Geçen
gün bir film izledim. Amerikan derin devletini anlatan bir filmdi. Derin
devletin başındaki adam şöyle diyordu.”Halkın içine öyle bir korku salmalıyız ki,
kendilerini kurtarmak için yapacağımız her şeye razı olacaklar.”
Bilmiyorum
bu cümle size tanıdık geliyor mu? Bana tanıdık gibi geliyor.12 Eylül öncesi
ülkeyi esir alacak komünizm tehlikesini hatırlatıyor,28 Şubat döneminde
tepemize binecek irticayı hatırlatıyor.
Ne
yaman bir korku idi o.Her yerde terör var, her gün onlarca insan ölüyor. Bu
korkulardan kurtulmak için ordu göreve diye pankart açtık ya. Hatta
özgürlükleri kısıtlayan anayasaya bile büyük çoğunlukla evet dedik.
Zaman
değişti. Millet bu korkuların kaynağının ne olduğunu anladı. Şimdi bu
anayasanın değişmesi gündemde. Gündemde ama karşı çıkanlar var. Kimler karşı çıkıyor?
Hem de paketin daha içinde ne olduğu bilinmeden. Sadece istemezük teranesi ile.
Öncelikle
bu korkuları insanların içine salan darbe zihniyetinde olanlar. Ancak onların
icraatları birer birer çıkınca artık sesleri çıkmaz oldu. Haliyle bazı savunma
refleksleri olacaktır.
Önceki
yılları düşünürseniz, bu sinsi güçler sinmemiş olsaydı, bu sisli havada kim
bilir kaç yerde bombalar patlıyordu şimdi. Ama değişim başladı. Askerimin
mermisiz nöbet tutacağı günler gelecek yine. Bir nizamiyede nöbet tutan askerin
mermi ile ne işi olur ki. Yurt içinde kim kendi askerine kötü gözle bakabilir?
Üniversiteler
karşı çıkardı, o dediğim günler olsaydı. Cüppeleri ile Anıtkabir’e giderlerdi.
Şimdi öğretim üyeleri televizyonlarda çıkıp kendince fikrini söylüyor.
Demokrasi bu işte. Her türlü fikir söylenecek, doğrular bulunacak.
Yargı
karşı çıkıyor. Çıkıyor, çünkü egemenlik elden gidiyor. Sistemin tek hâkimi onlardı.
Statüko yargı eli ile yürütülüyordu.367 kararları, halkın iradesine irtica
odağı olma kararları. Şimdi geniş bir katılım olunca kurumlara, kontrol sağlanamayacak.
Kim alacak böyle kararları?
Muhalefet
karşı çıkıyor. CHP yi anladık ta, MHP ye aklım ermiyor. Neden statükodan yana
tavır alırlar bilmiyorum. Kendi savundukları değerlere karşı çıkmak nasıl bir
şeydir bilmiyorum farkındalar mı?
CHP
ye gelince. Karşı çıkar haklıdır. Çünkü yapılmak istenen değişikler kendi parti
programında olan şeyler. Hem programına koyacaksın, hem de karşı çıkacaksın.
Niye? Geçici 15 nci madde tek gelirse destekleyeceklermiş. Gayeleri üzüm yemek değil,
bağcıyı dövmek.
Eğer
anayasa değişecekse, programıma koydum, ancak ben değişirim diyor. Bu meclis
değişemez diyor. Meclisteki vekiller başka ülkeden mi gelmiş? Kim seçmiş onları?
Yeni meclisi kim seçecek. Böyle bile olsa, yine bu oy oranında kalacaklar, yine
itiraz edecekler.
Hem
geçici 15 nci madde kalksın diyeceksin, hem de darbe iddiası ile
yargılananların avukatlığını yapacaksın. Hangisi CHP. Darbeci olduğu
söylenenlere arka çıkan mı, yoksa geçici 15 nci madde kalksın diyen mi?
İnsan
hakları bağlamında maddeler var. Ama CHP diyor sen insanlara hak veremezsin. Bu
insanlar köle nizamında yaşamaya alışmıştır. Uzlaşma denilen şey de, benim
dediğimin olmasıdır. Benim dediklerim olmuyorsa, bu uzlaşma değildir.
En
çok fırtına koparılan HSYK nın yapısının değişikliği maddesi. Yüksek yargı al
gülüm ver gülüm götürüyordu işi. Şimdi daha geniş bir katılım sağlanmış. Bu mu adaletsizlik.
Bu değişiklik maddesini inceledim, hiçte iktidarın kendisini etkin kılacak
şekilde değil.
Zaten
aklı başında olan bir iktidar böyle bir şey yapmaz. Kim sonsuza kadar iktidar
kalacak ki? Yarın başka bir iktidar gelince onlar hâkim güç olacağına göre,
hiçbir iktidar, yarın kendisini köşeye sıkıştıracak anayasa değişikliği yapmaz.
Değişim
başlamıştır. Değişime karşı olanlar boşuna direniyorlar. Değişim halkın gerçek
manada iktidarıdır. Değişim daha önceki yazımda belirttiğim gibi Anadolu’nun iktidarıdır.
Değişim horlanan, aşağılanan, mevzilerde can veren bu ülkenin gerçek
sahiplerinin demokrasi zaferidir.
24.3.2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder