doğru olduğunu söylüyorlar hala.

1950 de uyanan insanlardan aptal mıyız biz?

Aradan 62 yıl geçmiş ve biz onlar kadar uyanık değiliz. Bizi bölmeye çalışanları tanıyamadık. Kürtlerle Türkler bin yıldır birlikte yaşıyor. Benim atalarım üç yüz yıl önce gelmişler bu topraklara. Aile büyüklerimden aşiretime ait insanların kurtuluş savaşındaki kahramanlıklarını çok dinledim. Bunlar bağımsız bir Arap devleti kurmak için değil, Türkiye Cumhuriyetini kurmak için savaştılar. Arapça konuşur ama sorduğunuzda Türküm der.

Ben Türk olsam ne olur, Arap olsam ne olur? Ben müslümanım, ben Osmanlıyım. Birlikte yaşadığım insanlar benim milletim. Cumhuriyetle birlikte sadece rejim değişti. Biz aynı insanlarız. Etnik manada almanın anlamsızlığını yaşamaya gerek yok. Kürde de benim milletim dedim, Araba da, Türke de. Ey Kürt kardeşim; ben ne kadar Arap isem sen o kadar Kürtsün. Ben ne kadar Türk isem sen de o kadar Türksün. Hepimiz bu topraklarda doğduk ve öleceğiz. Türkiye Cumhuriyeti bizim devletimiz. Teröre izin verme. Artık devletimiz hatasını anlamış doğu ve güneydoğuya yatırımları hızlandırmıştır. Engel olmaya çalışan, şantiye basan, öğretmen öldüren teröriste “dur” de. Senin Kürt, benim Arap, diğerinin Türk olmasının anlamı yok. Biz bir milletiz.  “ Antep ruhu “bunun göstergesi idi. Ayrışmadık, ayrışmayacağız.

26.8.2012













Hiç yorum yok:

Yorum Gönder