“Güney
Afrika’da demokrasi geldi her şey çözüldü mü”
diye soruyor vatandaş ve ekliyor, ne oldu hala ekonominin % 90 ı beyazların elinde diyor. Güney
Afrikalının cevabı güzel “hiç olmazsa onurumuzu kurtardık” diyor.
Bizimle
ne ilgisi var değil mi bu konunun? Eğer bu soruyu soruyorsanız Türkiye
gerçeğine yabancısınız demektir. Sağ-sol kavgasını, Türk-Kürt ayrışmasını,
alevi-süni kışkırtmasını, her yıl tekrarlanan 24 Nisan soykırım yalanını hiç
anlamamışsınız demektir.
Biz
de aynı durumdayız. İşgallerden kurtardık ülkeyi ama ekonomimizin neredeyse
tamamı beyazların elinde. Aramızdaki tek fark onlar gerçek manada beyaz tenli
insanlar, bizimkiler ırki anlamda beyaz Türkler. Hâsılı bir beyazlık var yani.
Yaşadığımız
bu sorunların ana kaynağı bu. Bazı insanlar bunu fark etti. Anadolu sermayesi
yükselişe geçti. Halk kendisi gibi düşünenlere yöneldi. Tam burada ipler
koptu.28 Şubat bu kara Türklerin uyanışına ve onları biri birine bağlayan
bağlara yönelik bir beyaz Türk atağıdır.
28
Şubatın bütün yükünü askere yüklemenin anlamı yok. Bu dönemde asker sadece
katalizör görevini üstlenmiştir. Fikir babası beyazlardır. Asker sadece bazı
konularda hassastır. İşte bu hassasiyet birileri tarafından nalıncı keseri gibi
kendine yontulmuştur.
Tek
parti döneminde askerde bir laiklik ve Atatürkçülük hassasiyeti
yerleştirilmişti. Neydi bu ideoloji? Kim icat etti diye düşünülmedi bile. Fikir
babaları tarafından istenildiğinde kullanılmak üzere bir Atatürkçülük icadı idi
bu. Kara Türkler geliyor, ekonomik hâkimiyetimiz bitiyor demek yerine
cumhuriyet düşmanlığı, Atatürk düşmanlığı icat edildi.
Tek
düşüncesi ülkesine bağlı olmak olan asker hedef tahtası oldu. Belki
“düşünseydiler alet olmasaydılar” diyebilirsiniz. Evet, olmasaydılar ama fikir
babalarına hala dokunulmadığına göre her şey yerli yerinde duruyor demektir.
Hatta muhafazakâr diye bilinen sermayeyi bile kendilerine benzettiler. Hani boş
çerçeve muhabbeti bunu anlatmıyor mu?
Yıl
1992 Nelson Mandela’ya “Atatürk barış ödülü” verilmesi teklif edildi ve Mandela
reddetti. Gerekçe olarak Kürtlere eşit davranılmamasını gösterdi ama meselenin
aslının Kürtlerle ilgili değil, kendi dindaşı olan beyazlarla ilgili olduğunu
kimse söylemedi ona.
Ermenilerle
ilgili bir konu olsa vatandaş hemen soruyor “ermeni olmak kötü bir şey mi?”
Bizim kimsenin ırkına sözümüz yok. Hiç birimiz ırkımızı kendimiz seçmedik.
Ancak bazı ırkların anılmalarına sebep olan icraatları vardır. Her yıl 24
Nisanda hepimizin ABD devlet başkanının ağzına baktığını “soykırım demedi” diye
sevinç çığlıkları attığımızı biliyoruz.
Buna
sebep dünyanın her yerinde aleyhimize eylem yapan Ermeniler, buna sebep
Ermenistan’da bayrağımız yakan Ermeniler, ülkemizde yaşayıp ekmeğimiz yiyen
Ermeniler. Biz bunları kast ediyoruz tabi ki. Bunların dışında kalan “iyi
Ermenileri” seviyoruz elbette. Eğer dışında kalan ermeni varsa!
Bir
de Yahudiler var. İslam düşmanlığı yapan, katliamlar yapan. Yahudi gibi derken
de bunları kast ediyoruz. Bunu dışındaki Yahudileri de seviyoruz, dışında kalan
varsa tabi!
İşte
bunların uzantısı olan beyazlar ekonomiyi kontrol eder de siyaseti etmez mi?
Yaşadığımız bunca darbe siyaseti kontrol değil nedir peki? Her Ayasofya konusu
açıldığında karşı çıkanlara bakın anlarsınız. Öylesine etkililer ki başbakana
bile “Sultan Ahmet Camisi dolmadan açmam” dedirtiyorlar.
Bu;
açmayacağız demenin ipe un serme modeli. Politik dengeler var biliriz bunu.
Belki böyle bir icraatta dünya üzerimize çullanacak. Bunu da biliyoruz. Ama
Güney Afrikalılar gibi hiç olmazsa “onurumuzu kurtardık” demekten aciz miyiz?
10.5.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder