Program buydu
işte. Kimin programı? Elbette Sevr’i hazırlayanların programı. Yoksa Kürtlerin
böyle programı olduğunu sanmıyorum. Böyle derinlemesine program hazırlayacak
kafa ne gezer onlarda. Eğer kafa olsaydı, bin yıldır beraber yaşadıkları
insanları düşman belleyip, onca cana kıymazlardı.
Birinci Dünya
savaşı sonrası istedikleri olmayınca, askıya aldılar. Şimdi olmadı ama kademeli
olarak uygulanacak. Savaş sonrası Dünya yorgun düşmüştü. İstediklerini
gerçekleştirecek mecalleri yoktu onların da.
Biz onların
planlarını bozduk. Böyle bir diriliş, böyle bir canlanma beklemiyorlardı. Etnik
farklılığı olanlar, savaş öncesinden itibaren bir bir koparıldı. Kürtler
üzerinde de aynı oyun denendi. Fakat milli mücadele birlikte verilince,
hesaplar karıştı. Mücadele sonrası Kürt isyanları bu yüzden ardı ardına geldi.
Ancak hesapları yine tutmadı.
Küffar kafasına
koymuş bir kere, bu bölgede büyük ve güçlü devlet olmayacak. Biraz güçlenen devlet,
kimyasal silah bahanesi ile nükleer silah bahanesi ile küçültülecek.
Haritalarında belirledikleri Kürdistan mutlaka kurulacak. İran nükleer bahanesi
ile baskı altında. Bize de PKK belası musallat edildi.
Normal şartlarda
Kürtlerin de ayrılık istediği yok, Türklerin de. Öyle bir bela sarılacak ki
başlarına, karşı çıkan her ferde, lanet olsun ne olacaksa olsun dedirtilecek.
İşte PKK belası bunu yaptı. Daha doğrusu yaptırıldı. Şimdi eski bürokratlar,
liberaller, demokratlar, dindarlar bir konuda hem fikir olabiliyorlar. Hatta
mevcut devlet yetkilileri bile.
Doğru okuyamayanlar,
siyasi mülahazalarla, basit oy kavgaları peşinde koşup, kendine pay çıkarmaya çalışıyor.
Açılım olmasa bunlar yaşanmayacaktı fikrine katılmıyorum. ABD yıllardır Kürt
siyasetçileri ve akademisyenlerini eğitiyor. Ancak biz basiretsiz bir şekilde
bölünme olmasın diyerek, çaba sarf ediyoruz. Hatta safiyane bir şekilde Kürt
politikacıların biz ayrılmak istemiyoruz sözlerine bile inanıyoruz. Halbuki
farkında değiliz. Bölünmeyecek ne kaldı ki?
Gerilere gidersek,
ayrılık tohumları ekilmiş, Avrupa’nın daha belirgin aktör olduğu yıllarda
Tanzimat fermanını, ıslahat fermanını hatırlarsak, tekerrür eden tarihi açıkça görürüz.
Öyle okullarda okutulan resmi tarih gibi değil.”Hain padişah ülkeyi sattı”
saçmalığı ile anlatılacak gibi değil mesele. Ne Sultan Abdülmecit vatan haini idi,
ne de Sultan Abdülaziz. Tek gayeleri vardı, Osmanlı’yı tek parça Halide tutmak.
Ancak küffarın güçlü konumda olması, Osmanlının zayıflama döneminde olması,
kaçınılmaz sonu hazırlamıştı.
Şimdi siyasi
partilerimizin yaygara edip, vatan elden gidiyor, bölünüyoruz, tek sorumlusu
açılım demek basiretsizlikten başka bir şey değildir. Hiç bir devlet yetkilisi
kendi ülkesini bölmek istemez. Acaba hak verilse bu gidiş durdurulabilir mi
çabası bunlar. Çünkü millet yıldırıldı. Her gün çocuklarının ölümünden bıktı.
Geçen gün
demokratik toplum kongresi toplandı. Sadece Kürtler değildi toplantıya katılanlar.
Eski MİT müsteşarı bile vardı içlerinde. Ve özerkliği tartıştılar. Orada alınan
kararların demokratik bir toplum yaratmaktan öte gayeler taşıdığı gün gibi aşikar.
Çabaların hepsi birleşik bir Kürt devleti içindir. Toplantıya katılanları resmi
tarihte olduğu gibi hain diyerek atmak mümkün değildir. Acaba bu kötü gidiş
nasıl daha sağlıklı bir yapıya dönüştürülürün çabası olarak almak gerek.
Kürtler hariç, bu toplantıya katılan hiçbir katılımcı, bu toplantıya katılayım
da ülkemi böleyim diye düşünmez.
Sağ duyulu olalım,
aramızdaki bütün ayrılıkları bir taraf a bırakalım. Konu tek başına hükümete
bırakılmayacak derecede önemli ve vahimdir. Öyle AKP düşmanlığı ile giderek
onları sorumlu tutmak vicdani bir sorumluluktan kaçmaktır. Muhalefette fikir üretmeli,
katkı sağlamalıdır. Artık dönüşü olmayan bir yola girilmiştir. Açılım olsa da
olmasa da bunlar yaşanacaktı.
El ele verip, oy
kaygısını bir kenara bırakıp, sağlıklı politikalar üreterek,küffarın oyununu
bozabiliriz.1923 bunun en güzel örneğidir.Yıkılmış bir devletten,daha doğrusu
bir devletin enkazından,bütün imkansızlıklara rağmen nasıl ki bir cumhuriyet
yarattık,şimdi de batının bu oyununu bozabiliriz.
22.12.2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder