2 Eylül 2014 Salı

MİSYONUMUZA NE OLDU?



Geçen bir yazımda düzelir mi bu memleket manzarası demiştim de okuyan dostlar “ümitvar olalım düzelir” dediler. Ben de o kanaatteyim ama önce manzaraya göz atalım.

Siyaset başka bir şey. İktidar için çaba sarf edilir, bu yolda bazı vaatler verilir. İktidar olmak için oy lazımdır, insanların bazı yönlerden kendilerine yakın görmesi gerekir sizi. Yakın görür ve iktidara geldiğinizde vaat etiğiniz şeylerin hepsini yapamazsınız.

Hele hayatı boyunca hiç devlet görevi yapmamış olan sade vatandaşa bunu izah edemezsiniz. Bilmezler ki, tekrar iktidar olmak için yine oy lazımdır. İktidarda olan insanlar da bilirler ki, sadece kendi görüşünde olan insanların değil, bütün insanların iktidarıdır bu. Zaten sözümüz onlara değil.

Sözümüz din adına konuşanlara. Biz biliriz ki, “ey iman edenler, Allah’tan korkun ve sağlam söz söyleyin” ayeti mucibince eğer inanıyorsak sağlam ve doğru olanı söylemeliyiz.

Bir ayeti tartışıyorsunuz, ayan beyan açık yazılmış bir ayet. Bunu okuduğu halde bu manaya geliyor diyen insanla tartışırken bütün keyfiniz kaçıyor. Ya okuduğunu anlamıyor yahut işine öyle geliyor.

Bütün peygamberlerin tek bir din tebliğ ettiğini, diğer adına din denilenlerin birer inanç olduğunu, kendilerine tebliğ edileni değiştirip bir isim verdiklerini anlatmak mümkün olmuyor. Arapça bilmeye gerek yok, Türkçe yazılanı doğru anlasak yine sorun kalmayacak.

Al-i İmran suresi 52 nci ayette Hz. İsa’nın sorusuna “Allah yolunda yardımcılar biziz, Allah’a iman ettik. Şahit ol ki, biz muhakkak Müslümanlarız.” Ayetini halen teslim olduk diyor ve bunu Elmalılı mealinden aldığını söylüyorsa, bu insana bir şey anlatamazsınız. Arapça müslimun kelimesinin Müslüman, müslimune kelimesinin onun çoğulu Müslümanlar olduğunu bilmediği gibi bilmekte istemiyor.

Hâlbuki Elmalılı tefsirinde de, hülast ül beyan fi tefsir il Kuranda da ( Konyalı Mehmed Vehbi) ve bütün diyanet meallerinde böyle yazar. Kaldı ki İslam teslim olmak demektir. Birilerinin hafızasına yerleştirdiği Hz. İsa’nın Hıristiyanlık, Hz. Musa’nın Musevilik diye bir getirdiği inancını yıkmak istemiyor. Kuran böyle yazmıyor ama olsun, o birileri daha iyi biliyor, semavi dinler ya. Hele bir de “kişiye göre değişir” denilince, zihninizden bir sinyal size “stooop” diye ikaz gönderiyor. Çünkü kişiye göre değişmesin, Allah ne dediyse o olsun diye Kuran vardır, Mübarek insan bunu bile bilmiyor.

Burada maddi hiçbir sembol yok. İnanç noktasında bile insanı ikna etmek mümkün olmuyor. Bir de işin içine maddi konu girerse, ikna etmek hiç mümkün değil.

Başlangıçtaki misyonu nedeni ile eğer bir grup, bir cemaat bir algı oluşturmuşsa sizde bunu değişmek mümkün değil. O misyon yön değişmiş olabilir, o misyon artık misyonunu kaybetmiş maddi bir kisveye dönmüş olabilir. Pek önemli değildir bizim için.

Biz olmasak gençlik elden çıkar, biz bir misyonun temsil ediyoruz diyenlerin “dershaneme dokunma” kampanyasına şahit olduk geçtiğimiz günlerde. Hâlbuki biz bilinçli olarak o dershaneleri tercih ediyorduk. Aklımızda olan bu misyondu işte. Bunları neden şimdi yazıyorum da o gün değil?

Çünkü o günlerde öyle hararetli tartışıyordu ki taraflar, düşündüğünüzü anlatmak mümkün değildi. Anında ikinci dünya savaşında bile görülmemiş bir bombardımana tabi tutulurdum. Belki simdi sarih bir kafa ile değerlendirirler. Yoksa kimseden korktuğumdan değil. Eğer sorulduğunda sözün doğrusunu söylemiyorsam, yazdığım ayetleri hiç dikkate almayın, hatta beni Müslüman bile saymayın.

Büyük oğlum dershane döneminde hep dokunulmayan dershaneye gitti. OKS de ilk bine girmiş bütün dershanelerin çok büyük burslar verdiği ve iyi bir lisede okuyan çocuk. İlk sınavda benim ve oğlumun okul tercihleri ters düşünce, seneye tekrar gireyim dedi ve tercih yapmadık. Ve dokunulmayan dershanemizle görüştük, bize önceki yıllarda olduğu gibi yüksek rakam çıkarıldı. Kendi öğrenciniz, puanı düşük değil, sadece benim istediğim puan değil dedik. Dedik ama yerlerinden kıpırdamadılar.

Birkaç gün sonra başka bir dershaneden mektup aldık. Oğlunuzu sadece KDV alarak kayıt yapıyoruz diyordu. Oraya kayıt yaptırdık ve dershanemizin söylediği rakamın onda birinden bile az bir para ödedim.

Bu yıl küçük oğlumu kayıt ettim yine dokunulmayan dershanemize. Kayıt işlemini ekim ayında yaptık. Üniversite sınavımız önümüzdeki yıl, bu yıl değil. Bir ay sonra her gün aranmaya başladım. Yani kasım ayından itibaren. Önümüzdeki yıl için kayıt yaptırmam isteniyordu. Ben emekliyim, biri üniversite biri lisede iki çocuk okutuyorum, bu ödemem bitsin iki ödeme yapamam gibi sözlerimiz tesir etmedi. Adeta gırtlağıma çöküldü.

Kayıt yaptık önümüzdeki yıl için de. Artık aranmıyorum. Garantiye alındı önümüzdeki yıl. Ama benim kafam karıştı. Misyon acaba ticarete mi dönüştü diye. Misyon tüccarların eline mi geçti diye. Misyon adına başkalarının istediği rakamın on katını ödeyerek kazık mı yiyorum diye. Gel bu işin içinden çık.

30.01.2013




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder