2 Eylül 2014 Salı

MECLİS ÇATISI ALTINDA KÜRTÇE



Siyasi Partiler Kanununun 81. maddesine göre siyasi partiler; "Tüzük ve programlarının yazımı ve yayınlanmasında, kongrelerinde, açık veya kapalı salon toplantılarında, mitinglerinde, propagandalarında Türkçeden başka dil kullanamazlar; Türkçeden başka dillerde yazılmış pankartlar, levhalar, plaklar, ses ve görüntü bantları, broşür ve beyannameler kullanamaz ve dağıtamazlar; bu eylem ve işlemlerin başkaları tarafından da yapılmasına kayıtsız kalamazlar.'Aynı Kanunun 3. maddesine göre "Siyasi partiler Anayasa ve kanunlara uygun olarak faaliyet göstermek üzere teşkilatlanan tüzel kişiliğe sahip kuruluşlardır.


Siyasi partiler kanununun iki maddesi yukarıda görüldüğü gibi. Bilmiyorum okuyunca herkes başka bir şey mi anladı? Yoruma açık bir tarafı, anlaşılmayan bir tarafı var mı?

Türkçeden başka dil kullanamazlar ne demek?

Kimseye 'Kürtçe konuştu' diye bir yaptırım yapmam söz konusu değil.”
Bu cümlede Meclis başkanımız Sayın Toptan’a ait. Bu durumda ya ben Türkçe bilmiyor, okuduğumu anlamıyorum, ya da Türkçe bilmeyen başka insanlar kendi dillerinde konuşuyorlar.

Sayın Ahmet Türk Meclis dışında, parti binasında, hemşehrileri ile istediği dili konuşsun. Bu konuda aslında bir sıkıntı yok. Yıllardır bu ülkede Kürtçe konuşulur. Yasak falanda yoktu.

Ama bu ülkenin resmi dili Türkçedir. Resmi kurumlarda Türkçeden başka dil kullanılamaz. Yani İstanbul’da bir resmi kuruma giden vatandaş, bir işini yaptırmak için, eğer oradaki memur Kürt olduğunu söyleyen biri ise, Kürtçe bilmek zorunda mıdır? Hadi oradan.

Önce bu topraklarda sizi azınlık gören yok, hor gören yok, diline engel olan yok. Engelleseydik hala Kürtçe konuşuyor olabilir miydiniz?

Adı Türkiye Büyük Millet Meclisi olan bir çatının altında Kürtçe konuşmak ne demek. Bütün bir devlete, bütün bir millete hakaret etmeye kimsenin hakkı yok.

Bu ülkede beğeniriz veya beğenmeyiz, bir anayasa var. Bu anayasa yürürlükte olduğu sürece buna uymak mecburiyeti vardır. Çok mükemmel bir anayasamız var demiyorum. Elbette değişmesi, düzenlenmesi gerekiyor ancak; değişse bile bu devletin resmi dili Türkçedir diye o anayasada da yazacaktır. Çünkü anayasanın değişmeyecek hükümlerindendir bu madde.

Ben illa Kürtçe konuşmak istiyorum diyenler için, bu topraklara özgürlük getireceğiz diyen bölücü örgütü destekleyenler için, başka çözümler var elbette.
Dünyada aynı adı taşıyan birden fazla ülke bilen varmı? Almanya birdir, Fransa birdir, İsrail birdir.

Burası Kürdistan olacak diyenler için adres bellidir. Kuzey Irak’ta böyle bir yapılanma biliyorum ben. Değerli müteffikimiz, en büyük stratejik dostumuz Amerika bunu sağladı. Haritalarında zaten biz ne isim koyarsak koyalım, kürdüstan diye belirttikleri bir yer var. İşte adres orası. Kürdistan’da yaşamak isteyen gider orada yaşar. Burada yaşayanlarda, geçerli olan anayasamıza uymak zorundadır.

Kimseye Kürtçe konuştu diye yaptırım yapmam söz konusu değil demek, ne demek anlamadım. Sayın Meclis başkanımızda Türkçe konuşuyor, bende. Ama bir birimizi anlamıyoruz. Sokakta iki insanın sohbetinden bahsetmiyoruz ki. Meclis çatısı altında yapılan, anayasaya aykırı bir konuşmadan bahsediyoruz. Siz bir yaptırım yapmayacaksınız da, kim yapacak peki?

Birisi çıkacak benim Meclisimde anayasayı hiçe sayacak, milletin gözünün içine bak baka bu devlete, bu millete meydan okuyacak, siz bir şey yapmayacaksınız.
Biz bu toprakları yabancı işgalinden birlikte kurtardık. Bu vatan hepimizin diye defalarca söyledik. Bu topraklarda doğan ve ben buranın vatandaşıyım diyen herkes kardeşimizdir dedik. Kardeşimiz olmaya layık davranışlarda beklemek hakkımızdır.

Ben başka devlet kuracağım, dilimizi kabul ettiniz bu toprakların adını da tanıyacaksınız diyenler için, o dedikleri adı taşıyan başka bir devlet var şimdi. İsteyen gider orada yaşar. Tabi bu arada soyadını da değişir sanıyorum Sayın Türk. Çünkü bu soy adla orada yabancı muamelesi görebilirler.

Bu tehlikeli oyunları görmeyenler, belki göz yumanlar varsa eğer, tarih önünde hesap vereceklerdir. Uyanalım artık.

25.02.2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder