9 Ağustos 2014 Cumartesi

CHP VE SİVİL İTAATSİZLİK



Aslında demokratik kurallar içinde yapılacak değişim ve gelişmeler partilerin bir araya gelerek fikirlerini birleştirmesi ile yapılır. Hani adına konsensüs diyorlar ya. Bizim ülkede CHP ile bunu yapmak asla mümkün değildir.

Tek parti döneminden gelen alışkanlıkları dolayısıyla bizim dediğimiz olacak, bizim dediğimiz doğrudur inatlarını yenemedikleri için, kendilerine uzatılan her eli geri çevirirler. Masaya oturduklarında da, oturur gibi yaparlar, kavga yapacak bir konu bulur ve masayı terk ederler.

Ülkede sivil itaatsizlik başlatırız diye de tehdit ederler. Ederler ama sivil itaatsizlik ne demektir bilmezler. Hangi ortamlarda sivil itaatsizlik yapılır bilmediklerinden, sarfettikleri (söyledikleri demiyorum) sözün ne manaya geldiğini bilmezler. Sonra da ülkeyi yönetmeye aday olduklarını söylerler. Aday değillerdir aslında. Adaymış gibi yaparlar. Lübnan, Tunus, Yemen, Mısır’da yaşananları bize adapte ederler kendilerince.

Öncelikle sivil itaatsizlik olması için, baskılı bir rejim olması gerekir. Mısır’daki gibi. Seçim öncesi etkili olacak muhalifler hep tutuklanıp, cezaevlerine konulması gerekir. Siz oy vermediğiniz halde, büyük bir çoğunlukla baskıcı sistemin yine iktidar olması gerekir. Gelirin nerdeyse tamamının iktidarın etrafında oluşan halka tarafından kullanılması gerekir. Halkın yüzde elliye yakınının yoksulluk sınırında olması gerekir. Yemen’de olduğu gibi. Yemen’de yoksul sayısı yüzde kırk beş.

Halkın yüzde doksanının oy vermediği iktidara, yine halkın yüzde doksanı sokaklarda eylemlerle gitsin diyorsa, bu sivil itaatsizliktir. Yani bu haklı bir istektir. Yani bu halkın bu zulme son verin artık demesidir. Tunus devlet başkanı kaç ton altınla kaçtı ülkeden hatırlayalım. Halk böyle bir iktidara git diyor.

Bizim ana muhalefet partimizin anlayamadığı şu; Bizim durumumuz hiçbir yönü ile Arap ülkeleri ile benzeşmemektedir. CHP nin temsilcisi eğer halkı bir sivil itaatsizliğe davet edecekse, kendi taraftarlarını sokağa dökebilir elbette. Hani şu cumhuriyet mitinglerinde olduğu gibi. Ama unutmasınlar ki, Mısır’daki gibi halkın yüzde doksanının oy vermediği fakat yüzde doksan oyla iktidar olan bir parti yok Türkiye’de. İktidar partisine de oy verenler kendi iktidarlarını korumak için ayaklanırsa, iç savaş çıkar. CHP li Sayın İsa Gök halkı böyle bir felakete davet ettiğinin farkında mı bilmiyorum.

Sırf AK parti iktidardan gitsin diye ülkeyi böyle bir felakete sürüklemek ancak bir CHP li aklı olabilir. Aslında şu anda değişim geçiren Arap ülkelerinin, Türk insanının baskıcı darbe rejimlerine ve tek parti zihniyetine karşı verdiği mücadeleden esinlendiğinin farkına bile varamayacaktır CHP liler.
Müslümanlar hep devletlerine saygılı oldular. Bu saygı, şimdiye kadar sistemi elinde tutan derin güçlerin değiştirmeye çalıştığı inançlarından gelmektedir. Ancak bunu kendi menfaatlerine kullanmaya çalışan kesimler, şimdilerde bir uyuşukluk oluşturmak için değişik çabalar içine girmişlerdir. Evet, Müslüman Allah’ın koyduğu kurallar içinde ülke menfaatine ters düşen davranışlar içine girmezler. Çünkü inancımız bunu gerektirir.

Bu günlerde” bazı Müslümanların” bir aba, bir asa sen git köşende otur, bir şeye karışma, her gün kafana balyoz yesen bile sen iyilik yap gibi mantıksız bir felsefe içindedir. İçinde olmak önemli değil, yaymaya çalışıyorlar. Efendim” bir Hintli boğulmakta olan bir akrebi kurtarmak için elini suya daldırırmış.Akrep Hintliyi her defasında sokarmış.Yanındaki sormuş,her defasında seni sokuyor akrep,sen hala elini suya daldırıyorsun.Hintli demiş ki,onun doğasında sokmak var,benim doğamda da iyilik yapmak var.”
Bu felsefe Müslümanları uyuşturmak için uydurulmuş bir felsefedir.

Benim felsefem de yüce kitabımızdaki bir ayettir.”Asla zulmetme, zulmede boyun eğme.”Vaziyet odur ki; Tunus, Yemen, Mısır halkı Hint felsefesinin zulme boyun eğmek olduğunu anlamış görünüyor.

29.01.2011





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder