2 Eylül 2014 Salı

KASET SKANDALI MI? HALKI UYUTMA MI?



Önümüzde bir seçim var. Seçim haberlerini takip etmiyorum, konuşmaları ve vaatleri dinlemiyorum. Seçim öncesi bol keseden atmak, üfürmek kolay. Biz bunlara alışkınız. Çılgın projeler açıklanır, halka maaş dağıtılır. Her aile için bir fabrika kurulur. Hatta her fert için bir başbakan bile seçilebilir. Başbakan sayısı az bulunabilir.

Skandal kasetler çıkar, bel altı vuruşlar artar. Bunları da takip etmiyorum. Bel altı vuruşları her zaman alçaklık olarak gördüm, görmeye de devam ediyorum. Son çıkan MHP ile ilgili kaset olayında olduğu gibi. Olayın kahramanlarının kim olduğunu dahi bilmiyorum. Elimde kumandam var, bu tür haberler başlayınca kanal değiştiriyorum.
   
Vatandaş bunlarla uğraşırken, oyun kurucular istedikleri gibi yönlendiriyor süreci. Asıl üzerinde durulması gereken skandalların kimin işine yaradığı ve bunu kimlerin servis ettiğidir. Toplumda yaygın olan görüşün aksine bu skandalları servis edenler, rakibini alt etmek için uğraşan siyasi partilerin olmadığını düşünüyorum. CHP nin eski genel başkanının skandalında olduğu gibi. Hatırlarsanız hamle AKP den gelmemişti.

Toplumu yönlendirmek isteyen toplum mühendisleri, hangi yöne gidilmesi gerekiyorsa hamleyi ona göre yapıyorlar. CHP genel başkanı değiştirilerek dizayn edildi. Şimdi sıra MHP de. Yarın iktidar kanadından birinin belki yolsuzluğu çıkarılacak. Bilmem kimin 1 veya 2 trilyonluk vurgunu gibi haberler yapılacak. Sanki devlet bu 1 trilyonla batmış gibi. Siyasi tarihimizde, giden trilyonların hesabını bile çıkaramazsınız.

Bütün bunlar, halkı oyalamak için ellerine tutuşturulan birer argüman. Gaye yapılmak istenen şeyin gizlenmesi, kamufle edilmesidir. Yıllarca gerçek tehlikenin saklanıp, halkın suni düşman ve tehlikelerle uyutulduğu gibi. Vatandaş çıkıp” Türkiye’ye bir başbakan” yetmez diyor. Onu kimse duymuyor. Bu tarafta hangi siyasinin sevgilisi varmış, kaseti nasılmış bunu konuşuyoruz.

Soruyorum, siyasilerden bazılarının bu tür hayatlarının olmasının ülkenin geleceğini etkileyen yönü nedir? Bunları konuşan yok. Ülke muhafazakârmış, bu tür olaylara tepki verirmiş. Daha önce de yazmıştım. En çok izlenen dizilere bakın, kimin eli kimin cebinde dizilere reyting rekoru kırdıranlar uzaylılar mı? Vatandaş bunlara alışkın ve seviyor. Oy kaybına sebep olacağını sanmıyorum. Toplum mühendisleri bu noktada yanılıyor.30 yıl öncesinin Türkiye’si sanıyorlar hala. Ahlaki erozyonun farkında değiller.
**
Muhafazakâr kardeşlerimi anlamakta zorlanıyorum yine. Birçok konuda fikirlerine katıldım. Din konusunda dinimize aykırı olan konularda destekledim. Aksi düşünülemezdi. Ama her söylediklerini desteklemek mümkün değil. Kürt meselesinin çözümünde söyledikleri saçmalıklara katlanmak zorunda değiliz. Geçen akşam muhafazakar bir bayan ile,eski bir ülkücü olduğunu bildiğim bir zatın,konuşmaları beni hayrete düşürdü.

Fikirlerini dinleyince bir BDP li konuşuyor sandım.”Ateş kes ilan edilmiş, TSK da silah bırakmalıymış”.Bu kadar aptalca bir fikir olur mu? Sınırlarımız içinde terörist elinde silahla gezecek, asker müdahale etmeyecek. Sınır ötesi operasyon yapılmıyor. Ama sınırlarımız içinde kimse silahla gezemez. Silaha sahip tek kurum asker ve polis gücüdür. Efendim” eylem yapmıyorlarmış, ateş kes varmış.” Kim ateş kes imzalamış kendileri ile. Devlet teröristle ateş kes yapmaz.

Alın elinize uzun namlulu silahları çıkın sokağa. Sizi durduran emniyet güçlerine “ben adam öldürmüyorum ki, öylesine elimde geziyorum işte” deyin bakalım. Arap ülkelerindeki olaylar tesadüf değil. Bizdeki olaylar da eş zamanlı. Vatandaş” bir başbakan yetmez” diyor. Açıkça federasyondan bahsediyor.2007 de “tehlikenin farkında mısınız” diye başlık atan medya mensupları, asıl siz şimdi tehlikenin farkında mısınız?

Seçim sonrası meclise giren veya giremeyen bütün partilerden eşit sayıda bir anayasa kurulu oluşturulmalı. Bu kurul yeni anayasamızı hazırlamalı. Bu sorun nasıl çözülecekse birlikte karar verilmeli. Artık kaset skandalı v.s.ile insanları uyutmayalım.

11.5.2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder