30 Ağustos 2014 Cumartesi

GÖREV SUÇU MU DEĞİL Mİ?



Suçun niteliğini tartışıyoruz. Saçma tartışmaları ve bu tartışmalara sebep olan kanunları tartışmıyoruz. Kanunlar duruyor yerinde. Anayasa duruyor yerinde. Vermişsiniz hâkimlerin eline saçma sapan, kalu beladan kalma kanunları, ama uygulama diyorsunuz.

Anayasa değişmediği, kanunlar çağa uygun hale getirilmediği takdirde daha çok tartışırız bu saçmalıkları. Dünyanın ekonomisi bozuk, siyasi durumu bozuk, biz çevremize bakamıyoruz bile. Uğraştığımız konulara bakın. Görev suçu mu değil mi? Yargıya müdahale mi değil mi? Vatandaş “silah sigortamızdır” diyor, biz ama Dursun Çiçek’in bu işe dahli var diyoruz. Hani imzalarken kâğıda su dökülmüş ıslanmıştı ya.

Bir devre arkadaşım anlatıyor.”Eğer tayinim çıkmasa idi bende tutuklu olacaktım şimdi. Yerime tayin olan arkadaş tutuklu şu anda. “Kurumların işleyişi hakkında bilgi sahibi olmadan değerlendirme yapılınca ıslak imzada takılırsınız. İmzanın yaşına kurusuna takılacağınıza, bu belgeyi hazırlamak için kim emir verdi diyeceksiniz.

Plan seminerine katılmak suç mu? Eğer böyle bir faaliyet varsa katılmak zorundasınız. Çünkü bunlar harbe hazırlık senaryolarıdır. Buna katılan bir subay, o seminerde komutanlarının darbe ile ilgili konuşacağını nereden bilecek. Bir kurmay albay kendiliğinden böyle bir plan yapamaz. Birileri emir vermiştir. Nitekim uzun süre kimseyi suçlamamak için direndi. Sonunda “emirle hazırladım” dedi. Komutan emir verdiğinde bir albayın hayır, ben bu emri yerine getirmiyorum deme şansı var mı?

Bir erkek çıkıp bu emri ben verdim demediğine göre, araştırıp kimin verdiğini bulmak ta mahkemenin görevi. O zaman Albay Dursun Çiçek neden hala içeride anlamış değilim. Kilit noktalarda, emir verenler tespitle bu işi yürütülebilir. Daha aşağı rütbedeki subaylar emri yerine getirmiştir.

Bunları neden anlatıyorum? İç hizmet kanunu madde 35 orada dururken, suçun nevini tartışmanın anlamı yok. Cumhuriyet dönemi boyunca bir ordu geleneği var ve 35 nci maddenin kendilerine göre bir yorumu var. Cumhuriyeti korumak ve kollamak diyor. Kime ve neye karşı korunacağını tanımlamamışsanız, yorumu beğenmek zorundasınız. Ben bunu tehlike olarak aldım diyor. Var mı tehlikenin tanımı? Üstelik zararlı ve bölücü unsurlarla mücadele için inernet sitesi kurulmasına karar vermişseniz. Yıllardır tehlike görülen irtica, yine tehlike görülmüş ne gariplik var bunda?

Eğer açık ve net olarak yazılmazsa,darbe heveslileri bunu çeşitli şekillerde kullanabilir. Ondan sonra bütün Türkiye görev suçu mu değil mi diye tartışır. Bu madde orada duruyorsa, bırakın suç tanımı tartışmasını, suç bile değildir. Hukukçular kanunları türlü türlü yorumlamıyor mu? Ben de böyle yorumladım diyor. Çıkın işin içinden şimdi.

Bir Genelkurmay başkanı darbe ile suçlanabilir, hükümeti devirmek düşüncesi ile suçlanabilir makamına uygun bir davranıştır. Ama siz çete kurmak, suç örgütü oluşturmak derseniz, bu o makamı aşağılamaktır. Son derece yanlış, son derece talihsiz bir suçlama. Bir Genelkurmay başkanı 5-10 kişiden oluşan çete kurar mı? İlgili maddeye göre görev olarak algılanmıştır, eğer suç diyorsanız görev suçudur. Daha ileri giderek eğer ciddi manada suçlu arıyorsanız, suçlu 35 nci maddedir.

Deniz Baykal günlerce konuştu” ben Ergenekon’un avukatıyım” diye bu yargıya müdahale değil miydi? Yargıya müdahale nasıldır bununda tanımlanması gerekiyor demek ki. K.K. Adil yargılamayı etkileyecek ne yapmış. Ben Ergenekon’un avukatıyım demekten daha mı müdahil olmuş yani?

Evet, darbe suç olmalı, kimse buna tevessül etmemeli. Ama “silah Kürtlerin sigortasıdır” diyen kadın ve taifesi suçlu değilse, hala mecliste ise, Genelkurmay başkanının yargılanmasını da içime sindiremiyorum. Eğer bu bölücüler durdurulmazsa, yargılamak için ülkesi olan bir Genelkurmay başkanı da bulamayacağız.

10.1.2012




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder