Akşam yatıp,
sabah uyandığımızda bakacağız normalleşmişiz. Ülkede her şey normal olmuş.
Demokrasi yerine oturmuş. Kurumlar sadece kendi işiyle meşgul.
İrtica buharlaşmış,
derin yapı kendi kendini yok etmiş. Kızların saçları dökülüp dazlak kalmışlar.
Kaç tel saç görünürse laiklik elden gitmez tartışması bitmiş. Erkeklerin hepsi
köse olmuş. sakal modeli ile ilgili irticai tarz tartışılmaya değmezmiş.
Malezya, İran,
Suudi Arabistan üzerlerine büyükçe meteorlar düştüğü için haritadan silinmiş.
Şuna buna benzeteceğiz diye benzetilecek örnekler kalmamış. Statüko külliyen
kendini feshetmiş. Alabildiğine bir demokrasi hâkim ülkede.
Bu saydıklarımın
hiçbiri olmayacak elbette. Normalleşme denilen şey öyle akşamdan sabaha olacak
şey değil. Sistemi elinde tutan güç, direnecek tabi ki. Kendisine yeni
argümanlar bulacak.
Doğrusu şimdiye
kadar ben de Gülen hareketinin bir hayli genişlediğini düşünüyordum. Şimdi vazgeçtim.
Öyle düşünmüyorum artık. Evet, geniş bir camia, etkili oldukları alanlar da
vardır mutlaka. Ama şu cemaat vurgusu var ya, bana irticayı hatırlatıyor.
İrtica geliyor
diye yaygara yapanların, minare kılıfa sığmayınca, buldukları yeni argüman gibi
geliyor bana. Çünkü vatandaş irtica yalanını yutmuyor artık. Ağır aksak, eksik
ve yanlışlarla da olsa hukuk biraz işlemeye başlayınca, insanların yutmayacağı
bir yalanı söylemek fayda vermez biliyorlar. Öyleyse yeni bir tehdit ve tehlike
bulmak lazımdı. Bulundu işte. Cemaat.
Başörtüsünü biz
çözeriz diyenler şimdi kaç tel görünsün tartışıyor. Size ne vatandaşın saçının telinden.
İster tamamını açıkta bırakır, isterse tamamını kapar. Kuran’dan, dinden haberi
olmayan zevat, dini tartışıyor.
Bir kanalda
adının önünde prof. ibaresi olan bir bayan elinde bazı notlar, ayet mi yoksa
hadis mi olduğunu dahi bilmiyor, Yüce kitabımızdan erkek egemen bir kitap diye
söz ediyor. Bununla amel edilmezmiş efendin. Kalkmış benim dinimi tartışıyor.
Sana ne benim dinimden. Sen küfrünle otur yerinde.
Bir başka
kanalda bir yazar bozuntusu, hayatı boyunca alnı secde görmemiş belki, kızların
başörtüsünü tehlike olarak görüyor. Efendim Bosna’da kadınların hepsinin başı
bağlıymış daha önce. Ama çene altından bağlıymış. Şimdi türbanlı olmuş muş.
Mekânı Cennet
olsun Bilge Adam Alia İzzetbegoviç’in sözünü bilmiyor galiba. Hani
demişti,”Sırplara müteşekkiriz, bize Müslüman olduğumuzu hatırlattılar” diye.
Evet, Bosna’da
insanlar, adına Müslüman denilen fakat dinden haberi olmadan yaşayan insanlardı.
Tıpkı Sırplar gibi yaşıyorlardı. İşte kadınları da, kiliseye giden Hıristiyan
kadınlar gibi başını bağlıyordu. Şimdi doğrusunu öğrenmişlerse eğer, bir
Müslüman olarak memnun olman gerekirken, şekva ediyorsun. Şimdi de Bosnalının
dininin telaşına düşmüş muhterem.
Sırplar yaşayış
olarak kendileri gibi olduğu halde, sırf adları Müslüman olan insanları katlettiler.
Çünkü Müslüman adına bile tahammülleri yoktu. Sizin onlardan farkınız ne?
Bu ülkede
insanlar inancından dolayı aşağılanmayacak, horlanmayacak, inancını özgürce yaşayacak
elbet. Gerçek demokrasi gelecek mutlak. Sizin demokrasi diye başımızın üzerinde
tuttuğunuz demoklesin kılıcı yere inecek. Kimse kimsenin giyim tarzına
karışmayacak.
Normalleşme
denilen şey bir anda olmuyor tabi. Siz direneceksiniz, vatandaş sizin zihniyetinizi
her seçimde tepe taklak edecek.
7.10.2010
“Sırplara müteşekkiriz. Bize
Müslüman olduğumuzu hatırlattılar.”
Bilge Adam Aliya İzzet
Begoviç
SIRPLARA MÜTEŞEKKİRİZ
Asırlarca İslam’ın emrine uyduk, insanı sevdik.
Bizim gibi düşünürler sandık, sözleri hümanistlik.
Lakin içlerindeki kinin sönmeyeceğini bilemedik.
Bombalar başımızda patlayınca, kim bunlar dedik.
Baktık hemen yandaki komşularımız bunlar.
Hani paylaşmıştık onlarla çarşılar, sokaklar.
Evimize giderken önünden geçtiğimiz kapılar.
Şimdi hepsi birer militan, ellerinde silahlar.
Düşman sadece şehri paylaştıklarımız değildi.
Avrupalı seyrediyor diye düşündük, sessizdi.
Mücadele için güçlendirmek gerekti elimizi.
Baktık ambargo var, yok etmek istiyorlar bizi.
Düşman topla, tankla geldi, katliamlar başladı.
Bu bir soykırımdı, silinmek istendi Bosnalı.
Nato, birleşmiş milletler çözüm için toplandı.
Uzun sürdü görüşmeler lakin, karar çıkmadı.
Meğer kararsızlık soykırıma süre vermekmiş.
Azgın Sırp itlerini görev için öne sürmekmiş.
Beklide kanasları, mühimmatı Nato vermiş.
Müslüman olduğu için Bosna’lı yok edilecekmiş.
Biz farkında değildik kendi halimizde yaşarken.
Namaz kılar, oruç tutar ama farksızdık diğerlerinden.
Meğer kinleri varmış hoşlanmazlarmış dinimizden.
Doğru mesajı aldık artık, Radovan Karadzic’ten.
Necdet Cemal
Ocak 27.12.2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder