26 Eylül 2014 Cuma

ÖZÜR



İleriki yıllarda birileri çıkıp böyle bir yazı yazdığım için torunlarımdan özür beklemesin diye, ben şimdiden Kızılderili reisi oturan boğadan, Dersimlilerden, Dersimde operasyon yapan birliklerden, Türkiye manzarasını doğru okuyamayıp hataları nedeni ile bu kargaşayı yaratan yöneticilerden, bütün Ergenekon, balyoz tutuklularından, özür beklediği halde hala özür dilemediğim Ermenilerden ve aklıma gelmeyen her türlü zevattan özür diliyorum.

Olaysız ve tartışmasız günümüzün olmadığı bir toplum haline dönüştük. Çünkü pozitif doğrularla düşünemeyen bir toplum bu tür musibetlerle imtihan olunmaya layıktır. İzlediğim tartışmalar, mutlaka doğru söyleyen bir taraf, yanlış söyleyen bir başka tarafın olduğu kanaati ile seyirci desteği buluyor ise, tartışmaya ilânihaye devam edeceğiz demektir. Hâlbuki ben bakıyorum tarafların doğru söylemleri de var, yanlış söylemleri de. Konuşmacıların bir yerlerden menfaatleri olabilir ama dinleyicilerin yok. Bu şekilde canhıraş balıklama bir desteği cahilliğe bağlıyorum o zaman.

Daha 80 li yılların başlarında Sayın Hüseyin Aygün piyasada yokken ve ben Dersim’i okuyorken bu bilgiler yoktu ortalıkta. Çünkü resmi tarih hesabıyla okumuş ve o yönde bir kanaat geliştirmiştim. Şimdi insanların daha rahat konuştuğu bir ortamda bakıyorum ki okuduğumdan farklı durumlar cereyan etmiş. Hani birinci dünya savaşında Almanlar yenildiği için biz de yenilmiş sayıldık safsatasında olduğu gibi değilmiş.

Bir tarafın söylediği gibi durup dururken, hiç yoktan devlet Dersim’de operasyon yapmamış yani. O bölgede hiçbir otoriteye bağlı olmayan, her yönetime baş kaldıran bir anlayış varmış. Hiç bir devlet isyanı ve kalkışmayı kabul etmez. O zaman geçen yazımda yazdığım devlet Dersim’de cinnet geçirmiş fikrimden vaz mı geçiyorum. Hayır, elbette geçmiyorum. Devlet gerekli önlemi alır ama bunu kadın, çocuk demeden eski tabiri ile kılıçtan geçirerek yapmaz. Böyle yapmışsa ki yapmıştır, o zaman devlet evet cinnet geçirmiştir. Çünkü suçlu olan birinin ailesini de suçlu sayma mantığı akıllara ziyandır. Hala bazı kesimler neden bunu savunur? İşte bu, o sözünü ettiğim resmi tarih bunalımımızda yatıyor.

Peki, Dersim’li neden hala CHP ye oy verir denirse, aslında o farklı bir psikolojik durum. Geçmişin zihinlere kazıdığı ve şimdi bile silinemeyen izlerin etkisidir. Çünkü o yıllarda devlet demek CHP demekti. CHP denince akıllara katliam geliyor. Değişen Türkiye gerçeğini doğru okuyamayan Dersimli’nin aslında yeni bir devlet hışmından korunma refleksidir. Yani Stockholm sendromu falan değil korkudur. Korktukları oluşumun içinde yer alarak bir çeşit korunma refleksi bence.

Cumhuriyet tarihi boyunca uygulanan politikaları savunanlara gelince; bu farklı bir durum. O zaman öyleydi savunmasının bir anlam kazanabilmesi için bu politikaların başarılı olması gerekir. Eğer olmamışsa akıl sahibi biri (ki bu devlet yönetiminde görev almış bu politikaların uygulayıcıları) değişen Dünya ve değişen insan bilinci açısından yeni bir değerlendirme yapar ve başarısızlığını görür yanlıştı der. Eğer hala direniyorsa fikrinde, o zaman bunlara devlet yönetimini teslim etmek kadar bir abes davranış olamaz. Hem kel hem fodul olmak budur işte.

Hala Atatürk olmasaydı sen olmazdın diyen aklı evveller şunu bilsin ki: Eğer Atatürk olsaydı Dünya gelişimine ayak uydurur, belki bazı fikirlerini revize ederdi. Yabancı sermayenin ısrarla davet edildiği bir ortamda belki de devletçilik fikrini rafa kaldırırdı mesela. Kaldı ki kimsenin Atatürk’le bir alıp veremediği de yok. Ne Fatih’i, ne Kanuni’yi, ne Vahdettin’i ne de Atatürk’ü yok sayamazsınız. Biri olmazsa tarihimizde zincirin halkaları bozulacaktır. Hepsi tarihimize mal olmuş büyük kişiliklerdir. Sorun ne peki?

Sorun Atatürk’ten sonra, Atatürk adına uydurulan Kemalizm denilen bir felsefenin iflasını, bu felsefe sahiplerinin hala kabullenemeyişidir. Bunu CHP üstlenmiştir. CHP nin ve Kemalist ideolojinin savunucusu olan kurumların devleti koruma refleksinden ziyade, ben devletim zihniyeti bir akıl tutulması şeklinde tebarüz etmiştir. Bir yanda 600 yıl bu coğrafyada yan yana yaşayan insanları bir arada tutan felsefe, diğer yanda 80 yılda bu birlikteliği yerle bir eden, elimizde kalan bu toprak parçasını bölünmenin eşiğine getiren felsefe veya ideoloji. Sıkıntı bu başarısızlığın görülmediği gibi hala bunda direnilmesinde yatıyor. Onun için hala cumhuriyet mitingleri falan düzenliyorlar. Hâlbuki halk yetkiyi kime verirse devlet odur. Kemalistleri bunu anlamaktan alıkoyan nedir bilmiyorum.

Ulus devlet denilen felsefe iflas etmiştir. İnsanlara zulmetmeden inancına, ırkına, diline bakmadan, bu birlikteliği sağlamanın yolunu aramak yerine, halkı karşısına alarak cumhuriyet mitingi düzenlemek akılsızlığın tavan yapmasıdır. Bunu eşeğe bile anlatsanız anlamıştı şimdiye kadar. Ama CHP anlamdı ne hikmetse.

5.12.2011








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder