2 Eylül 2014 Salı

NORMALLEŞME



Akşam yatıp, sabah uyandığımızda bakacağız normalleşmişiz. Ülkede her şey normal olmuş. Demokrasi yerine oturmuş. Kurumlar sadece kendi işiyle meşgul.


İrtica buharlaşmış, derin yapı kendi kendini yok etmiş. Kızların saçları dökülüp dazlak kalmışlar. Kaç tel saç görünürse laiklik elden gitmez tartışması bitmiş. Erkeklerin hepsi köse olmuş. sakal modeli ile ilgili irticai tarz tartışılmaya değmezmiş.


Malezya, İran, Suudi Arabistan üzerlerine büyükçe meteorlar düştüğü için haritadan silinmiş. Şuna buna benzeteceğiz diye benzetilecek örnekler kalmamış. Statüko külliyen kendini feshetmiş. Alabildiğine bir demokrasi hâkim ülkede.


Bu saydıklarımın hiçbiri olmayacak elbette. Normalleşme denilen şey öyle akşamdan sabaha olacak şey değil. Sistemi elinde tutan güç, direnecek tabi ki. Kendisine yeni argümanlar bulacak.


Doğrusu şimdiye kadar ben de Gülen hareketinin bir hayli genişlediğini düşünüyordum. Şimdi vazgeçtim. Öyle düşünmüyorum artık. Evet, geniş bir camia, etkili oldukları alanlar da vardır mutlaka. Ama şu cemaat vurgusu var ya, bana irticayı hatırlatıyor.


İrtica geliyor diye yaygara yapanların, minare kılıfa sığmayınca, buldukları yeni argüman gibi geliyor bana. Çünkü vatandaş irtica yalanını yutmuyor artık. Ağır aksak, eksik ve yanlışlarla da olsa hukuk biraz işlemeye başlayınca, insanların yutmayacağı bir yalanı söylemek fayda vermez biliyorlar. Öyleyse yeni bir tehdit ve tehlike bulmak lazımdı. Bulundu işte. Cemaat.


Başörtüsünü biz çözeriz diyenler şimdi kaç tel görünsün tartışıyor. Size ne vatandaşın saçının telinden. İster tamamını açıkta bırakır, isterse tamamını kapar. Kuran’dan, dinden haberi olmayan zevat, dini tartışıyor.


Bir kanalda adının önünde prof. ibaresi olan bir bayan elinde bazı notlar, ayet mi yoksa hadis mi olduğunu dahi bilmiyor, Yüce kitabımızdan erkek egemen bir kitap diye söz ediyor. Bununla amel edilmezmiş efendin. Kalkmış benim dinimi tartışıyor. Sana ne benim dinimden. Sen küfrünle otur yerinde.


Bir başka kanalda bir yazar bozuntusu, hayatı boyunca alnı secde görmemiş belki, kızların başörtüsünü tehlike olarak görüyor. Efendim Bosna’da kadınların hepsinin başı bağlıymış daha önce. Ama çene altından bağlıymış. Şimdi türbanlı olmuş muş.


Mekânı Cennet olsun Bilge Adam Alia İzzetbegoviç’in sözünü bilmiyor galiba. Hani demişti,”Sırplara müteşekkiriz, bize Müslüman olduğumuzu hatırlattılar” diye.


Evet, Bosna’da insanlar, adına Müslüman denilen fakat dinden haberi olmadan yaşayan insanlardı. Tıpkı Sırplar gibi yaşıyorlardı. İşte kadınları da, kiliseye giden Hıristiyan kadınlar gibi başını bağlıyordu. Şimdi doğrusunu öğrenmişlerse eğer, bir Müslüman olarak memnun olman gerekirken, şekva ediyorsun. Şimdi de Bosnalının dininin telaşına düşmüş muhterem.


Sırplar yaşayış olarak kendileri gibi olduğu halde, sırf adları Müslüman olan insanları katlettiler. Çünkü Müslüman adına bile tahammülleri yoktu. Sizin onlardan farkınız ne?


Bu ülkede insanlar inancından dolayı aşağılanmayacak, horlanmayacak, inancını özgürce yaşayacak elbet. Gerçek demokrasi gelecek mutlak. Sizin demokrasi diye başımızın üzerinde tuttuğunuz demoklesin kılıcı yere inecek. Kimse kimsenin giyim tarzına karışmayacak.


Normalleşme denilen şey bir anda olmuyor tabi. Siz direneceksiniz, vatandaş sizin zihniyetinizi her seçimde tepe taklak edecek.


7.10.2010

“Sırplara müteşekkiriz. Bize Müslüman olduğumuzu hatırlattılar.”
Bilge Adam Aliya İzzet Begoviç

SIRPLARA MÜTEŞEKKİRİZ

Asırlarca İslam’ın emrine uyduk, insanı sevdik.
Bizim gibi düşünürler sandık, sözleri hümanistlik.
Lakin içlerindeki kinin sönmeyeceğini bilemedik.
Bombalar başımızda patlayınca, kim bunlar dedik.


Baktık hemen yandaki komşularımız bunlar.
Hani paylaşmıştık onlarla çarşılar, sokaklar.
Evimize giderken önünden geçtiğimiz kapılar.
Şimdi hepsi birer militan, ellerinde silahlar.


Düşman sadece şehri paylaştıklarımız değildi.
Avrupalı seyrediyor diye düşündük, sessizdi.
Mücadele için güçlendirmek gerekti elimizi.
Baktık ambargo var, yok etmek istiyorlar bizi.


Düşman topla, tankla geldi, katliamlar başladı.
Bu bir soykırımdı, silinmek istendi Bosnalı.
Nato, birleşmiş milletler çözüm için toplandı.
Uzun sürdü görüşmeler lakin, karar çıkmadı.


Meğer kararsızlık soykırıma süre vermekmiş.
Azgın Sırp itlerini görev için öne sürmekmiş.
Beklide kanasları, mühimmatı Nato vermiş.
Müslüman olduğu için Bosna’lı yok edilecekmiş.


Biz farkında değildik kendi halimizde yaşarken.
Namaz kılar, oruç tutar ama farksızdık diğerlerinden.
Meğer kinleri varmış hoşlanmazlarmış dinimizden.
Doğru mesajı aldık artık, Radovan Karadzic’ten.

 Necdet Cemal Ocak                       27.12.2008


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder