28 Ağustos 2014 Perşembe

EKSEN KAYMASI



                 Her şeye kolay olarak karar veriyor, söylenen bir sözün peşine takılıp gidiyoruz. Yabancı basında çıkan Türkiye yüzünü doğuya mı döndü düşüncesi, bütün basını kanalize etti o yöne. Konjonktür uygun nasılsa. İktidarda daha tutucu bir parti var. Türkiye yüzünü doğuya rahatlıkla dönebilir öyleyse.

                 Aslında Türkiye’nin dönüşünü ya da dönüp dönmediğini anlamak için dünyadaki gelişmeleri anlamak gerek önce. Anlamak için de ideolojik veya rant kaygısına dönük bakmamak işin aslı. Çünkü böyle yavan, çağ dışı zihniyetli bir yaklaşım ülkeye zarar veriyor.


                  Dünyanın yapısı değişiyor, ticari dengeler değişiyor, ülkelerin nüfuz alanları değişiyor. Otuz yıl öncesinin ideolojik görüşüyle bu günkü değişimleri okumak ve anlamak mümkün değil. Hele ülke dışından gelen yönlendirmelerin peşine takılmak eğer statükodan beslenen biri değilsek saflıktan başka ne olabilir?

                  Hatırlayalım 28 Şubat dönemini. Ankara da başörtüsü yapan bir gruba bir Amerikalı kadın turist çantasından Atatürk resmi çıkarıp göstermişti. Hani Amerika’ya Türkiye’den giden her turistin çantasında George Washington un resminin bulunması ve ırak işgalini protesto eden gruba hemen çantasından çıkarıp göstermesi gibi bir şey.

                   Bunların Atatürkçülükle bir ilgisi yok. Atatürkçülük maskesi altında ülke huzurunu sabote ederek daima huzursuz bir ortamdan beslenen taifenin kullandığı argümanlar bunlar.

                    Avrupa’dan ziyade batıya yüzü dönük bu ülkenin. Ancak Avrupa yıllardır bizi oyalamakta ve samimiyetsiz tavrını devam ettirmekte.Bölgedeki gelişmeler eski kalıplarından çıkmış.Amerika İran’a düşman diye ben neden düşman olmalıyım anlamış değilim.Ticari olarak nerede kar var ise o tarafa bakmak gerek.Madem Avrupa samimiyetsiz,bizimle ticarete meyilli olanlarla ticaret yapmaktan daha doğal ne olabilir?Dünya böyle yapıyor.

                      Devletlerin politikalı değişiyor ve bu verileri görüyoruz. Bunları gördüğümüz halde saplantılarımızdan kurtulamayıp, at gözlüğü ile bakarsak değişime ayak uyduramayız. Iraktan kapı açarak Asya’ya yayılma fikri gerçekleşmedi. Amerika ırakta yenildi. Bu sebeple yeni politikalar gelişti. Obama başkan seçildi. Afganistan işgalindeki sıkıntılar, Pakistan’ın durumu. Bunları görmeden hala Türkiye yüzünü doğuya mı dönüyor demek, ön yargılı bir yaklaşımdır. Bütün bu gelişimler Türkiye’nin bölgesinde büyük ve etkili bir ülke olduğunu anlattı. Eğer iktidar tutucu ise her yaptığına karşı çıkmak fikrini bırakırsak, aslında hakkını verip, bu fotoğrafı iyi okuduğunu söylemek gerek.

                        Elbette bu hükümet meselesinden çok bir devlet meselesidir. Görülen bu değişimlere ayak uydurmak için, hem iyi okumak hem de iyi yönetmek gerekir. İşte bu noktada endişelerimiz olabilir.

                        Meselenin yönetilmesi ile ilgili endişeleri olan muhalefet, STK lar, yazarlar ve konunun uzmanları olumlu yaklaşıp politika üretecekleri yerde, tamamen meselenin dışında kalıp, kapılarını kapatmalarını anlamak çok zor.

