Evet,
endişeye mehal bırakmayacak şekilde safımız nettir ve duruşumuz bellidir.Ancak
bu net duruşumuz bazılarının kafasını karıştırmış olacak ki, duruşumuzdaki
derinlik anlaşılmamış.
Hayvana
bile hayat hakkı tanıyan İslam çerçevesinde hiçbir topluluk, hiçbir inanış,
hiçbir etnik grubun yok sayılmasını kabul etmemek şiarımızdır. Bu yüzden
cumhuriyet dönemindeki yok sayma, değiştirip dönüştürme maksatlı her türlü
vesayeti reddediyoruz.
Her
tülü inanç sahibinin inancını yaşaması, her türlü etnik grubun öz benliğini
kaybetmeden hayatiyetini sürdürmesi konusunda demokratik olarak verdiğimiz
destek beşeri korku kaynaklı değildir. Evet, korkuyoruz ama bu korku Rabbimize
karşı zulme boyun eğmekten dolayı hesap verirken doğacak bir korkudur.
Evet,
korkuyoruz ama bu korku “ Rabbiniz birdir. Babanız da
birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır. Arabın Arap
olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı
tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur.
Üstünlük ancak takvada, Allah'tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli
olanınız O'ndan en çok korkanınızdır. Azası kesik siyahî bir köle başınıza amir
olarak tayin edilse, sizi Allah'ın kitabi ile idare ederse, onu dinleyiniz ve
itaat ediniz. Kimse kendi suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba, oğlunun
suçu üzerine, oğlu da babasının suçu üzerine suçlanamaz ” diyen nebinin yolunda olamama korkusudur.
Veyl
o insanlara ki bize bunun dışında bir korkuyu yakıştırdıkları için. Veyl o
insanlara ki kendileri bu prensiplerle hareket etmeyip öldürmeyi seçtikleri ve
öldürenleri destekledikleri için. Veyl o insanlara ki hayali senaryolarla
insanları korkutmaya çalıştıkları için.
Rabbimiz
bu toprakları yaratmış ve üzerine farklı kimlikleri koymuşsa biz O’nun emirleri
doğrultusunda kardeşçe yaşamayı O’nun emri sayarız. “Eğer barış olmazsa
başınıza bunlar gelir” gibi hayali senaryolarla sakın kimse bizi korkutmaya
kalkmasın. Tarihin hiçbir döneminde korkak olmadık, sinmedik, silinmedik.16
devlet kurmayı bildik 17 nci yi de kurmayı biliriz. Gerisini, bizim dostluk ve
kardeşliğimizi kaybedenler düşünsün.
30yıldır
bu topraklar çok şehit gördü. Bunların hepsi bir etnik gruba mensup değildi.
Bir karakolda şehit düşen evlatlarımızın bir kısmı Türktü bir kısmı kürt. Biz
bunların ayrımını yapmadık. Hepsi bizim evlatlarımız dedik.
Barışa
meylettiysek batının ürünü olan terör örgütü projesine karşı koymak, bizimle aynı
toprakları paylaşan kardeşlerimizi onun eline bırakmamak içindir. Yoksa öyle
“50 binle gelirim” böğürmelerinden korktuğumuzdan değil.
Çünkü
kalleşlik olur, barış adı altında bu millete sopa göstermeye kalkılırsa,
bilinmelidir ki bu defa değil 50 bin değil, 100 bin bile olsa karşısına
milyonlar dikilecektir. Ve asla bu topraklarda bir daha barıştan kimse söz
edemeyecektir.
Temennimiz
hayali senaryolarla sabrımız ve iyi niyetimizin test edilememesidir. Şehit
verdik, yine veririz, o mertebeye ulaşmak için Allah şahittir ki gözümüzü bile kırpmayız.
Umuyoruz ki bu iyi niyetimiz anlaşılır hiç kimse tehdit içeren davranışlarla ve
medya ürünleri ile karşımıza çıkmaz.
22.4.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder