Laiklik
dilimize Fransızca “laicite” kelimesinden uyarlanmış İngilizce karşılığı
“secularizm” dir. Aslında kavram cismi ve bilimsel olan ile soyut ve dini olanı
bir birinden ayırmak anlamını ifade etmektedir.
Geçtiğimiz
yıllarda Ziya Gökalp’in “La-Dini”,Ahmet İzzet Paşa’nın “La-Ruhbani”,Ubeydullah
Efendi’nin “iş hükümeti” deyişiyle vücut bulmuş, sonraları kullanılan
“layisizm” terimi yerini bu gün kullanılan “laiklik” şekline bırakmıştır.
Özellikle
Ziya Gökalp’ın “La-dini” sözü bazı çevrelerce çarpıtılmış “din yok” olarak
tercüme edilmiştir. Hâlbuki bu sözü “din dışı” diye tercüme etmek doğru olurdu.
Çünkü Arapçada “La” olumsuzluk eki bu sözün böyle çevrilmesini gerektiriyordu.
Sanırım
“din yok” gibi çevrilse bile bunu devletin dini yok anlayacağına bazı çevreler
“vatandaşın dini yok” olarak algılamış, var olanı kaldırmaya çalışmıştır.
CHP
genel başkan yardımcısı Faruk Loğoğlu “"Biz
TBMM'ye sahip çıkacağız. TBMM'nin geleneklerine, duruşuna sahip çıkacağız. Türban
sadece bir simgedir. Burada önemli olan zihniyettir. Zihniyet asıl karşı
durulması gereken bir husustur. CHP yine içtüzüğün verdiği bütün imkânları
kullanarak, bunun gereğini yerine getirecektir "diyor.
Bunu tersinden okursak Kuran okuyan nezdinde Kuran’a saldırmak,
Dindarlar nezdinde islama saldırmak, başörtüsü nezdinde zihniyetlerinde olan
“La-
Dini”
felsefesini gerçekleştirmek. Sonra da kalkar “dini siyasete alet etmek” derler.
3
mart 1924 de kabul edilen kanunla bütün eğitim ve öğretim kurumları maarif
vekaleti’ne bağlandı. Tevhid-i tedrisat kanunu ile de din temelli ve dini
eğitim veren okullar kapatıldı. Şeriye ve evkaf vekâleti( din işleri ve
vakıflar bakanlığı) kaldırıldı yerine Diyanet İşleri Başkanlığı kuruldu.
Devletin vatandaşın dinini düzenleyen kurum kurması din ile devlet işlerinin
ayrılması olarak algılandı. Din siyasete alet edilmemişti!
1926
da medeni kanun ile laiklik hukuk alanına girdi. Lise ders programlarından
Arapça ve farsça dersler kaldırıldı.1931 yılında laiklik ilkesi CHP nin altı
okundan biri olarak parti programına alındı. 14 Mayıs 1931 de zorunlu din
dersinin kaldırılması parti programına girdi. İşte o günden bu yana CHP bunu
laiklik değil de “La-Dini” zihniyeti olarak halka uyguladı. Ama hiçbir zaman
dini siyasete alet etmediler!
1982
anayasasında din dersleri ilk ve orta öğretimde yeniden ders programına girdi.
İnsanların dini ile bu derece oynamaların hiç biri dini siyasete alet etmek
olarak sayılmıyordu!
12
Eylül darbesi sonrasında Şanlıurfa’da “bende hoca çocuğuyum dinimizde başörtüsü
yoktur” diyen Kenan Evren’i vatandaş miting alanını terk ederek cezalandırıyordu.
Buda dinin siyasete alet edilmesi değildi!
1926
yılında şapka ve sarık mukayesesinde haksız bulunan İskilipli Mehmet Atıf Hoca
idam edildiğinde yine din siyasete alet edilmemişti!
18
Temmuz 1932 de Diyanet işleri Riyaseti ezanın Türkçe okunmasına karar
verdiğinde bu devletin din işine karışmaması olarak algılandı zaten buda dinin
siyasete alet edilmesi değildi!
Meclis
iç tüzüğünde kıyafet başlığı altında “Genel Kurul salonunda yer alan
milletvekilleri, bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi Teşkilatı memurları ve
diğer kamu personeli ceket giymek ve kravat takmak zorundadırlar. Bayanlar
tayyör giyerler” diyen 56 ncı maddesini başörtüsü yasağına dönüştürenler hiçbir
zaman dini siyasete alet etmemişlerdir!
12
Eylül döneminde ülkücü gençlerin evlerine yapılan baskınlarda suç aleti olarak Kuran,
tespih, seccade bulanlar dini siyasete alet etmemiştir!
28
Şubat döneminde “dehşetluu” gazeteci Uğur Dündar namaz kılan öğrencileri suçlu gösteren
haberler yaptığında bu da dini siyasete alet etmek değildi!
Milli
görüş fikrinin doğmasına ve sonrasında bu günlere gelinmesinde en büyük katkıyı
vatandaşın dinine ipotek koyan, benim istediğim şekilde Müslüman olacaksın
diyen CHP zihniyetidir. Şimdi de kalkmış başörtüsü simgedir esas olan
zihniyettir diyen de kendileridir.
Yasaklayanın
kararları dini siyasete alet etmek olmuyor da, ben bu yasağı kaldıracağım
diyenin kararı dini siyasete alet etmek oluyor.
Şimdi
de utanmadan çıkıp “TBMM nin geleneklerine ve duruşuna sahip çıkacağız”
diyorlar. İlk meclis açılırken Kuran okunarak açılmıştı. Madem geleneğe sahip
çıkacaksınız hodri meydan. Eğer samimi iseniz her yıl meclisi Kuran okuyarak
açın. İşte size gelenek.
28.10.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder