Ne yazık ki bir toplantının
ardından açıklama yapan basın mensuplarımız yine ya algılama biçimlerinin
kıtlığını ya da mensup oldukları tarafların fikirlerini yansıttılar. Hatta boş
şeylerle bile uğraştılar.
GK Başkanı salona girdiğinde
yok ayağa kalkanlar olmuş yok olmamış. Kalkmak yalakalıkmış, kalkmamakta
efeliktir her halde. Ben oturduğum yere, benden büyük birinin gelmesi ile ayağa
kalkmayı yalakalık değil, saygı olarak görenlerdenim.
Bu boş şeylerle uğraşmak
yerine konunun özüne inseydiler, kendilerinden yorum bekleyen okuyucuları belki
bir şeyler öğrenirdi.
Toplantıda Max Weber ve
Huntington’a vurgu yapılıyor. Bizim tarihimiz öylesine kısır ki, ne İslam
tarihinde ne de Türk tarihinde kayda değer söz söyleyen bir Allahın kulu yok.
Weber “Protestan ahlakı sayesinde kapitalizm gelişmiştir” derken, üstün
Protestan ahlakını anlatmıştır da, peygamber efendimiz ahlaksızlığımı teşvik etmiştir.
Hiç mi örnek verilecek bir yönü yoktu efendimizin?
Çağdaşlığa vurgu yapılıyor.
Çağdaşlığın tarifi yapılmadan nasıl vurgu yapılır o da bilinmiyor. Mütedeyyin
müslüman denilen kesimin çağdaş mı yoksa çağ dışı mı olduğunu da bari belirtseydiler.
Yenisi gelince eskisinin
hükmü kalmadığından çağın gerisindedir. Öyleyse Hıristiyanlıktan sonra gelen,
insana sevgiden bahseden, dürüstlükten bahseden, insanı insan yapan
özelliklerin en yücesini temsil eden peygamberime inananları samimi, samimi
değil diye elindeki samimiyet ölçer ile ölçen ve Protestan öğütlerini çağdaş
bulan tanımlamaya nasıl itibar edilmeli? Nasıl çağdaş denmeli?
Evinde bar varsa, içki varsa
çağdaş, değilse çağ dışı zihniyeti neyle izah etmek gerekir? Namaz kılan bir
personel irtica denmeden disiplin suçu sebebi ile yaş kararı ile atılıyorsa ve
hiçbir cemaate üye değilse bile mütedeyyinin tarifi nedir?
Teğmen oğlunun düğününde ordu
evine sokulmayan başörtülü ananın, hakkında bir araştırma yapılıp siyasi olarak
başını bağladığı için mi ordu evine sokulmamıştır? Mütedeyyin olmadığı hangi
mütedeyyinlik aleti ile ölçülüp anlaşılmıştır?
Her Cuma gecesi Kuran okutan
Atatürk mütedeyyin mi dir değil mi dir?
Endonezya! da, İngiltere’de,
Amerika’da başını bağlayan beyaz ve siyah ırka mensup müslümanlar AKP li midir,
mütedeyyinmidir?
Dini hassasiyeti olan her
ferdi mutlaka bir sınıfa sokmak mı gerekir?
Paralı askerlik olmadığına ve
her aileden insanın olduğu ordu milli ordu olduğuna göre, alt üst kimlikler uydurarak,
teröristi bile insan sayan (ki aslında öyledir sadece kandırılmışlardır.
Bunları millete kazandırmak yine bizim görevimizdir.)fakat oğlunu şehit olmak
için gönderen bir ananın başörtüsü ülkeyi bölmeye çalışanlardan daha mı
tehlikelidir milli ordu için?
Çağdaşlık adı altında burs
vermek nasıl makbul olurda, kendini müslüman diye adlandıranların bir araya
gelerek burs vermesi nasıl tehlikeli olur?
Bir haber ajansının üyesini
akredite değil diye dondurucu soğukta dağda bırakıp, diğerini helikoptere almak
ne kadar çağdaşlıktır? Max Weber’in bahsettiği Protestan öğreti bu konuda ne
diyor acaba?
Asıl olan şu. Entellerle,
liberallerle arayı düzeltmek ama İslamı isim vermeden hala irtica olarak
tehlike görmek.
Ama GK Başkanının da
görmediği bir şey var. Dara düşüldüğünde cephede liberallerin, çağdaş mağdaç
geçinenlerin değil yine başörtülü anaların evlatları ile savaş yapılacaktır. O sözünü
ettikleri ve makbul saydıkları insanların ya çift vatandaşlıkları vardır, ya da
şimdiden başka ülkelerde ayırtılmış yerleri ve banka hesapları. Benden
hatırlatması.
17.04.2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder