2 Eylül 2014 Salı

MÜDAHALE YAPILACAK OLGUNLUĞA ERİŞTİ



Yabancı bir yazar diyordu “ gelişmekte olan ve geri kalmış ülkeleri ABD yönetir ama bu insanlar kendilerini ABD nin yönettiğinin farkına varmazlar.” İşin ilginç yanı bu baştaki yönetici ben yönetiyorum sanıyor.

Suriye de iç savaşın başlangıcı olarak aldığımız 15 Mart 2011 tarihinden bu yana biz batılılara müdahale edilsin diye çağrıda bulunuyoruz. Ama batı gözlerini kapatmış “kırmızıçizgilerim” var diyor.

Ne demek “kırmızıçizgi”? Programımız henüz gerçekleşmedi, olgunlaşması gerekir diyorlar yani. Geriye dönüp baktığımızda benzer şeyleri yaşadık ama nedense safça müdahale edin diye ısrarcıyız.

Balkanlarda aynı şeyleri yaşamadık mı? Barış gücü diye bulunan Hollandalı askerlerin gözü önünde katliam olmadı mı? Göz yummak değil adeta teşvik edildi katliam.

İran-Irak savaşında Irak’ı en çok destekleyen ülke Kuveyt olmasına rağmen savaş sona erdiğinde Saddam’ın ilk işi Kuveyt’i işgal etmek oldu. Bu fikir kendisine ait sanan Saddam aslında başkalarının fikrini uyguladı.

ABD “eğer çıkmazsan vuracağım” dediğinde Saddam “şimdiye kadar BM kınama kararından başka bir şey yapmadı, şimdi de yapamazlar “ diye düşündü. Bu fikir de Saddam’a ait değildi.

Suriye’de ana fikri aynı olan şeyler sahneleniyor. Materyaller farklı olabilir ama ana fikir aynı. Bölge sınırları yeniden çizilecek diye programa alındı. Durup dururken olmayacağına göre bir şeyler yapmak lazımdı.

Arap baharı bu ya, Hafız Esed’in bile zulmüne, kıyımına yıllarca ses çıkarmayan halk birden oğluna itiraz eder duruma geldi. Hem de silahlanarak.

Beşar Esed düşündü “bu bir silahlı kalkışmadır bastırmaya ve vurmaya hakkım var.” Aslında bu da başkasının fikri idi. Bizim reform tekliflerimiz onun için kafasına yatmadı hiç.

Olayları makul ölçülerde çözmek, olacakları tahmin edip tedbir almak basiretini gösteremedi. İçinden çıkamayınca “her yeri bombalama hakkım var” diye düşündü. Bu fikir de Beşar’a ait değildi.

Kendisini destekleyen Rusya var, İran var, bazıları itiraz etse bile perde arkasında İsrail var. Sırtını yaslayacağı yeterince destek vardı nasılsa.

Bu arada Esed karşıtı güçlere de silah verilmeye devam ediyordu. Ama ağır ve güçlü silahlar asla verilmez çünkü hedef gerçekleşmeden ya muhalifler kazanırsa diye.

Hedef nedir peki? Hedef; bir bölgede yaşayan insanların bir arada yaşayamayacak şekilde düşman haline getirilmesi. Bu da ancak öldürmekle mümkün oluyor.

Eğer istenen seviyeye gelmemişse, değil 100 bin, birkaç milyon insan ölse bile batı kılını kıpırdatmaz. Ne zaman istenen olgunluğa erişirse devreye” kırmızıçizgi” girer.

Kimyasal silahları Esed kendisi mi üretmedi. “Kırmızıçizgisi “ olanlar verdi. Silah olarak kullanılan bir şey süs olarak kullanılmayacağına göre kullanmak amacıyla verildi. Ne zaman kullanılacak peki?

Batı ne zaman artık bu insanlar bir arada yaşayamaz diye karar verirse işte o zaman. Ve geçtiğimiz günlerde Esed kimyasal silah kullanmaya karar verdi. Bu fikir de Esed’e ait değildi.100 bin kişiyi öldüren adam bin kişiyi daha konvansiyonel silahla öldüremez miydi? Ama öyle düşündü işte.

Çünkü yeterli olgunluğa erişilmişti. “Kırmızıçizginin” aşılması gerekiyordu artık ve öyle oldu. Kimyasal silahla öldürülmek çok kötü bir olaydı. Kafasına top mermisi düşen insan, uçak bombası düşen insan hani üç gün sonra diriliyor ya. Ama bu kimyasal silah asla kabul edilemezdi.

Şimdi yapılacak bir müdahalede Rusya savaşa girmeyecek kimse ile İran da girmeyecek. Ama müdahale sonrası Irak’da ki gibi insanlar birbirini öldürürken görevlerini yapacaklar.

Bütün bunlar olurken Müslümanlar uyumaya, birbirini katletmeye, bunu yaparken de Allahuekber demeye devam edecek.

28.8.2013


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder