Önceleri
seçimdeki adayları anlatmak için şu partiden aday veya şu ilden bağımsız aday derdik.
Şimdi yeni bir tabir çıktı. BDP den bağımsız aday. Türk dil kurumu bu yeni
terimi kaydetmeli bence.
Peşin
hükümleri bırakıp önce biz dilimiz, dinimiz, ırkımız ne olursa olsun bir arada
yaşamak istiyor muyuz? Bu sorunun cevabını vermek gerek. Sonra kafamızdaki
peşin hükümleri atıp, bir arada nasıl yaşanır sorunsunun cevabını arayalım.
Osmanlıyı
geçelim, cumhuriyet döneminde hatalar yapılmadığını söyleyen bir kişi bile yok.
Hatalar yapıldığının hepimiz farkındayız, neresinden dönersek kardır düşüncesi
ile bunları telafi etmeliyiz.
Milletimizi
bir kısmı uyandı artık. Ama kötü gidişattan beslenen bazı kesimlerin ya zekâları
bu işi kavramadığından, ya da besleniyor dedik ya, beslenmeye devam etmek
düşüncesinden kaynaklanıyor
Madem
hataların farkındayız, öyleyse o hatalı dönemlerin bizlere aşıladığı peşin
hükümleri bırakmalıyız önce. Çünkü o peşin hükümlülük hatalı dediğimiz yönetim
tarzının, sistemi muhafaza etmek için uyguladığı bir psikolojik harekâtın neticesiydi.
Doğru olsa da, yanlış olsa da benim düşüncemde olmayan insanların söylediğine
hemen itiraz etmek. İtiraz etmekle kalmayıp çamur atmak ve iftira atmakla karşı
tarafı alt etmeye çalışmak.
Geçtiğimiz
gün sanatçı Berdi Baykam’a saldırı oldu. Bu saldırıyı kınamamak, nefret etmemek
mümkün değil. Sayın Baykam’ı sevmek şart değil. Ama Allah’ın yarattığı, hayat
hakkı tanıdığı bir insanın hayat hakkına tecavüz asla kabul edilemez. Kim yaptıysa
ki yapan teslim oldu, sebebi araştırılacak, cezası verilecek elbet. Ancak
dikkatlerden kaçan bir nokta var.
Sanatçının
yanındaki,yine sanat camiasıyla ilgili olduğunu öğrendiğim bir hanım olayı
anlatıyordu mikrofonlara.Saldırganı tarif etti.”Sakallı ve bıyıklı biri.”Sonra
saldırganın salondaki resimleri verildi baktım sakal ve bıyık yok.Ama o hanım
peşin hükmünü vermiş.Saldırganın hangi taraftan olduğuna.Uzaydan kafalarına taş
düşse,bu sakallı ve bıyıklı irticai bir meteor diyecekler.Yazık!!!
Yine
bir anket nedeni ile tanıştığım genç bir hanım, alevi olduğunu ve Sünnileri
sevmediğini söyledi. Hakkı vardır elbet birilerini sevmeye, birilerini sevmemeye.
Yani sevmemek hakkını kullanıyordu. Önemli olan neden bu hakkı kullanmak
istediği idi. Ben de o soruyu sordum. Sizi bu düşünceye iten nedir dedim.
Verdiği cevap ilginçti. Siz Kerbela’da Hüseyin’i öldürdünüz dedi.
Öncelikle,
biz ona “Hz. Hüseyin” deriz dedim. İkincisi o bizim peygamberimizin torunuydu,
böyle bir olayın yaşanmasından bende çok üzüntü duyuyorum. Üçüncüsü ben o
yıllarda yaşamıyordum. O olaya hiçbir dahlim yok. Benden niçin nefret
ediyorsun?
Cumhuriyet
dönemi dediğimiz dönemin hatalarını yapan zihniyetin temsilcilerinin hiç biri
hayatta değil. Şimdi o makamlara ve rütbelere sahip olanlara düşman olmanın
anlamını kavramakta zorlanıyorum. Evet, darbeler vardır, yapılmıştır. Basından
edindiğimiz bilgilere göre bu heveste olan insanlarda hala mevcutmuş. Onlarda yargılanıyor,
doğru mu değil mi açığa çıkacaktır mutlaka. O zaman yanlışları yapanlardan
hesap soracağım diye silahlanıp, dağlara çıkmaya ve bu günün askerine kurşun
sıkmaya kimin hakkı var.
İşte
bu seçim tam bir fırsat. Normal bir siyasi parti gibi seçime giriniz. Kürtler
bir tek güney doğuda yaşamıyor. Bir Türkiye partisi olarak, demokrasi yolunda
ilerlemenin mücadelesini hep birlikte verelim.
Peşin
hükümlerden sıyrılarak, mevcut hukuka göre aday olmayacak kişileri aday gösterip,
adaylıkları reddedilince de kaos yaratmak için pusuya yatmayınız. Eğer mevcut
anayasadan memnun değilseniz, anayasa değişikliklerinde katkı verirdiniz.
Vermediğinize göre, memnunsunuz demektir. O zaman bu anayasaya göre aday olamayınca
da mızıkçılık yapmayın.
Önce
karar verin kardeşim. Biz birlikte daha demokratik, daha müreffeh bir ülkede
yaşamak istiyor muyuz? Önce bu soruyu kendinize sorun, sonra gelin birlikte
çözüm arayalım.
20.4.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder