22 Ağustos 2015 Cumartesi

ANAYASA VE SEÇİM HÜKÜMETİ

Seçime kadar bir seçim hükümeti kurulacakmış. 26 bakandan oluşan kabine için 11 Ak parti, 6 CHP, 3 MHP, 3 HDP, 3 bakan da bağımsız olacakmış. Kim diyor bunu? Anayasa diyor, 104 ve 116 ncı maddelere göre seçime gidildiği için böyleymiş.

CHP ve MHP biz bu kabineye bakan vermeyeceğiz dedi. Kaldı HDP. Eğer bunlara da bakanlık vermezsek anayasayı çiğnemiş olacağız. HDP hemen haykırmaya başlayacak.

Ülkede anayasaya en çok uyan parti HDP elbette. Hatta ülke olarak her şeyimiz anayasaya çok uygun gidiyor. Eskilere, 367 kararlarına gitmeye gerek yok.

1.Mensubu olduğu devletin parlamentosunda vekil olup sırtını PYD, YPG, YPJ ye dayamak.

2.Halkı, silahlanıp sokağa çağırmak.

3.Terör örgütünün liderleri ile her hafta dağda poz vermek.

4.Terör örgütünün emri ile hareket etmek.

5. Bir ütğm. e senin devletin böyle istiyor demek.

6. Mensubu olduğu devletin polisine tokat atmak.

7.Öldürülen teröriste övgü yağdırmak.

8. “PKK öyle güçlü ki istese sizi tükürükle boğar” demek.

9. Yüzü maskeli, eli Molotof bombalı teröristlerle beraber eylem yapmak.

10. “Kendinizi alıştırın, daha apo’nun heykelini dikeceğiz demek.

Fazla uzatmaya gerek yok. Domuzların yaptıkları hepinizce malum. Bunların hangisi anayasaya uygun?

Partiler demokrasi içinde sorunların halli için vardır. CHP ve MHP madem sorunların çözümüne katkı sağlamıyor atalım kenarda dursunlar.

Cumhurbaşkanı istediği gibi bir kabine oluştursun meclis başkanı ile beraber. Eğer HDP anayasaya uymadınız derse “ böyle saça böyle tarak” deyip dikkate bile almayın.

Hele Demirtaş’ın bugünkü “ pekeke ” kayıtsız şartsız, ama’sız silah bırakmalı lafını hiç ciddiye almayın. Tıpkı çözüm sürecinde olduğu gibi zaman kazanmak, toparlanmak istiyorlar.

Geçen yazımda belirttiğim gibi ilk geceki operasyonda ağır zayiat verdi terör örgütü. Sonraki operasyonlarda da etkili olundu ama artık tedbirliler. Yoksa bizi tükürükle boğan adama ne oldu da barış demeye başladı?

İki ay önce çözüm bitmiştir diyen itler şimdi barış diyor. Bunlarla barış konuşan veya konuşacak olan hiçbir hükümet bizden oy alamaz. Sözünde durmayan bu alçak sözde politikacı, terör örgütü sözcüleri ile barış konuşanın ağzına bu millet kürekle vurur bilesiniz.

Paralelde yanıldık, çözümde yanıldık daha birçok şeyde yanıldık. Devlet yanılmaz. Şehir eşkıyalarına da gereken ders verilmeli. Anladıkları dilden. Bizim paramızla alınan hiçbir devlet malının yakılmasının, tahrip edilmesinin kabulü mümkün değildir.

Başlangıçta göle maya çalınması gibi belki tutar diye millet destek verdi çözüm denen garabete. Artık kahpe örgütü tanıdı ve her gün şehitler gelmesi asla kabul edilemez.

Devlet artık devlet gibi olmalı. Millet, polisini ve askerini terör örgütüne karşı korumak için hareket etmeden, polisini ve askerini şehit olmaktan kurtaracak tedbirleri almalı. Bunun yolu son terörist gömülene kadar vurmaktır.

Hiçbir ülkenin polisi Molotof bombası atan, elinde silahla polise karşı duran teröriste su sıkmaz.

Eğer seçim hükümetinde bir tane HDP li terörist olursa bilin ki bu millet size hakkını helal etmez. Hele oy hiç vermez. Dost acı söyler.


22.8.2015

7 Ağustos 2015 Cuma

YENİ ÇÖZÜM AK PARTİYİ BİTİRİR

Geçmiş tecrübelerimize ve yetişmediğimiz zamanları okuduğumuza göre, birkaç seçim üst üste alan bir parti, eğer darbe olmamışsa neden seçim kaybeder?

Millet iyi işler yapan, ülkeye dikey çıkış yaptıran partileri ve hizmet edenleri çok iyi bilir. Vefalıdır, yapılan hizmetlerin karşılığını mutlaka verir.

Hal böyle olunca üst üste kazanan ve takdir toplayan partiyi aşağıya çeken ne olabilir öyleyse? Muhalefet mi? Eğer muhalefet başarılı olsa hizmet mükemmelse bile birinci seçimden sonra ikinciyi kazandırmaz.

Bizdeki muhalefetin kapasitesi belli. Onun için Ak parti 13 yıldır iktidar. Öyleyse bu iktidarı muhalefet deviremeyecek. Seçmen şunu dedi, seçmen bunu dedi palavralarına inanmayın. 7 Haziran seçimlerinde seçmen yine aynı şeyi dedi. Hdp’nin barajı aşması ile hesaplar tutmadı sadece.

Hdp’nin barajı aşmasının sebebi de İngiliz entrikasıydı. Bahçeli tespiti yaptı. Şerefsizlerin oyunu ile baraj geçildi. Bu durumda Ak parti eski ihtişamında devam mı edecek?

Muhalefetin olmadığı bir yerde iktidar partisini devirecek güç, yine iktidarın kendisidir. Bir Özal örneği önümüzde duruyor.

İktidarı orada tutan, milletin yapısına ters düşen, her iktidarı kontrol eden yabancı kaynaklı ideolojilerdi. Millet bunu Hilal-Haç mücadelesi olarak algıladı. Algı doğruydu.

Milletin hassas olduğu diğer konu 35 yıldır uğraştığımız terör konusu. Ülkemize saldıran bir dış güç yok. Savaşta değiliz ama milletin çocukları şehit olmaya devam ediyor. Emperyalist devletler şuraya buraya saldırmasa kaç ABD askeri kaç İngiliz askeri ölürdü?

Çözüm denildi, farklı düşünmemize rağmen destekledik. Karşı çıkanlara Yunan’la savaştık, İngiliz’le savaştık şimdi dost değil miyiz dedik. Ülkeye huzur gelsin, batılıların Ortadoğu oyunu bozulsun diye terör örgütü ile dahi görüşmeye razı olduk.

Devlet sözünde durdu. Ancak çözüm süreci başından 24 Temmuza kadar yani teröristlerin bombalandığı tarihe kadar 1300 den fazla saldırı olmuş. Devlet bunların hiç birine cevap vermedi.

7 Haziran seçiminden sonra “çözüm bitmiştir” açıklamasını yapan yine terör örgütünün kendisi oldu. Barajı aşınca arkalarında büyük halk kitlesi var sandılar. Aslında yoktu, kendilerine oy verecek %6 veya %7 bir kitle vardı. Aradaki fark Bahçeli’nin sözünü ettiği şerefsizlerdi.

Örgüt bütün Kürtler beni destekliyor, iki yıldan fazla öldürdüm, yakıp-yıktım devlet ses çıkarmıyor. Öyleyse devlet benden korkuyor, ben çok güçlüyüm diye düşündü. Çözümü onun için bitirdi.

Bunu örgüte batılılar böyle empoze etti. Asıl sebep bölgedeki dengeleri ayarlayan batılıların kendi hedeflerine yürümesi idi.

Seçim bile güvenle yapılamamış, pkk’yı desteklemeyen halk örgütün insafına bırakılmış, bölgede devlet otoritesi diye bir şey kalmamıştı. Bir de bizi tükürükle boğmaya kalkınca devlet uyandı. Belki de vatandaşın isyanına kulak verdi. Çünkü insanların sabrı taşmıştı artık.

Başbakanın “ vatandaş devlet nerede dedi, biz de burada dedik” ifadesi ile örgüt bombalandı. Biz de devlet bunlarla yol yürünmeyeceğini anladı dedik. Lakin görüyoruz ki devlet aslında hiç bir şey anlamamış.

Dün “oğlum şehit oldu vatan sağ olsun” diyen insanlar, bundan böyle “terörist vuruyor devlet seyrediyor, ben oğlumu bilerek neden ölüme göndereyim” demeye başlayacak.

Hdp aracılığı ile Kandil’e mesaj göndermeyi, ülkeyi savaş alanına çeviren insanlarla tekrar görüşmeyi bu millet kabul etmez. Çünkü sözünde durmayan örgütle tekrar görüşmenin anlamı olmadığını biliyor. Yani devletin bilmediğini biliyor.

Anadolu’da “ eşek çamura bir defa düşer” derler. Devletim çamura düştüğünün farkında dahi değil.

Gerek şahsen görüştüğüm, gerek sosyal medyada insanlar açıkça haykırıyor. Gelecek seçimde oy verme konusunda tereddütlerim var diye. Böyle muhalefetin olduğu yerde iktidar kendi kendisini bitirecek gibi görünüyor.

Aslında çok önceden Irak veya Suriye gibi olmamız gerekiyordu. Ancak milletimizin feraseti bunu önledi. Yoksa iç savaşla boğuşuyorduk şimdi. Devlet halkını koruyamaz, teröriste hak ettiği cevap verilemezse halk kendisini korumaya başlar.

7.8.2015

2 Ağustos 2015 Pazar

HERKES İŞİNE BAKTI MI?

“Asker vesayeti var “ denilen zamanda ne demiştik? Herkes kendi işine baksın. Asker siyasete müdahale etmekten vazgeçti. Kendi işine baktı. Siyasete de karışmıyorum, siyasi irade emir vermedikçe operasyona da karışmıyorum dedi bir anlamda.

Siyasi iradenin çözüm dediği zamanda evet asker kendi işine baktı. Olması gereken devlet tedbiri elden bırakmaz düsturu ile hareket etmek değil miydi? Asker bunu yaptı. Çözüm var ama devletin tek planı olmazdı. Bunun B planı, C planı da olması lazımdı.

Öyle yaptı. Sizin çözüm dediğiniz zamanda izlemeye devam etti. Terör örgütü ne yapıyor, hangi faaliyette bulunuyor, nereye yığınak yapıyor. Hepsi güncel şekilde takip edildi. Operasyon emri geldiğinde bunu hepimiz gördük. Teröristler o anda nerede, mühimmat depoları nerede, personel nerede konuşlanmışsa o bölgeler etkili şekilde vuruldu.

Sanmayın Demirtaş “ konuşarak çözemeyeceğimiz sorun yok” derken, Abdullah Zeydan denen PKK artığı “ PKK öyle güçlü ki istese sizi tükürükle boğar ” derken ardından özür diler hale gelmesi keyiflerinden oldu. Yedikleri darbenin sersemliğini hala atmadılar. Çünkü TSK görevini hakkıyla yapmıştı.

Daha dün “herkes silahlansın” diyen Demirtaş bugün “silahlar sussun, devlet silah bırakmaz ama parmağını tetikten çeksin, bunu “ pekeke” ye de söylüyorum” diyor. Tabi çeksin de, bu defa karakola 2 tonluk değil, 4 tonluk bomba ile saldırın öyle mi?

Bütün siyasiler Demirtaş’tan silah bırak diye çağrı yapmasını bekledi. Hangi sıfatla yapacak bu çağrıyı. Kim kimin emrinde? Demirtaş’ın örgüt üzerinde etkili oluğunu sanıyorlar. Hâlbuki Demirtaş örgütün emrinde.

Diğer görevini yapması gereken hükümet ve iç güvenlikten sorumlu olanlardı. Hükümet belki görevimi yaptım, çözüm konusunda B planını uygulayıp kampların vurulma emrini verdim diyebilir.

Bu sabah Mahir Ünal “bazıları ülkeyi 90’lara döndürmek istiyor, bu defa derin yapı yerine pkk aynı baskıyı kurmak istiyor” diyor. Aslında istemiyorlar kurdular. İşte asıl anlatmak istediğimiz bu.

1.PKK Doğu ve Güneydoğu’da kendi mahkemelerini kurdu açıkça yargılama yapıyor.
2.Vergi adı altında haraç topluyor.
3.Seçimde halkın güvenli oy kullanmasını engelledi.
4.Çözüm süreci boyunca yurt içinde silah ve mühimmat yığınağı yaptı. Eşkıyayı şehre yerleştirdi.
5.Bölgedeki bütün yatırımlara sabotajlarla engel oldu.
6.İş makinalarını yaktı, adam kaçırdı, ara ara askere saldırdı şehitlerimiz oldu.
7.Kendilerinden olmayan Kürtlerin başlarını taşla ezdi.
8.Çok sayıda büyük eyleme imza attı.

Resmi açıklamaya göre çözüm süreci boyunca tam 1083 eylem yapmışlar. Şimdi siz de görevinizi yaptınız mı, çözüm var ama eğer yürümezse istihbarat faaliyeti yaptınız mı diye sorsak ne cevap alırız?

Çözüm süreci Aralık 2013 de başlamış. Aradan geçen bu sürede örgütün saydığım faaliyetlerini tespit ettiniz mi? Nerede konuşlandılar, nerede yığınak yaptılar, hangi adreslerde teröristler kalıyor bilen var mı? Bilen olsa bölgede bu denli büyük eylem yapamazlardı.

Demek ki TSK işine bakmış ama diğer ilgililer işine bakmamış. İki ton ve daha kaç iki ton bombanın yerini bilmiyorsan hangi işine bakmaktan söz ediyoruz?

Ülkemizin sıkıntısı milli bir medyamızın olmayışı. 90’lar da olduğu gibi bir medya ile bu hükümet bir yıl bile dayanamazdı. Kendi medyasını oluşturması gerekliydi elbet. Bu medya biraz milli olabilse, her yapılanın doğru olmadığını ikaz edebilseydi belki bugün bu yerde değildik.

Gözü kapalı “çok yaşa padişahım” tarzında alkış tutmak yerine, ülkenin selameti için yanlışlar da dile getirilseydi bu kadar hata olmayacaktı belki.

Nasrettin Hoca’nın göle maya çalması gibi belki tutar diye biz de çözümü destekledik. Ancak hataları da söyledik. Bizim felsefemiz güçlü bir devlet, refah içinde bir halk görmek idi.

Muhafazakâr medya ile aynı şeyi söyleyebilirsiniz. Ancak siz içten söylersiniz, onlar görev olarak söylerler. Devlet, millet menfaatine bir fikir söylemek isteyin asla sizi dinlemezler. Onlar, para yoksa eğer yaralı parmağa bile işemezler. Çünkü milli değiller. Her gün ağzınız açık dinlediğiniz çok sayıda yazar tarafından,  bunları söylediğiniz için sosyal medya engellenirsiniz.

Ülkede iki paralel devlet oluştu. Biri, malum bildiğiniz Fetullahçı terör örgütü. Mücadele sürüyor ama birkaç günde çözülecek bir sorun değil. İkincisi Doğu ve Güneydoğu’da PKK tarafından kurulan paralel devlet. İkisinin de kökü kazınmadan bu ülkede huzur olmaz.

Artık edebi laflarla “ lojistik depoları, silah ve mühimmat yığınakları, toplanma bölgeleri vuruldu” gibi sözleri bırakıp, açıkça “evet pkk’yı her yönüyle vuruyoruz ve vurmaya devam edeceğiz deme vakti gelmiştir. Asıl çözüm budur.

Örgütlerin iç yüzü görülmeden, gerçek maksatları anlaşılmadan bu sorun çözülmez. İki paralel yapıdan biri dindar görünüp kâfirce vatan hainliği yapıyor, diğeri çözümün mimarı olan Cumhurbaşkanı’na adice saldırıyor.

Erdoğan olmazsa kimle çözüm yapılacak diye düşünmüyorlar. Demek ki maksat çözüm değil. O zaman anladıkları dilden çözmek gerek.


2.8.2015