                        Bir domuz gribi vakasında bile aşı aldı diye kıyametler koptu. Hâlbuki konunun bilimsel boyutu var. Aşı yeni bir aşı. Denenmesinin üzerinden uzun zaman geçmemiş. Yan etkileri tam olarak bilinmiyor. İnsanların kafası karışık. Bu konuda konuşması gereken bilim adamları bile ikiye bölünmüş. Karşı çıkanlar yine aynı sebepten karşı çıkıyor. Eğer aşı alınmasaydı, domuz gribinden ilk hasta öldüğünde bu grubun koparacağı fırtınayı tahmin ediyorum.

                      Polemikleri aşı üzerinden değil, eğer yolsuzluk varsa onun üzerinden yapsaydık sanırım insanların kafası bu kadar karışmazdı. Kaldı ki ben hala bu virüsün bir laboratuar virüsü olduğu kanaatini taşımaktayım. İlaç firmalarının oyunu gibi düşünsem de artık böyle bir virüs var.

                       Hatta aşının içinde domuz kanı var diye karşı çıkılan abuk subuk mailler bile alıyorum.

                        Avrupa’nın bize vereceği bir şey yok. Adı Avrupalı olmak olsun veya olmasın demokrasisi yerine oturmuş büyük bir devlet olmaktan başka çıkar yolumuz yok. Ancak bu sayede insanlar konuşur, haklarını arar, hükümetlerin yanlışları dillendirilir ve istikamet doğru olur. Baskı ile, sindirme ile, provokatif eylemlerle bir yere varılamaz. Yönetenlerin gizli kapaklı işleri bu sayede önlenmiş olur. Eğer ergenekonvari yapılanmalar şu anda kendi derdi ile meşgul olmasaydı, açılımların yaşandığı güzel ülkemin kaç yerinde şimdiye kadar bombalar patlamıştı. Hepsi bir birine bağlı süreci doğru okumak gerek.

                     Demokratik açılım çerçevesinde mahmurdan gelenlerin ve DTP nin sebep olduğu görüntüler, her kesimi rahatsız etmiştir. Tepkiler dile getirilmiş, hükümet tedbir olarak, geçici olarak durdurma kararı almıştır. Bu konuda tepkilerini dile getiren insanların asılıp kesildiği, hapse atıldığı bir ülke manzarası düşünebiliyor musunuz?

                    Evet, fikirler söylenecek, yönetenler de bunları dikkate alacak. Sadece hükümet mi? DTP de dikkate alacak. Terör örgütü sözcülüğünü bırakacak. Bütün endişelerimize rağmen kanın durması için iyi bir adımdır. Madem farklıyız diyorlar, farklı toplumlarında bir arada yaşayabileceğini göstermeliyiz. Sadece biz mi? Ben ayrıyım, ben kürdüm diyen de bunu gösterecek.

                       Öyle zafer kazanmış mağrur asker tavırlarını, zafer işareti yapmayı bırakacaklar. Teslim olmak için geldikleri gün kamplarının üzerinde savaş uçaklarının uçtuğunu unutmamalılar. Kimse zafer kazanmamıştır. Hele PKK hiç kazanmamıştır. Devletin hoş görüsüne sığınmadır bu gelişler. DTP de bu mesajı iyi okumalı.

                      Dünyadaki gelişmelerden daha hızlı, hatta baş döndürücü bir hızla gelişmeler yaşanmakta Türkiye’de. Kalıplaşmış politikaların dışında diğer devletlerle ilişkiler kurulmakta. Bütün dileğimiz bu değişimlerin iyi yönetiliyor olması. Herkes üzerine düşeni yapmalı. Külliyen retçiliği bırakıp, yanlışlar söylenmelidir. Söylenmelidir ki doğrulara ulaşılsın. Bunun için Türkiye’nin gerçek bir muhalefete ihtiyacı vardır.

15.11.2009
                       

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder