9 Ağustos 2014 Cumartesi

BİR TOPLANTININ ARDINDAN



Ne yazık ki bir toplantının ardından açıklama yapan basın mensuplarımız yine ya algılama biçimlerinin kıtlığını ya da mensup oldukları tarafların fikirlerini yansıttılar. Hatta boş şeylerle bile uğraştılar.

GK Başkanı salona girdiğinde yok ayağa kalkanlar olmuş yok olmamış. Kalkmak yalakalıkmış, kalkmamakta efeliktir her halde. Ben oturduğum yere, benden büyük birinin gelmesi ile ayağa kalkmayı yalakalık değil, saygı olarak görenlerdenim.

Bu boş şeylerle uğraşmak yerine konunun özüne inseydiler, kendilerinden yorum bekleyen okuyucuları belki bir şeyler öğrenirdi.

Toplantıda Max Weber ve Huntington’a vurgu yapılıyor. Bizim tarihimiz öylesine kısır ki, ne İslam tarihinde ne de Türk tarihinde kayda değer söz söyleyen bir Allahın kulu yok. Weber “Protestan ahlakı sayesinde kapitalizm gelişmiştir” derken, üstün Protestan ahlakını anlatmıştır da, peygamber efendimiz ahlaksızlığımı teşvik etmiştir. Hiç mi örnek verilecek bir yönü yoktu efendimizin?

Çağdaşlığa vurgu yapılıyor. Çağdaşlığın tarifi yapılmadan nasıl vurgu yapılır o da bilinmiyor. Mütedeyyin müslüman denilen kesimin çağdaş mı yoksa çağ dışı mı olduğunu da bari belirtseydiler.

Yenisi gelince eskisinin hükmü kalmadığından çağın gerisindedir. Öyleyse Hıristiyanlıktan sonra gelen, insana sevgiden bahseden, dürüstlükten bahseden, insanı insan yapan özelliklerin en yücesini temsil eden peygamberime inananları samimi, samimi değil diye elindeki samimiyet ölçer ile ölçen ve Protestan öğütlerini çağdaş bulan tanımlamaya nasıl itibar edilmeli? Nasıl çağdaş denmeli?

Evinde bar varsa, içki varsa çağdaş, değilse çağ dışı zihniyeti neyle izah etmek gerekir? Namaz kılan bir personel irtica denmeden disiplin suçu sebebi ile yaş kararı ile atılıyorsa ve hiçbir cemaate üye değilse bile mütedeyyinin tarifi nedir?

Teğmen oğlunun düğününde ordu evine sokulmayan başörtülü ananın, hakkında bir araştırma yapılıp siyasi olarak başını bağladığı için mi ordu evine sokulmamıştır? Mütedeyyin olmadığı hangi mütedeyyinlik aleti ile ölçülüp anlaşılmıştır?

Her Cuma gecesi Kuran okutan Atatürk mütedeyyin mi dir değil mi dir?

Endonezya! da, İngiltere’de, Amerika’da başını bağlayan beyaz ve siyah ırka mensup müslümanlar AKP li midir, mütedeyyinmidir?

Dini hassasiyeti olan her ferdi mutlaka bir sınıfa sokmak mı gerekir?

Paralı askerlik olmadığına ve her aileden insanın olduğu ordu milli ordu olduğuna göre, alt üst kimlikler uydurarak, teröristi bile insan sayan (ki aslında öyledir sadece kandırılmışlardır. Bunları millete kazandırmak yine bizim görevimizdir.)fakat oğlunu şehit olmak için gönderen bir ananın başörtüsü ülkeyi bölmeye çalışanlardan daha mı tehlikelidir milli ordu için?

Çağdaşlık adı altında burs vermek nasıl makbul olurda, kendini müslüman diye adlandıranların bir araya gelerek burs vermesi nasıl tehlikeli olur?

Bir haber ajansının üyesini akredite değil diye dondurucu soğukta dağda bırakıp, diğerini helikoptere almak ne kadar çağdaşlıktır? Max Weber’in bahsettiği Protestan öğreti bu konuda ne diyor acaba?

Asıl olan şu. Entellerle, liberallerle arayı düzeltmek ama İslamı isim vermeden hala irtica olarak tehlike görmek.

Ama GK Başkanının da görmediği bir şey var. Dara düşüldüğünde cephede liberallerin, çağdaş mağdaç geçinenlerin değil yine başörtülü anaların evlatları ile savaş yapılacaktır. O sözünü ettikleri ve makbul saydıkları insanların ya çift vatandaşlıkları vardır, ya da şimdiden başka ülkelerde ayırtılmış yerleri ve banka hesapları. Benden hatırlatması.

17.04.2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder