“Eşimin GATA’ YA alınmamasına destek
verecek kadar da izansızsınız”
Bu
cümle Başbakan Erdoğan’a ait. MHP li Osman Durmuş’un alaylı konuşması sonunda
böyle cevap vermişti, hem de rengi atmış olarak. Daha önce de Erdoğan’ı
Davos’ta böyle görmüştük. Hani önceden planlanmış dedikleri “one minute” çıkışı
işte. Yine böyle kıp kırmızı olmuştu, ama birileri bu önceden planlanmış bir
çıkış demişlerdi ya. Demek ki değilmiş.
Bu
ayıp, bu yüz karası bitmeli artık. Bu yanlışı fark etmişken TSK nın bunu
çözmesi gerekir. Söz konusu sadece Emine Erdoğan değil. Bu sorun kökten halledilmeli.
Ve TSK şunu anlamalı. Bu halkın bir dini vardır. Kadınların örtünmesi de
bununla bağlantılıdır. Doğrudur veya yanlıştır. Buna ne siz karar verebilirsiniz.
ne de ben. Buna millet karar vermiş. Ona saygılı olmak gerek.
Ancak
bu şekilde ordunun yıpranmasına yok açan zihniyet bertaraf edilir. Ancak bu
sayede, arkasına darbeci zihniyeti alarak güçlü konuma gelen azınlığın,
çoğunluğu aşağılaması engellenebilir. Ancak bu sayede kendi halkına düşman
muamelesi yapmak önlenebilir. Ancak bu sayede başörtüsü üzerinden politika
yapmak bitebilir.
“Ben
senin yerine olsam, karının örtüsünü çıkarırım, insan karısına sahip olamaz
mı”diye seviyesizce bir yaklaşımı hiçbir general, kendi ülkesinin başbakanına söylememeli.
Eğer güvenirlilik azalmışsa, bunu neden başörtüsüne özgürlük fikrinde olan
partilerde arıyoruz da, kendi başbakanına böyle sözler söyleyen zihniyette aramıyoruz.
Bitmeli bu gerginlik artık bitmeli ki;
Muhalefet
muhalefetliğini bilsin. Yok mu bu ülkenin başka sorunları? Okul deyince
akıllarına başörtüsü yasağı geliyor. Şubat geldi hala sınav tarihi belli değil.
SBS sil baştan oldu. Hastahane deyinde akıllarına başörtüsü yasağı geliyor. Yok
mu bu ülkede başka sağlık sorunları? İktidar başörtüsü dışında her şeyi doğru
mu yapıyor yani?
Bizim
Amerikan ordusundan, Fransız ordusundan farkımız bu. Çanakkale’de zafer,
İstiklal savaşında zafer nasıl geldi sanıyorsunuz. Azınlık nasıl sayı ve
teknolojiye galip geldi sanıyorsunuz? İman gücü sayesinde. Yok etmeye
çalışmayın bu milletin imanını. İnsanların,
dininin şeriatına bağlı olması başka bir şeydir, şeriat rejimi başka bir şeydir.
Çekilin bu başörtüsü yasağının arkasından, İster kültür tarzı olsun, ister
gelenek tarzı olsun, ister inancı için olsun. Aşağılanmasın artık bu insanlar.
Sıkma
baş, iğneli bağlama hep 28 Şubatın zihniyeti. Bu kelimeleri ilk Sayın Çevik
Bir’den duymuştum. Kalkın bir Pazar günü kiliseye gidin. Bakın kilisedeki
kadınlar nasıl başını bağlıyor. İşte Müslüman’a bu tavsiye edildi hep. Ama bir
şey unutuldu veya kasıtlı yapıldı. Onlar Hıristiyan’dı. Tavsiye ettiğiniz
insanlar Müslüman. İşte o sözü edilen güven kayması bundan, insanlar aptal
yerine konuldu. Ama insanlar aptal değildi. Şanlıurfa’da ihtilal sonrası Sayın
Kenan Evren meydanda konuşurken, baş bağlamanın gereksiz olduğunu, dinde yeri
olmadığını söylediği an, meydan onun için boşalmıştı. Çünkü bu millet aptal
değildi.
Birkaç
yıl öncenin hadisesi neden şimdi gündeme gelmiş. Bunu anlayacak yapıda değil
bazı yazarlarımız. Zamanı bir düşünseler. O zaman bunlar gündeme gelebilirimiydi?
Ya 367 faciası yaşanırdı, ya da bir darbe. Aradan zaman geçti, kör gözler bile
gördü bir irtica tehlikesi olmadığını. Aradan zaman geçti, aczimendilerin bir
tiyatro grubu olduğunu anladı insanlar. Aradan zaman geçti, Fadime şahinin konu
mankeni olduğunu anladı insanlar. Aradan zaman geçti her şeyin bir tezgâhtan
ibaret olduğunu anladı insanlar. Bunlar artık konuşulur oldu. Çünkü bu insanlar
belediye otobüslerinin bile haremlik selamlık olacağını söylemişlerdi. Oldu mu?
Eşi
kıyafeti nedeni ile hastaneye giremeyen, resepsiyonlara eşsiz çağrılan bir
başbakan birde sivil diktatör oluyor.
Unutmayın,30
yıllık terör şehitlerini hatırlayın. Musalla taşındaki her şehidin başında, bir
başı bağlı ağlayan ana vardı. Ey MHP li vekiller. Hani Türk-İslam sentezi idi.
5.2.2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder