Aslında
demokratik kurallar içinde yapılacak değişim ve gelişmeler partilerin bir araya
gelerek fikirlerini birleştirmesi ile yapılır. Hani adına konsensüs diyorlar ya.
Bizim ülkede CHP ile bunu yapmak asla mümkün değildir.
Tek parti
döneminden gelen alışkanlıkları dolayısıyla bizim dediğimiz olacak, bizim
dediğimiz doğrudur inatlarını yenemedikleri için, kendilerine uzatılan her eli
geri çevirirler. Masaya oturduklarında da, oturur gibi yaparlar, kavga yapacak
bir konu bulur ve masayı terk ederler.
Ülkede sivil
itaatsizlik başlatırız diye de tehdit ederler. Ederler ama sivil itaatsizlik ne
demektir bilmezler. Hangi ortamlarda sivil itaatsizlik yapılır bilmediklerinden,
sarfettikleri (söyledikleri demiyorum) sözün ne manaya geldiğini bilmezler.
Sonra da ülkeyi yönetmeye aday olduklarını söylerler. Aday değillerdir aslında.
Adaymış gibi yaparlar. Lübnan, Tunus, Yemen, Mısır’da yaşananları bize adapte
ederler kendilerince.
Öncelikle sivil
itaatsizlik olması için, baskılı bir rejim olması gerekir. Mısır’daki gibi.
Seçim öncesi etkili olacak muhalifler hep tutuklanıp, cezaevlerine konulması gerekir.
Siz oy vermediğiniz halde, büyük bir çoğunlukla baskıcı sistemin yine iktidar
olması gerekir. Gelirin nerdeyse tamamının iktidarın etrafında oluşan halka
tarafından kullanılması gerekir. Halkın yüzde elliye yakınının yoksulluk
sınırında olması gerekir. Yemen’de olduğu gibi. Yemen’de yoksul sayısı yüzde
kırk beş.
Halkın yüzde
doksanının oy vermediği iktidara, yine halkın yüzde doksanı sokaklarda eylemlerle
gitsin diyorsa, bu sivil itaatsizliktir. Yani bu haklı bir istektir. Yani bu
halkın bu zulme son verin artık demesidir. Tunus devlet başkanı kaç ton altınla
kaçtı ülkeden hatırlayalım. Halk böyle bir iktidara git diyor.
Bizim ana muhalefet
partimizin anlayamadığı şu; Bizim durumumuz hiçbir yönü ile Arap ülkeleri ile benzeşmemektedir.
CHP nin temsilcisi eğer halkı bir sivil itaatsizliğe davet edecekse, kendi
taraftarlarını sokağa dökebilir elbette. Hani şu cumhuriyet mitinglerinde
olduğu gibi. Ama unutmasınlar ki, Mısır’daki gibi halkın yüzde doksanının oy vermediği
fakat yüzde doksan oyla iktidar olan bir parti yok Türkiye’de. İktidar
partisine de oy verenler kendi iktidarlarını korumak için ayaklanırsa, iç savaş
çıkar. CHP li Sayın İsa Gök halkı böyle bir felakete davet ettiğinin farkında
mı bilmiyorum.
Sırf AK parti
iktidardan gitsin diye ülkeyi böyle bir felakete sürüklemek ancak bir CHP li
aklı olabilir. Aslında şu anda değişim geçiren Arap ülkelerinin, Türk insanının
baskıcı darbe rejimlerine ve tek parti zihniyetine karşı verdiği mücadeleden
esinlendiğinin farkına bile varamayacaktır CHP liler.
Müslümanlar hep
devletlerine saygılı oldular. Bu saygı, şimdiye kadar sistemi elinde tutan
derin güçlerin değiştirmeye çalıştığı inançlarından gelmektedir. Ancak bunu
kendi menfaatlerine kullanmaya çalışan kesimler, şimdilerde bir uyuşukluk
oluşturmak için değişik çabalar içine girmişlerdir. Evet, Müslüman Allah’ın
koyduğu kurallar içinde ülke menfaatine ters düşen davranışlar içine girmezler.
Çünkü inancımız bunu gerektirir.
Bu günlerde”
bazı Müslümanların” bir aba, bir asa sen git köşende otur, bir şeye karışma,
her gün kafana balyoz yesen bile sen iyilik yap gibi mantıksız bir felsefe içindedir.
İçinde olmak önemli değil, yaymaya çalışıyorlar. Efendim” bir Hintli boğulmakta
olan bir akrebi kurtarmak için elini suya daldırırmış.Akrep Hintliyi her
defasında sokarmış.Yanındaki sormuş,her defasında seni sokuyor akrep,sen hala
elini suya daldırıyorsun.Hintli demiş ki,onun doğasında sokmak var,benim
doğamda da iyilik yapmak var.”
Bu felsefe
Müslümanları uyuşturmak için uydurulmuş bir felsefedir.
Benim felsefem
de yüce kitabımızdaki bir ayettir.”Asla zulmetme, zulmede boyun eğme.”Vaziyet
odur ki; Tunus, Yemen, Mısır halkı Hint felsefesinin zulme boyun eğmek olduğunu
anlamış görünüyor.
29.01.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder