2 Eylül 2014 Salı

KOMPLO TEORİSİ



Komplo teorisi diyebiliriz hepsine. Ancak Müslüman olduğunu, solcu olduğunu, ateist olduğunu, Hıristiyan olduğunu, Musevi olduğunu söyleyen her kafa yapısındaki insanın özgür, bağımsız düşünceye sahip olduğunu savunarak aynı anda, başkalarını fikri doğrultusunda meydanlarda toplanmasını da izah etmeniz gerekir.

“Bayanlar baylar, hata yapmayın. Bütün dünya dini bir mücadele tarafından şiddetle sarsılmaktadır. Bu savaş; ne para, ne toprak için, ne fakirliğe karşı zenginlik, ne de eski geleneklere karşı modernizm savaşıdır. Hayır, bu savaş ALLAH diye bilinen, Mekke’nin ay tanrısı Hubal’ın mı, yoksa Judeo-Hıristiyan, İncil tanrısı Yehova’nın mı üstün olduğuna dair bir savaştır.”diyor 2004 yılında Kudüs’te verdiği konferansta Evanjelist lider Pat Robertson.

George Washington, ilk başkanlık merasiminde Amerika’nın her hareketinin ”tanrısal bir aracının nişanıyla taçlandırılmış” olduğunu söylüyordu.

Filipinli bir öğretim üyesi “Amerikan eğitim sistemi ve sömürüsü Filipinleri açık bir geneleve dönüştürmüştür” diyordu.

ABD’li 2.başkan John Adams’ın torunu tarihçi Charles Francis Adams “biz özel bir göreve sahibiz.Bu açık ve net Tanrının çağrısı.Bu büyük ulus sayesinde hürriyet ve hakikatin lütfunu diğer aşağı ırklara, bizi bekleyen Mesih’lerini bekleyen milletlere iletmek istiyoruz.”

“Aslında George Washington’dan Obama’ya kadar bütün başkanlar farklı yorumlarla bile olsa “Amerika’nın Mesih’i “ misyonuna gönderme yapıyorlar.

“Amerika’nın iplerini elinde tutan judeo-Hıristiyanlar Eski ahit ve yeni ahit tanrısı Yehova’nın Hz. Muhammed’in Allah’ından büyük ve üstün olduğunu iddia ediyorlar”

Dünyaya hükmetme iddiasında olan bu sapık din eksenli ideolojinin bunu gerçekleştirmesi için beyin kontrolünü sağlayan silahlar ve sistemler geliştirmesi yadırganacak bir şey değildir.

Yine bir Amerikalının dediği gibi “artık bomba atarak insanları etki ve kontrol altına almaya gerek yok, zihinlerinin kontrol edilmesi “yeterli.

Teknoloji, zaman ilerledikçe dünyamızı yaşanır olmaktan uzaklaştırıyor. Önümüzdeki 100 yılda belki dünyanın yaşanır alanları son derece sınırlı olacak. Bu sapık din kaynaklı ideoloji sahipleri ileriye dönük yaşanır alanları kontrol etmek ve o kaynaklara ulaşmak için her türlü vahşiliği, her tülü katliamı yapmaktan asla çekinmiyorlar.

Bu gelişmiş ülkelerin dünyanın tabii döngüsüne müdahaleleri ile son yıllarda yaşanan ilkim değişiklikleri oluşmuş, buna bağlı olarak kuraklık bütün dünyada baş göstermiştir. Öyleyse bu güçlerin su kaynakları üzerinde projeler geliştirmesi kaçınılmazdır.

Önümüzdeki 20-30 yılda dünyanın yaşamaya müsait en elverişli bölgelerinden biri Türkiye’nin olacağı aşikârdır. Coğrafyamız üzerinde bu düşünceleri olan güçlerin hem insan öldürmeden iklim ve tabiat olayları ile, hem de zihin kontrolü ile çalışmalar yapmaktadır.

“ABD’nin New Mexico eyaletinin Albuquerque şehrindeki Kirtland hava kuvvetleri üssünde devasa bir elektromanyetik pulse test merkezi ve devasa bir eritici lazer test laboratuarı var. Hiç kimse burada ne eritildiğini bilmiyor.” Hatta yazar diyor ki;”bu iki merkezin yanından otomobil ile geçerken durursanız ya da 30 mil sınırını geçerseniz üstünüze ateş açılabilir.”

Elindeki bütün teknolojiyi kullanarak dünyayı ve milletleri yeniden yapılandırmak isteyen bu din eksenli sapık ideoloji mensupları insanlık için büyük bir tehlikedir.

“İnsanların belli tetiklemelerle belli şekillerde tepki vermeye şartlandırılarak insan topluluklarını kontrol altına alma teknolojisine “Davranış Modifikasyonu” deniyor. Ve bu teknoloji şimdi değil belki 100 yıl öncesinden bu yana kullanılıyor.

Yenidünya düzenin üç temel ayağı var.

1.Din ve ezoterik felsefe(Eski ahit, yeni ahit kökenli ezoterik inançlar)

2.Küresel finans hegemonyası

3.Küresel iklim değişikliği.

Bunların hepsi Tanrıyı kıyamete zorlamak için. Evanjelist Hıristiyan ve Yahudiler Mesih’in gelmesini bekliyorlar. Müslümanlar olarak biz de bekliyoruz. Yüce kitabımızda hiç belirti olmadığı halde evet biz de Mesih ve Mehdi bekliyoruz!

Tanrıyı kıyamete zorlamak için Yahudi teolojisine göre dünyada ahlaki bozulma olmalı grup seks, ensest ilişkiler, sapıklık olmalı ki Mesih gelsin.

Hıristiyanlara göre de kaos, terör, ekonomik çöküntü, açlık savaş gibi sebepler oluşturulacak ki Mesih gelsin. Genel olarak Yahudi inanışına göre seks serbestisi, Hıristiyanlara göre de kaos üzerine Mesih gelecek.

Birçoğumuza hala komplo teorisi olarak görünen HAARP projesi üzerinde yoğun çalışmalar yapılıyor hatta kullanılıyor. Yani yüksek frekanslı küçük sinyallerle büyük enerji oluşturmak ve yönlendirmek.

Bir başka çalışma alanı genetik konusunda ırklara göre ilaç geliştirmek. Hatırlarsanız 1999 depreminde ABD’nin hastane gemisi yaralıları tedavi maksatlı sularımızda bekledi ve dönemin sağlık bakanı Osman Durmuş “o gemiye bir hasta bile göndermem” demişti. Medya tepki göstermişti. Medyada zihin kontrolüne tabi tutulan insanlar var mıydı bilemiyorum tabi.

Haarp silahının denendiği tatbikatlarda olay mahallinin üzerinde çok yüksek derecede enerji açığa çıktığı yukarılarda kuvvetli bir ışımaya yol açtığını bilimsel kaynaklardan öğreniyoruz. Gölcük semalarının da uzmanların “deprem ışıması” dedikleri şey ile aydınlandığını yaşadık ve yaşayanların anlattıklarından biliyoruz.

Normalde olağan olan donanmadaki devir teslim törenine o gece neden Amerikalı ve İsrailli bilim adamlarının da geldiğini sorgulamadık bile. Ne de olsa bu düşünceler komplo teorisi idi. Bu konuda çok şey yazıldı çizildi.

Daha sonra hastalığı sebebi ile Oktar BABUNA için Türkiye çapında kan yardımı kampanyası başlatılmış ne sayıda kan alınmıştı bilemiyorum ama o kanların ABD ye gittiğini biliyorum. Bekli de genetik olarak ırka göre ilaç geliştirme programı ile hiç ilgisi yoktu, masum bir kampanya idi! Oktar Babuna şimdi hayatta, epeyi sağlıklı görünüyor. Allah uzun ömürler versin.

Tesniye’de “uymanız için size bildirdiğim bu emirleri eksiksiz yerine getirir, Tanrınız Rabbi sever, yollarında yürür, ona bağlı kalırsanız, Rab bu milletlerin hepsini önünüzden kovacak. Sizden daha büyük, daha güçlü milletlerin topraklarını mülk edineceksiniz. Ayak basacağınız her yer sizin olacak.

Sınırlarınız çölden Lübnan’a, Fırat ırmağından Akdeniz’e kadar uzanacak. Hiç kimse size karşı koyamayacak. Tanrınız Rab, size verdiği söz uyarınca, ayak basacağınız her yere dehşetinizi, korkunuzu saçacaktır” diyor.

AB komisyonu tarafından açıklanan 6 Ekim 2005 tarihli rapor ” Su, önümüzdeki yıllarda giderek stratejik bir konu olacak, Türkiye’nin AB üyesi olması sonucu, su kaynaklarıyla Dicle ve Fırat üzerindeki barajlar ile sulama tesislerinin uluslararası yönetimi beklenebilir ve bu AB için büyük bir meseledir” diyor. Bunun akabinde ABD, GAP’ı askeri sorumluluk alanı ilan etti.

 ABD, KANADA, AVUSTURALYA, YENİ ZELANDA’da yerin altında oluşturulan devasa laboratuarla dünyayı saran bu haarp teknolojisi için hala komplo teorisi diyenler, bir ağaç için ülkeyi yıkmaya, kaos ortamı oluşturmaya devam etsinler.

Genetik çalışmalarla ırkımıza ait silah üretildi mi bilmiyorum ama sağcısı, solcusu, kürdü, türkü, liberali, “gomonisti”,ulusalcısı hatta Müslüman cemaatleri ile bir ağaç için meydanları dolduranların bir merkezden idare edildiği su götürmez bir gerçek.

Hiç biri, insanlığın hayatını kolaylaştırmak için yol yapılan bu alanda birkaç ağaç kesiliyor ama başka alanda binlerce ağaç dikiliyor diye düşünmüyorsa, bunların hepsi komplo teorisidir.

Eğer 30 yıldan fazla zamanda milletimizi terör belası ile uğraştıran terör örgütü ile görüşenleri, vatan hainliği ile suçlayanlar, kurtuluş savaşında kanımız döken düşmanla birlikte yol yürüyor ve onu düşman görmüyorsa bunların hepsi komplo teorisidir.

Amerika’nın, İngiltere’nin, Almanya’nın, Fransa’nın, İsrail’in saldırdığı bir hükümete değişik gruplardaki insanlar birlikte saldırıyor ve bunu hırsızlık bahanesi ile yapıyorsa, geçmiş darbelerde 300-400 milyar dolarlarımızı çalan bu ülkelerin, neden şimdi bir milyar dolarımızı birileri yemesin diye bizi desteklediğini anlamıyorsa bu güruh, söylediklerimin hepsi komplo teorisidir.

Emellerine ulaşmak için coğrafyamızda sivrilen, güç sahibi olma yolunda giden, birleştiklerinde batılıların coğrafyadaki hayallerine engel olma tehlikesi olan her güç egale edilecektir. Mısır ve Türkiye bir güç merkezi oluşturacaktı. Mursi darbe ile uzaklaştırıldı.

Gezide “bize diktatör gibi davrandı parmak salladı” diyenler sonra köprüye, yola, havaalanına karşı olduklarını söylediler. Toplanma maksatları başka, meydanlarda onlar adına konuşan platformlar başka konuştular. Hiç biri demedi ki “ama biz bunun için toplanmadık.”Ordu eskisi gibi değildi.”Kâğıttan kaplandı” ve darbe çıkmıyordu bir türlü. Öyleyse gezi, Soma aklınıza ne gelirse bahane bulunmalıydı.

Dini cemaatler toplumun manipüle edilmesinde önemli etkendir. Geçmiş tecrübelerimizden ve bu konuda çalışma yapan yabancıların ifadelerinden biliyoruz ki,”Müslümanlar bu kitaba(KURAN) sarıldıkları müddetçe onları kontrol edemeyiz, öyleyse onları bu kitaptan koparmak gerek” diyorlardı. Haliyle bunu kendileri yapmayacak, dini cemaatler aracılığı ile yapacaklardı. Ve yaptılar, içinde Efendimizin olmadığı, ayetlerin saptırıldığı “Hıristiyan türevi İslamsı bir dini” yayan “din âlimine” ev sahipliği yaptılar.

Bir başkasını medyada çıkarıp Buda’ya insanların nasıl kıymet verdiğini, ona nasıl tazim ettiğini anlattırdılar. Elleri ile Buda’yı okşar gibi nazik hareketlerle anlatıyordu bu muhterem.”İnsanlar aslında bu heykele değil, onu temsil eden yaratıcıya, tanrıya tazim ediyorlar. Heykelin kişiliğinde Allah’ı buluyorlar” diyordu.

Bu konuşmayı doğru bulan cemaat mensuplarını geçen gün hayretler içinde dinledim. Hâlbuki insanlar gerçekten tarih boyunca hiçbir zaman puta tapmadılar. Elleri ile yaptıkları heykele tanrımız budur, bizi bu yarattı diyecek kadar eşek değillerdi. O heykelleri tanrılarını temsilen yaptılar ve ona öyle tazim ettiler. Yani heykel tanrılarının görüntüsü idi. İşte yüce kitabımız bunu puta tapmak olarak tarif eder.

Yaptığınız heykeli ister tanrınız adına yapın, ister ben bunda Allah’ı buluyorum, aslında bunun şahsında Allah’a tazim ediyorum deyin. Bunun adı puta tapmaktır. İşte o muhterem, TV de Buda ile Allah sevgisini bir araya getirerek, aslında puta tapmayı övüyordu. İslam Hıristiyanlaştırılır da putlaştırılmaz mı?

Eğer Müslüman olduğunu, Yüce kitabımız Kuran’ı okuduğunu söyleyen biri bu fikri hala doğru buluyorsa, ırkımıza ait genetik bir silah üretilip kullanılmadığını söylemeye devam etsin.

Eğer bu sapık, din kaynaklı planları ülkemiz üzerinde uygulayan batılıların, ekonomik ve siyasi yönden onlara karşı duracak gelişmelerimizi engellemeye çalışan çabalarına destek olmak için, çeşitli görüşlere mensup insanlar sürüler halinde toplanıp yakıp yıkıyorsa, bence bunların hepsi komplo teorisidir.

Eğer ABD su havzalarımızı “askeri sorumluluk alanı” ilan ediyor, AB su havzalarımızın “uluslararası konsorsiyum” tarafından idare edilmesini istiyorsa bizim Kürt-Türk-alevi veya her ne ise olmamız onların umurunda bile değildir. Biz meydanlarda toplanıp Erdoğan “sıfırla” dedi diye ülkeyi el birliği ile yıkalım.

Dünya hayatı, eğlence ve oyundan başka bir şey değildir. Ahiret yurdu ise, Allah'tan korkanlar için daha hayırlıdır. Aklınızı kullanmaz mısınız?” Enam-32

28.5.2014

Alıntılar: Küresel Hegemonya Savaşları
Dr. Ramazan Kurtoğlu
















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder