Daha önceki yazımda anayasamızın devletin dili
ile ilgili maddelerini yazmıştım. Mecliste Türkçe dışında bir dil kullanılması
ülkeyi germeye, siyaseti germeye, belki insan hak ve özgürlükleri bağlamında
varsa eğer çözülmesi gereken sorunlar, bunları çözmeye değil, çözmemeye yönelik
davranıştır. Bir nevi çözülmesi istenen sorunun çözülmemesini sağlamak için
provake etmektir.
Şu bilinmelidir ki; bu ülkenin
bölünüp parçalanması bunu isteyenlerinde işine yaramayacaktır. İşte haber,
Diyarbakır’da petrol bulundu. Belki ihtiyacımızı karşılayacak kadar değil ama
bu bölgede petrol olduğu muhakkak.
Dünyanın öbür ucundan var olan
devletin petrolüne el koymak, Orta doğuda İsrail eksenli bir yapılanma
oluşturmak için gelen Amerika ve Irak’ın durumu. Obama yönetiminde daha ılımlı
siyaset beklenirken, açıklama geliyor. Evet, Amerika Iraktan asker çekecek fakat
bilmem ne kadar asker de bırakacak. Ne için, Amerikanın menfaatlerini korumak için.
Amerika nere, Irak nere. Ama lafa bakın. Menfaatlerini korumak diyor.
Şimdi bu zavallılar sanıyorlar
mı ki Amerika kara gözlerine âşık olduğu için, kendilerini çok sevdikleri için destekliyor.
Daha oturmuş, daha sistemli bir devlet değil mi idi Irak. Menfaat için koca
Irak devletini işgal edip parçalayan Amerika, neden bir Kürt devleti istesin
ki?
Batıdaki bir iki yerdeki
petrolümüzü saymazsak, Türkiye’mizin petrol bölgesi olan yerler, dikkat
ederseniz sorunlu olan bölgelerimiz. Benim koca ülkeme bile yedirmemeye çalışan
Amerika, bunu yeni kurulacak bir Kürt devletine mi yedirecek? Mecliste Kürtçe
konuşarak çok matah bir iş yaptığını sanan insan bunu farkın değil mi? Bal gibi
farkında.
Evet, anayasamız belki mükemmel
bir anayasa değil, belki insan hakları bağlamında eksiklikler var. Ama bu bir tekâmül
meselesidir. İnsanımızın eğitim düzeyi yükseldikçe, haklarını isteyecektir elbet.
Eğitimli insana haklarını vermiyorum demek, kolay iş değil. Eğitim arttıkça,
insanlar uyanacak, captagon âli’leri bilecek. Bunların birer görevli olduğunu anlayacak,
kimlerin ülkede kaos yaratmaya çalıştığını anlayacak, sahte tehlikeleri bilecek.
Yâda olmayan şeylerin tehlikesinin de olmadığını bilecek.
Muhteşem Sisi diyor ki; hani
konu mankeni olarak Fadimeleri, Emireleri bulduğu söylenen, “eğer 28 Şubat
süreci için bunların olduğunu bilseydim girmezdim bu işe.” Ne oluyor böyle
oyunlarla demokrasinin kesilmesi, ülke kaybediyor. Kaybediyor ama birileri
kazanıyor.
Herkes bir yol tutmuş gidiyor.
Biri darbe programlıyor, biri entellik, liberallik ayağına özgürlüklerin dar
alanlarını kullanıyor, birileri din duyguları ile yola çıkıp insanları kandırıyor.
Bu ülkede Türk olmak, Müslüman olmak daha avantajlı bir statüdür sananlar yanılıyorlar.
Zira kendi felsefesi var sistemin. Karşı olan veya sistemin tersine davranan
her fikir onun için tehlikedir. Bunun koruyucuları hemen bir tehlike yaratır ve
insanları buna inandırırlar. İrtica gibi.
Gerçek müslüman olan, devletine
ve milletine ihanet etmez. Liberallik, özgürlük veya ne ad altında olursa olsun,
hak yoldan şaşmaz. Öyleyse nedir bu tutulan yollar? Nasılsa insanlar bilmiyor,
biz hedefimize giden her yolu mubah sayalım. Sırf Müslümanların yaşadıkları
bazı sıkıntıları def etmek için, neden ihtiyaç duyulsun ki Hristiyan’a,
Müsevi’ye.
Bizim hem kimsenin
desteğine ihtiyacımız yoktur, hem bukalemun gibi renk değiştirmeye. Neden hep
bir şeyleri halletmek için bir şeyler oluruz onu da anlamış değilim. Bir gün
hepimiz Kürt oluyoruz. Bir gün hepimiz Hrant oluyoruz. Bir gün hepimiz ermeni oluyoruz.
Neden kendi ülkemizde Türk gibi olup ta sorunlarımızı çözmeyi düşünmüyoruz.
Abant platformu
taraftarlarının hoş görülü yaklaşımına diyeceğimiz yok. Elbette İslamda hoş
görü hâkimdir. Bunun için “semavi dinler”tabir edilen din sahiplerinin
desteğine ihtiyacımız yok ki. Önce insanımıza kendi dinimizi doğru olarak
anlattık mı? Anlattıysak ne demektir bu “semavi dinler” öyleyse.
Yani Allah bir peygamberle bir din göndermiş,
Hristiyan lık demiş, başka bir peygamberle başka bir din göndermiş adına
Musevilik demiş. Acaba benim okuduğum Kuranı Kerim onların okuduğundan farklımı?
Ali İmran suresi ayet 52 de bakın ne diyor.”İsa, onlardaki inkârcılığı sezince:
Allah yolunda bana yardımcı olacaklar kimlerdir? Dedi. Havariler: Biz, Allah
yolunun yardımcılarıyız; Allah’a inandık, şahit ol ki bizler Müslümanlarız.
Cevabını verdiler ”Demek ki Hz. İsa’da İslam’ı getirmiştir. Musevilik diye bir
din hiç yoktur yüce kitabımızda. Sadece Yahudiler diye geçer.
Hac suresi 78 nci ayette
“O,gerek daha önce(gelmiş kitaplarda) gerekse bunda (Kuran’da) size
‘müslümanlar’ adını verdi”. Şimdi.
Ben adına semavi dinler
diyerek bu uydurma isimlerle meydana getirilmiş din sahipleri ile iş birliği
yapmak zorunda mıyım? Yâda ülkemde insan hakları ihlallerini çözmek için illa
Kürt yâda ermeni olmak zorunda mıyım?
Kimdir bu irtica geliyor
diyerek ülkede kaos yaratan, beyinleri bulandıran, insanımı bir birine düşman
eden güç? Kimdir bu müslümanım diyerek platform falan düzenleyip semavi din
diye takdim ettikleri din sahipleri ile iş birliği yapıp aslında islamda
olmayan şeyleri bize var gibi yutturmaya çalışanlar.
İnsanımı şu veya bu
sebeplerle bir birine düşürenler aslında bu ülkeyi bölerek dış güçlere hizmet
ettiklerini biliyorlar mı? Petrolümü, zenginliğimi Irak gibi işgal edilmeden
onların eline teslim edeceklerini biliyorlar mı? Bilimiyorlar bence. Kürsülerde
nutuk atamayı biliyorlar, ermeni olmayı biliyorlar, kürt olmayı biliyorlar, ama
Türk olarak sorunları halletmeyi bilmiyorlar. Yazık.
02.03.2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder