2 Eylül 2014 Salı

LİTERATÜRÜMÜZE YENİ KELİMELER VE PEŞİN HÜKÜMLERİMİZ



Önceleri seçimdeki adayları anlatmak için şu partiden aday veya şu ilden bağımsız aday derdik. Şimdi yeni bir tabir çıktı. BDP den bağımsız aday. Türk dil kurumu bu yeni terimi kaydetmeli bence.

Peşin hükümleri bırakıp önce biz dilimiz, dinimiz, ırkımız ne olursa olsun bir arada yaşamak istiyor muyuz? Bu sorunun cevabını vermek gerek. Sonra kafamızdaki peşin hükümleri atıp, bir arada nasıl yaşanır sorunsunun cevabını arayalım.

Osmanlıyı geçelim, cumhuriyet döneminde hatalar yapılmadığını söyleyen bir kişi bile yok. Hatalar yapıldığının hepimiz farkındayız, neresinden dönersek kardır düşüncesi ile bunları telafi etmeliyiz.

Milletimizi bir kısmı uyandı artık. Ama kötü gidişattan beslenen bazı kesimlerin ya zekâları bu işi kavramadığından, ya da besleniyor dedik ya, beslenmeye devam etmek düşüncesinden kaynaklanıyor

Madem hataların farkındayız, öyleyse o hatalı dönemlerin bizlere aşıladığı peşin hükümleri bırakmalıyız önce. Çünkü o peşin hükümlülük hatalı dediğimiz yönetim tarzının, sistemi muhafaza etmek için uyguladığı bir psikolojik harekâtın neticesiydi. Doğru olsa da, yanlış olsa da benim düşüncemde olmayan insanların söylediğine hemen itiraz etmek. İtiraz etmekle kalmayıp çamur atmak ve iftira atmakla karşı tarafı alt etmeye çalışmak.

Geçtiğimiz gün sanatçı Berdi Baykam’a saldırı oldu. Bu saldırıyı kınamamak, nefret etmemek mümkün değil. Sayın Baykam’ı sevmek şart değil. Ama Allah’ın yarattığı, hayat hakkı tanıdığı bir insanın hayat hakkına tecavüz asla kabul edilemez. Kim yaptıysa ki yapan teslim oldu, sebebi araştırılacak, cezası verilecek elbet. Ancak dikkatlerden kaçan bir nokta var.

Sanatçının yanındaki,yine sanat camiasıyla ilgili olduğunu öğrendiğim bir hanım olayı anlatıyordu mikrofonlara.Saldırganı tarif etti.”Sakallı ve bıyıklı biri.”Sonra saldırganın salondaki resimleri verildi baktım sakal ve bıyık yok.Ama o hanım peşin hükmünü vermiş.Saldırganın hangi taraftan olduğuna.Uzaydan kafalarına taş düşse,bu sakallı ve bıyıklı irticai bir meteor diyecekler.Yazık!!!
Yine bir anket nedeni ile tanıştığım genç bir hanım, alevi olduğunu ve Sünnileri sevmediğini söyledi. Hakkı vardır elbet birilerini sevmeye, birilerini sevmemeye. Yani sevmemek hakkını kullanıyordu. Önemli olan neden bu hakkı kullanmak istediği idi. Ben de o soruyu sordum. Sizi bu düşünceye iten nedir dedim. Verdiği cevap ilginçti. Siz Kerbela’da Hüseyin’i öldürdünüz dedi.

Öncelikle, biz ona “Hz. Hüseyin” deriz dedim. İkincisi o bizim peygamberimizin torunuydu, böyle bir olayın yaşanmasından bende çok üzüntü duyuyorum. Üçüncüsü ben o yıllarda yaşamıyordum. O olaya hiçbir dahlim yok. Benden niçin nefret ediyorsun?

Cumhuriyet dönemi dediğimiz dönemin hatalarını yapan zihniyetin temsilcilerinin hiç biri hayatta değil. Şimdi o makamlara ve rütbelere sahip olanlara düşman olmanın anlamını kavramakta zorlanıyorum. Evet, darbeler vardır, yapılmıştır. Basından edindiğimiz bilgilere göre bu heveste olan insanlarda hala mevcutmuş. Onlarda yargılanıyor, doğru mu değil mi açığa çıkacaktır mutlaka. O zaman yanlışları yapanlardan hesap soracağım diye silahlanıp, dağlara çıkmaya ve bu günün askerine kurşun sıkmaya kimin hakkı var.

İşte bu seçim tam bir fırsat. Normal bir siyasi parti gibi seçime giriniz. Kürtler bir tek güney doğuda yaşamıyor. Bir Türkiye partisi olarak, demokrasi yolunda ilerlemenin mücadelesini hep birlikte verelim.

Peşin hükümlerden sıyrılarak, mevcut hukuka göre aday olmayacak kişileri aday gösterip, adaylıkları reddedilince de kaos yaratmak için pusuya yatmayınız. Eğer mevcut anayasadan memnun değilseniz, anayasa değişikliklerinde katkı verirdiniz. Vermediğinize göre, memnunsunuz demektir. O zaman bu anayasaya göre aday olamayınca da mızıkçılık yapmayın.

Önce karar verin kardeşim. Biz birlikte daha demokratik, daha müreffeh bir ülkede yaşamak istiyor muyuz? Önce bu soruyu kendinize sorun, sonra gelin birlikte çözüm arayalım.

20.4.2011    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder