İleriki
yıllarda birileri çıkıp böyle bir yazı yazdığım için torunlarımdan özür
beklemesin diye, ben şimdiden Kızılderili reisi oturan boğadan, Dersimlilerden,
Dersimde operasyon yapan birliklerden, Türkiye manzarasını doğru okuyamayıp
hataları nedeni ile bu kargaşayı yaratan yöneticilerden, bütün Ergenekon,
balyoz tutuklularından, özür beklediği halde hala özür dilemediğim Ermenilerden
ve aklıma gelmeyen her türlü zevattan özür diliyorum.
Olaysız
ve tartışmasız günümüzün olmadığı bir toplum haline dönüştük. Çünkü pozitif
doğrularla düşünemeyen bir toplum bu tür musibetlerle imtihan olunmaya
layıktır. İzlediğim tartışmalar, mutlaka doğru söyleyen bir taraf, yanlış
söyleyen bir başka tarafın olduğu kanaati ile seyirci desteği buluyor ise,
tartışmaya ilânihaye devam edeceğiz demektir. Hâlbuki ben bakıyorum tarafların
doğru söylemleri de var, yanlış söylemleri de. Konuşmacıların bir yerlerden
menfaatleri olabilir ama dinleyicilerin yok. Bu şekilde canhıraş balıklama bir
desteği cahilliğe bağlıyorum o zaman.
Daha
80 li yılların başlarında Sayın Hüseyin Aygün piyasada yokken ve ben Dersim’i
okuyorken bu bilgiler yoktu ortalıkta. Çünkü resmi tarih hesabıyla okumuş ve o
yönde bir kanaat geliştirmiştim. Şimdi insanların daha rahat konuştuğu bir
ortamda bakıyorum ki okuduğumdan farklı durumlar cereyan etmiş. Hani birinci
dünya savaşında Almanlar yenildiği için biz de yenilmiş sayıldık safsatasında
olduğu gibi değilmiş.
Bir
tarafın söylediği gibi durup dururken, hiç yoktan devlet Dersim’de operasyon
yapmamış yani. O bölgede hiçbir otoriteye bağlı olmayan, her yönetime baş
kaldıran bir anlayış varmış. Hiç bir devlet isyanı ve kalkışmayı kabul etmez. O
zaman geçen yazımda yazdığım devlet Dersim’de cinnet geçirmiş fikrimden vaz mı
geçiyorum. Hayır, elbette geçmiyorum. Devlet gerekli önlemi alır ama bunu
kadın, çocuk demeden eski tabiri ile kılıçtan geçirerek yapmaz. Böyle yapmışsa
ki yapmıştır, o zaman devlet evet cinnet geçirmiştir. Çünkü suçlu olan birinin
ailesini de suçlu sayma mantığı akıllara ziyandır. Hala bazı kesimler neden
bunu savunur? İşte bu, o sözünü ettiğim resmi tarih bunalımımızda yatıyor.
Peki,
Dersim’li neden hala CHP ye oy verir denirse, aslında o farklı bir psikolojik
durum. Geçmişin zihinlere kazıdığı ve şimdi bile silinemeyen izlerin etkisidir.
Çünkü o yıllarda devlet demek CHP demekti. CHP denince akıllara katliam
geliyor. Değişen Türkiye gerçeğini doğru okuyamayan Dersimli’nin aslında yeni
bir devlet hışmından korunma refleksidir. Yani Stockholm sendromu falan değil
korkudur. Korktukları oluşumun içinde yer alarak bir çeşit korunma refleksi
bence.
Cumhuriyet
tarihi boyunca uygulanan politikaları savunanlara gelince; bu farklı bir durum.
O zaman öyleydi savunmasının bir anlam kazanabilmesi için bu politikaların
başarılı olması gerekir. Eğer olmamışsa akıl sahibi biri (ki bu devlet
yönetiminde görev almış bu politikaların uygulayıcıları) değişen Dünya ve
değişen insan bilinci açısından yeni bir değerlendirme yapar ve başarısızlığını
görür yanlıştı der. Eğer hala direniyorsa fikrinde, o zaman bunlara devlet
yönetimini teslim etmek kadar bir abes davranış olamaz. Hem kel hem fodul olmak
budur işte.
Hala
Atatürk olmasaydı sen olmazdın diyen aklı evveller şunu bilsin ki: Eğer Atatürk
olsaydı Dünya gelişimine ayak uydurur, belki bazı fikirlerini revize ederdi. Yabancı
sermayenin ısrarla davet edildiği bir ortamda belki de devletçilik fikrini rafa
kaldırırdı mesela. Kaldı ki kimsenin Atatürk’le bir alıp veremediği de yok. Ne
Fatih’i, ne Kanuni’yi, ne Vahdettin’i ne de Atatürk’ü yok sayamazsınız. Biri
olmazsa tarihimizde zincirin halkaları bozulacaktır. Hepsi tarihimize mal olmuş
büyük kişiliklerdir. Sorun ne peki?
Sorun
Atatürk’ten sonra, Atatürk adına uydurulan Kemalizm denilen bir felsefenin
iflasını, bu felsefe sahiplerinin hala kabullenemeyişidir. Bunu CHP
üstlenmiştir. CHP nin ve Kemalist ideolojinin savunucusu olan kurumların
devleti koruma refleksinden ziyade, ben devletim zihniyeti bir akıl tutulması
şeklinde tebarüz etmiştir. Bir yanda 600 yıl bu coğrafyada yan yana yaşayan
insanları bir arada tutan felsefe, diğer yanda 80 yılda bu birlikteliği yerle
bir eden, elimizde kalan bu toprak parçasını bölünmenin eşiğine getiren felsefe
veya ideoloji. Sıkıntı bu başarısızlığın görülmediği gibi hala bunda
direnilmesinde yatıyor. Onun için hala cumhuriyet mitingleri falan
düzenliyorlar. Hâlbuki halk yetkiyi kime verirse devlet odur. Kemalistleri bunu
anlamaktan alıkoyan nedir bilmiyorum.
Ulus
devlet denilen felsefe iflas etmiştir. İnsanlara zulmetmeden inancına, ırkına,
diline bakmadan, bu birlikteliği sağlamanın yolunu aramak yerine, halkı
karşısına alarak cumhuriyet mitingi düzenlemek akılsızlığın tavan yapmasıdır.
Bunu eşeğe bile anlatsanız anlamıştı şimdiye kadar. Ama CHP anlamdı ne
hikmetse.
5.12.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder