Devletler canlı organizmalar gibidir. Davranışları şartlara göre
değişir. Stabil bir devlet politikası yoktur. Bazı akıl sahiplerinin söylediği
gibi “atam olsaydı şöyle yapardı” tarzı politikalar akılla bağdaşmaz. Özellikle
bizim bölgemiz gibi coğrafyada değişken olmak zorundadır.
Ülkemiz insanının problemi okumadan, incelemeden, Politik olarak
benimsediğimiz grubun söylemlerini sorgusuz sualsiz almaktır. Işid’in
devletimiz tarafından desteklendiği görüşünün savunulması buna en güzel
örnektir.
Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı 13,3
milyar dolarlık ihracat ve 24,1 milyar dolar ithalat hacmiyle Almanya’dır. 2003
yılında ABD nin Irak’ı işgali dolayısıyla aslında en büyük kazanç sağlayan ülke
Türkiye’dir. Çünkü Irak, Almanya’dan sonra ikinci ticaret ortağımız konumuna
gelmiştir.
2013 yılında Irak ile ticaret hacmimiz
11,9 milyar dolara ulaşmış, 2014 yılının ilk beş ayında 5,4 milyar doları
bulmuştur. Almanya ile olan ticaretin aksine Irak’tan ithalatımız 200 milyon
dolar ile ülkemiz lehinedir. 1500 den fazla Türk firması Irak’ta faaliyet
göstermektedir.
Maliki başkanlığındaki merkezi
hükümetin kötü yönetimi ve bölgedeki kargaşadan en az etkilenen bölge, bir
zamanlar karşı olduğumuz Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) tarafından
yönetilen kuzey Irak’tır. Bir zamanlar adından hiç söz bile edemediğimiz
Ankara-Erbil arasında akla gelmeyen ilişkiler gelişmiştir. Irak ile
ticaretimizin %75 ini oluşturmaktadır.
IKBY nin bölgesindeki petrol gelirleri
konusunda Bağdat ile ihtilafa düşmesi haliyle Türkiye-Bağdat ilişkilerinde de
anlaşmazlık yaratmıştır. Ankara-Bağdat-Erbil hattındaki sorunlar Işid’e hareket
alanı sağlamış, onu kullanan devletlere uygulama sahası açmıştır.
Temmuz 2014 tarihinde Türk
İhracatçılar Meclisi (TİM) Irak’ın, İngiltere gerisine düşerek, Türkiye'nin
üçüncü büyük ticaret ortaklığına gerilediğini bildirmiştir. Irak ile
ticaretimiz % 21 azalmıştır. Bunun sebebi askeri doktrinlerle asla izahı mümkün
olmayan Işid’in Kuzey Irak’ta ilerleyişidir. Işid güneye açılan koridorları
kapatmış, Türk kamyonlarının geçişine mani olmuştur.
Işid’in Bağdat ve Basra’ya açılan ana
yolları kontrol altına alması ile Irak merkezine ve güneyine yapılan ihracat,
yolların güvensizliği nedeniyle etkilenmiştir. Musul üzerinden körfez ülkelerine
yapılan ticarette işletmeler büyük kayba uğramıştır.
Suriye’deki güzergâhların da
kullanılır olmaktan çıkması ile alternatif güzergâhlar gündeme gelmiştir. İran
ve Süveyş Kanalı üzerinden yapılacak bir nakliye hem nakliye süresinin uzaması
hem de maliyetin artması nedeniyle pratik görünmemektedir.
Başka bir güzergâh İran üzerinden
Bağdat ve güney Irak’a ulaşmak. Bu güzergâh seyahat süresini 1000 km uzatmakta
yine maliyeti arttırmaktadır. Mısır üzerinden Dubai’ye deniz yoluyla ulaşmak
ise, maliyeti eski Irak güzergâhına göre üç kat arttırmaktadır.
Alternatif olarak düşünülen diğer
bütün güzergâhlar maliyeti arttırmakta, ticareti imkânsız hale getirmektedir.
Işid’in bu ilerlemesinde en büyük kaybı Türkiye ekonomisi yaşamaktadır.
Türkiye-Bağdat-Erbil hattı bu ilerlemeye ya dur diyecektir, ya da kamyonet
üzerinde ilerleyen Amerikan kovboylarına daha rahat hareket sahası
sağlayacaktır.
Hiç aklı olmayanlar bile Işid’in
islamla ilgisi olmadığını, maksadın bölgede mezhep çatışması yaratarak
kargaşayı arttırmak olduğunu, ekonomimize büyük zararlar verdiğini görmektedir.
“Suriye ve Irak’ın iç işlerine neden karışıyoruz” diyenlere, aslında bunun
bizim iç meselemiz olduğunu nedense anlatamıyoruz.
Bölgede ABD nin izni ve bilgisi
olmadan kuş bile uçamayacağını bilmeyenler,
kamyonet üzerinde 8-10 bin adamın İslam devleti kuracağına, bazı
akılsızlar da Türkiye’nin Işid’e destek verdiğine inanmaya devam
etsinler. Ülkeyi idare edenlerin
ekonomimize bu denli zarar veren bir örgüte yardım edecek kadar ahmak olduklarına
inanmak bile, ahmak olmanın ötesinde bir tasnifi gerektirir.
Şimdi Işid’e yardım ettiğimizi
söyleyenler parmak kaldırsın.
31.8.2014