2 Eylül 2014 Salı

KEŞKE OLMASAYDI



“Eşimin GATA’ YA alınmamasına destek verecek kadar da izansızsınız”

Bu cümle Başbakan Erdoğan’a ait. MHP li Osman Durmuş’un alaylı konuşması sonunda böyle cevap vermişti, hem de rengi atmış olarak. Daha önce de Erdoğan’ı Davos’ta böyle görmüştük. Hani önceden planlanmış dedikleri “one minute” çıkışı işte. Yine böyle kıp kırmızı olmuştu, ama birileri bu önceden planlanmış bir çıkış demişlerdi ya. Demek ki değilmiş.

Bu ayıp, bu yüz karası bitmeli artık. Bu yanlışı fark etmişken TSK nın bunu çözmesi gerekir. Söz konusu sadece Emine Erdoğan değil. Bu sorun kökten halledilmeli. Ve TSK şunu anlamalı. Bu halkın bir dini vardır. Kadınların örtünmesi de bununla bağlantılıdır. Doğrudur veya yanlıştır. Buna ne siz karar verebilirsiniz. ne de ben. Buna millet karar vermiş. Ona saygılı olmak gerek.

Ancak bu şekilde ordunun yıpranmasına yok açan zihniyet bertaraf edilir. Ancak bu sayede, arkasına darbeci zihniyeti alarak güçlü konuma gelen azınlığın, çoğunluğu aşağılaması engellenebilir. Ancak bu sayede kendi halkına düşman muamelesi yapmak önlenebilir. Ancak bu sayede başörtüsü üzerinden politika yapmak bitebilir.

“Ben senin yerine olsam, karının örtüsünü çıkarırım, insan karısına sahip olamaz mı”diye seviyesizce bir yaklaşımı hiçbir general, kendi ülkesinin başbakanına söylememeli. Eğer güvenirlilik azalmışsa, bunu neden başörtüsüne özgürlük fikrinde olan partilerde arıyoruz da, kendi başbakanına böyle sözler söyleyen zihniyette aramıyoruz. Bitmeli bu gerginlik artık bitmeli ki;

Muhalefet muhalefetliğini bilsin. Yok mu bu ülkenin başka sorunları? Okul deyince akıllarına başörtüsü yasağı geliyor. Şubat geldi hala sınav tarihi belli değil. SBS sil baştan oldu. Hastahane deyinde akıllarına başörtüsü yasağı geliyor. Yok mu bu ülkede başka sağlık sorunları? İktidar başörtüsü dışında her şeyi doğru mu yapıyor yani?

Bizim Amerikan ordusundan, Fransız ordusundan farkımız bu. Çanakkale’de zafer, İstiklal savaşında zafer nasıl geldi sanıyorsunuz. Azınlık nasıl sayı ve teknolojiye galip geldi sanıyorsunuz? İman gücü sayesinde. Yok etmeye çalışmayın bu milletin imanını.     İnsanların, dininin şeriatına bağlı olması başka bir şeydir, şeriat rejimi başka bir şeydir. Çekilin bu başörtüsü yasağının arkasından, İster kültür tarzı olsun, ister gelenek tarzı olsun, ister inancı için olsun. Aşağılanmasın artık bu insanlar.

Sıkma baş, iğneli bağlama hep 28 Şubatın zihniyeti. Bu kelimeleri ilk Sayın Çevik Bir’den duymuştum. Kalkın bir Pazar günü kiliseye gidin. Bakın kilisedeki kadınlar nasıl başını bağlıyor. İşte Müslüman’a bu tavsiye edildi hep. Ama bir şey unutuldu veya kasıtlı yapıldı. Onlar Hıristiyan’dı. Tavsiye ettiğiniz insanlar Müslüman. İşte o sözü edilen güven kayması bundan, insanlar aptal yerine konuldu. Ama insanlar aptal değildi. Şanlıurfa’da ihtilal sonrası Sayın Kenan Evren meydanda konuşurken, baş bağlamanın gereksiz olduğunu, dinde yeri olmadığını söylediği an, meydan onun için boşalmıştı. Çünkü bu millet aptal değildi.

Birkaç yıl öncenin hadisesi neden şimdi gündeme gelmiş. Bunu anlayacak yapıda değil bazı yazarlarımız. Zamanı bir düşünseler. O zaman bunlar gündeme gelebilirimiydi? Ya 367 faciası yaşanırdı, ya da bir darbe. Aradan zaman geçti, kör gözler bile gördü bir irtica tehlikesi olmadığını. Aradan zaman geçti, aczimendilerin bir tiyatro grubu olduğunu anladı insanlar. Aradan zaman geçti, Fadime şahinin konu mankeni olduğunu anladı insanlar. Aradan zaman geçti her şeyin bir tezgâhtan ibaret olduğunu anladı insanlar. Bunlar artık konuşulur oldu. Çünkü bu insanlar belediye otobüslerinin bile haremlik selamlık olacağını söylemişlerdi. Oldu mu?

Eşi kıyafeti nedeni ile hastaneye giremeyen, resepsiyonlara eşsiz çağrılan bir başbakan birde sivil diktatör oluyor.

Unutmayın,30 yıllık terör şehitlerini hatırlayın. Musalla taşındaki her şehidin başında, bir başı bağlı ağlayan ana vardı. Ey MHP li vekiller. Hani Türk-İslam sentezi idi.

5.2.2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder