9 Ağustos 2014 Cumartesi

BİR ÜLKE İKİ DİL



Mevcut anayasayı beğenmeyip değişmesini istemek ayrı bir şey,anayasaya uymamak ayrı bir şeydir.Beğenmesek bile yürürlükteki anayasaya uymak zorundayız.Aksi halde kaos doğar.

Hatırlarsanız Sayın Sami Selçuk bir adli yıl açılışında bu anayasanın değişmesi gerektiğini söylemiş, birçok yazar da eleştirmişti. Nasıl olur bu anayasayı beğenmezsin diye. Beğenmemek başka şey, mevcut olana uymamak başka şeydi hâlbuki.

Evet, bu anayasa öyle maddeler üzerinde değişikliklerle şekle girecek bir anayasa değildir. Yeni ve demokratik bir anayasa bütün dileğimiz. Ancak elimizde olanda ne yazıyor ise, ona da uymak gerek. Anayasamız şu anda bir devletin içinde iki ayrı dili öngörmemektedir. Öyleyse devletin ana dili Türkçedir.

Bunu meclis kürsüsünde kürtçe konuşarak değişemezsiniz. BDP nin kendi milletvekillerinin tamamının dahi kürtçe bilmediğini öğrendik maalesef. Buna rağmen kürsüde bir milletvekilinin kürtçe konuşması ne anlam ifade eder. Kendi milletvekili bile kendisini anlamıyorken, bizim anlamamız beklenemez herhalde. Öyleyse kürsüde kürtçe konuşan zat ne yapmak istiyordur?

BDP kesinlikle bir Türkiye partisi değildir. Etnik ve ayrıştırıcı, bölücü bir partidir. Öyleyse maksat dil, eğitim, eşit şartlarda vatandaşlık istekleri değildir. Kendi dillerini konuşmak istediklerini söylerler. STK ları dinledim. Türkçe bilmeyenler, kamu kurumlarında derdini anlatamıyormuş. Peki, madem Türkçeden başka dil yasaktı, bu Türkçe bilmeyenler nerede yaşamış şimdiye kadar. Kürtçeden başka dil bilmediğine göre, dilini konuşmuş ya şimdiye kadar.

Evinizde, sokakta, kendi aranızda Türkçe konuşun diye kim söylemiş. Söylemişse eğer, Türkçe öğrenmeden nerede yaşamış bu Türkçe bilmeyenler?

İster adına sivil başkaldırı desinler, ister başka yolları zorlasınlar, anayasa resmi dil Türkçe demektedir. Bu ülke vatandaşı olan her fert buna uymak zorundadır. Öyle kürsüde efelenme ile olmaz.

Gizli gündemleri var diyerek niyet okumayı uygun bulmadım hiçbir zaman. Çünkü olmayan niyetleri insanlar bu defa gizli gündem var diyerek kara propaganda yapabiliyor. BDP nin gizli gündemi demiyorum ben, aşikâr gündemi ayrılıkçılıktır, bölücülüktür, özerkliktir, bir adım ötesi bağımsızlık isteğidir. İki halkı meclis kürsüsündeki tavırları ile düşman etmekten özellikle kaçınmaları gerekir. Güdümlü füze gibi bir hedefe kilitlendikleri için, akıl tutulmasına uğramış ve bu hassas dengeyi unutmuş görünüyorlar.
Not: Benzin fiyatlarının 4TL yi geçmesi ile psikolojik sınır aşılmış olduğundan pahalı oluşu gündeme geldi. Bir kaç gün önce 3.90 TL iken pahalı değil miydi? Pahalı oluşun sebebi rafineri çıkışı ve pompa karları gösterilerek sorumluluktan sıyrılamaz hükümet. Enerji bakanı görüşmeler sonunda 4 kuruş indirimi büyük bir indirim gibi sunuyor.4 TL nin 2.45 TL sinin vergi olduğunu bilmiyor mu sayın bakan. Tüketiciye gelinceye kadar, geldiği her adımda, eğer fahiş kar varsa indirim istenebilir. Ancak benzini pahalı yapan vergidir. Vergilerin mutlaka makul bir seviyeye çekilmesi, gerekmektedir. Makul seviye kişiye göre değişir denirse eğer, ben söyleyeyim vatandaş olarak. Bir litre benzinde 50 kuruşun üzerindeki vergi asla makul değildir. Sayın başbakanımızın kendi makulünü, bizim makule yaklaştırması gerekir.

17.12.2010



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder