Önümüzde
bir seçim var. Seçim haberlerini takip etmiyorum, konuşmaları ve vaatleri
dinlemiyorum. Seçim öncesi bol keseden atmak, üfürmek kolay. Biz bunlara
alışkınız. Çılgın projeler açıklanır, halka maaş dağıtılır. Her aile için bir
fabrika kurulur. Hatta her fert için bir başbakan bile seçilebilir. Başbakan
sayısı az bulunabilir.
Skandal
kasetler çıkar, bel altı vuruşlar artar. Bunları da takip etmiyorum. Bel altı
vuruşları her zaman alçaklık olarak gördüm, görmeye de devam ediyorum. Son
çıkan MHP ile ilgili kaset olayında olduğu gibi. Olayın kahramanlarının kim
olduğunu dahi bilmiyorum. Elimde kumandam var, bu tür haberler başlayınca kanal
değiştiriyorum.
Vatandaş
bunlarla uğraşırken, oyun kurucular istedikleri gibi yönlendiriyor süreci. Asıl
üzerinde durulması gereken skandalların kimin işine yaradığı ve bunu kimlerin
servis ettiğidir. Toplumda yaygın olan görüşün aksine bu skandalları servis
edenler, rakibini alt etmek için uğraşan siyasi partilerin olmadığını
düşünüyorum. CHP nin eski genel başkanının skandalında olduğu gibi. Hatırlarsanız
hamle AKP den gelmemişti.
Toplumu
yönlendirmek isteyen toplum mühendisleri, hangi yöne gidilmesi gerekiyorsa
hamleyi ona göre yapıyorlar. CHP genel başkanı değiştirilerek dizayn edildi. Şimdi
sıra MHP de. Yarın iktidar kanadından birinin belki yolsuzluğu çıkarılacak. Bilmem
kimin 1 veya 2 trilyonluk vurgunu gibi haberler yapılacak. Sanki devlet bu 1
trilyonla batmış gibi. Siyasi tarihimizde, giden trilyonların hesabını bile
çıkaramazsınız.
Bütün
bunlar, halkı oyalamak için ellerine tutuşturulan birer argüman. Gaye yapılmak
istenen şeyin gizlenmesi, kamufle edilmesidir. Yıllarca gerçek tehlikenin saklanıp,
halkın suni düşman ve tehlikelerle uyutulduğu gibi. Vatandaş çıkıp” Türkiye’ye
bir başbakan” yetmez diyor. Onu kimse duymuyor. Bu tarafta hangi siyasinin
sevgilisi varmış, kaseti nasılmış bunu konuşuyoruz.
Soruyorum,
siyasilerden bazılarının bu tür hayatlarının olmasının ülkenin geleceğini
etkileyen yönü nedir? Bunları konuşan yok. Ülke muhafazakârmış, bu tür olaylara
tepki verirmiş. Daha önce de yazmıştım. En çok izlenen dizilere bakın, kimin
eli kimin cebinde dizilere reyting rekoru kırdıranlar uzaylılar mı? Vatandaş
bunlara alışkın ve seviyor. Oy kaybına sebep olacağını sanmıyorum. Toplum
mühendisleri bu noktada yanılıyor.30 yıl öncesinin Türkiye’si sanıyorlar hala.
Ahlaki erozyonun farkında değiller.
**
Muhafazakâr
kardeşlerimi anlamakta zorlanıyorum yine. Birçok konuda fikirlerine katıldım.
Din konusunda dinimize aykırı olan konularda destekledim. Aksi düşünülemezdi.
Ama her söylediklerini desteklemek mümkün değil. Kürt meselesinin çözümünde
söyledikleri saçmalıklara katlanmak zorunda değiliz. Geçen akşam muhafazakar
bir bayan ile,eski bir ülkücü olduğunu bildiğim bir zatın,konuşmaları beni
hayrete düşürdü.
Fikirlerini
dinleyince bir BDP li konuşuyor sandım.”Ateş kes ilan edilmiş, TSK da silah
bırakmalıymış”.Bu kadar aptalca bir fikir olur mu? Sınırlarımız içinde terörist
elinde silahla gezecek, asker müdahale etmeyecek. Sınır ötesi operasyon yapılmıyor.
Ama sınırlarımız içinde kimse silahla gezemez. Silaha sahip tek kurum asker ve
polis gücüdür. Efendim” eylem yapmıyorlarmış, ateş kes varmış.” Kim ateş kes
imzalamış kendileri ile. Devlet teröristle ateş kes yapmaz.
Alın
elinize uzun namlulu silahları çıkın sokağa. Sizi durduran emniyet güçlerine
“ben adam öldürmüyorum ki, öylesine elimde geziyorum işte” deyin bakalım. Arap
ülkelerindeki olaylar tesadüf değil. Bizdeki olaylar da eş zamanlı. Vatandaş”
bir başbakan yetmez” diyor. Açıkça federasyondan bahsediyor.2007 de “tehlikenin
farkında mısınız” diye başlık atan medya mensupları, asıl siz şimdi tehlikenin
farkında mısınız?
Seçim
sonrası meclise giren veya giremeyen bütün partilerden eşit sayıda bir anayasa kurulu
oluşturulmalı. Bu kurul yeni anayasamızı hazırlamalı. Bu sorun nasıl
çözülecekse birlikte karar verilmeli. Artık kaset skandalı v.s.ile insanları
uyutmayalım.
11.5.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder