Mevcut anayasayı
beğenmeyip değişmesini istemek ayrı bir şey,anayasaya uymamak ayrı bir
şeydir.Beğenmesek bile yürürlükteki anayasaya uymak zorundayız.Aksi halde kaos
doğar.
Hatırlarsanız
Sayın Sami Selçuk bir adli yıl açılışında bu anayasanın değişmesi gerektiğini söylemiş,
birçok yazar da eleştirmişti. Nasıl olur bu anayasayı beğenmezsin diye.
Beğenmemek başka şey, mevcut olana uymamak başka şeydi hâlbuki.
Evet, bu anayasa
öyle maddeler üzerinde değişikliklerle şekle girecek bir anayasa değildir. Yeni
ve demokratik bir anayasa bütün dileğimiz. Ancak elimizde olanda ne yazıyor ise,
ona da uymak gerek. Anayasamız şu anda bir devletin içinde iki ayrı dili öngörmemektedir.
Öyleyse devletin ana dili Türkçedir.
Bunu meclis
kürsüsünde kürtçe konuşarak değişemezsiniz. BDP nin kendi milletvekillerinin tamamının
dahi kürtçe bilmediğini öğrendik maalesef. Buna rağmen kürsüde bir
milletvekilinin kürtçe konuşması ne anlam ifade eder. Kendi milletvekili bile
kendisini anlamıyorken, bizim anlamamız beklenemez herhalde. Öyleyse kürsüde
kürtçe konuşan zat ne yapmak istiyordur?
BDP kesinlikle
bir Türkiye partisi değildir. Etnik ve ayrıştırıcı, bölücü bir partidir.
Öyleyse maksat dil, eğitim, eşit şartlarda vatandaşlık istekleri değildir.
Kendi dillerini konuşmak istediklerini söylerler. STK ları dinledim. Türkçe bilmeyenler,
kamu kurumlarında derdini anlatamıyormuş. Peki, madem Türkçeden başka dil yasaktı,
bu Türkçe bilmeyenler nerede yaşamış şimdiye kadar. Kürtçeden başka dil
bilmediğine göre, dilini konuşmuş ya şimdiye kadar.
Evinizde,
sokakta, kendi aranızda Türkçe konuşun diye kim söylemiş. Söylemişse eğer,
Türkçe öğrenmeden nerede yaşamış bu Türkçe bilmeyenler?
İster adına
sivil başkaldırı desinler, ister başka yolları zorlasınlar, anayasa resmi dil
Türkçe demektedir. Bu ülke vatandaşı olan her fert buna uymak zorundadır. Öyle
kürsüde efelenme ile olmaz.
Gizli gündemleri
var diyerek niyet okumayı uygun bulmadım hiçbir zaman. Çünkü olmayan niyetleri
insanlar bu defa gizli gündem var diyerek kara propaganda yapabiliyor. BDP nin
gizli gündemi demiyorum ben, aşikâr gündemi ayrılıkçılıktır, bölücülüktür,
özerkliktir, bir adım ötesi bağımsızlık isteğidir. İki halkı meclis
kürsüsündeki tavırları ile düşman etmekten özellikle kaçınmaları gerekir.
Güdümlü füze gibi bir hedefe kilitlendikleri için, akıl tutulmasına uğramış ve
bu hassas dengeyi unutmuş görünüyorlar.
Not: Benzin
fiyatlarının 4TL yi geçmesi ile psikolojik sınır aşılmış olduğundan pahalı
oluşu gündeme geldi. Bir kaç gün önce 3.90 TL iken pahalı değil miydi? Pahalı
oluşun sebebi rafineri çıkışı ve pompa karları gösterilerek sorumluluktan
sıyrılamaz hükümet. Enerji bakanı görüşmeler sonunda 4 kuruş indirimi büyük bir
indirim gibi sunuyor.4 TL nin 2.45 TL sinin vergi olduğunu bilmiyor mu sayın bakan.
Tüketiciye gelinceye kadar, geldiği her adımda, eğer fahiş kar varsa indirim istenebilir.
Ancak benzini pahalı yapan vergidir. Vergilerin mutlaka makul bir seviyeye
çekilmesi, gerekmektedir. Makul seviye kişiye göre değişir denirse eğer, ben
söyleyeyim vatandaş olarak. Bir litre benzinde 50 kuruşun üzerindeki vergi asla
makul değildir. Sayın başbakanımızın kendi makulünü, bizim makule yaklaştırması
gerekir.
17.12.2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder