Evet,
paket açıldı. Açılmadan önce kimler itiraz ediyorsa yine onlar dağ, fare
edebiyatı yapıyorlar.
Öyle
birkaç madde ile demokratik sorunlarımızın çözülmeyeceği aşikârdır. Elbette
yeterli değil. Yaklaşık 90 yıldır öylesine uzak yaşadık ki reel demokrasiden,
köklü değişiklik olmadıkça bütün kesimler tarafından yeterli bulunmaması
kaçınılmazdır.
Gerçek
demokrasiye geçiş için bende yeterli bulmuyorum ama o sui niyet sahipleri gibi
küçümsemek gibi bir akıl tutulmasına da uzağım.
Çok
gerilere gitmeye gerek yok.90 ların başına gidin. Kürt sorununu çözmek bir yana,
çözmeyi aklından geçirenler bile faili meçhullere kurban gittiler. Bunların
çoğunu ispat edemedik lakin kaza veya intihar olmadığını hepimiz biliyoruz.
“Değişimin
önündeki en büyük engel 27 Mayısın karanlık gölgesidir” diyen başbakan
“paketten ölümsüzlük iksiri bekleyenler irrasyonel bir beklenti içindedir”
demekle zaten köklü bir değişimin henüz mümkün olmadığını üstü kapalı söylüyor.
27
Mayısı hazırlayan toplumsal olayları bilmem mümkün değil ama okuduklarımız bu
karanlık gölgenin henüz kalkmadığını gösteriyor.28 Şubatın bütün kollarına
dokunulamadığı bir aşamada sıfır otomobil gibi sıfır demokrasi sunulamaz.
Üniversitelerin
halen karıştırılmak istenmesi, ağaç bahane edilerek taksim gibi bir merkezin
bir ay işgal altında tutulması, uykuya yatırılan DHKP-C gibi aşırı sol
örgütlerin tekrar uyandırılması karanlık gölgenin kendisidir.
Senin
sakalın var, senin başörtün var senin adın uygun değil gibi bahanelerle “ bazı
vatandaşlara kapalı bir devlet anlayışı ” nın kaldırılmış olmasını neden
demokratik bulmazlar?
Seçim
sisteminin antidemokratik olduğundan dem vuranlar “buyurun görüşelim
istediğiniz bu modellerden birini uygulayalım” demeyi neden demokratik
bulmazlar?
Ben
kendi dilimde siyasi propağanda yapmak istiyorum diyenler “farklı dil ve lehçelerde
propağanda yapmayı neden demokratik bulmazlar?
Beğenmedikleri,
zorlam buldukları köy isimlerinin değiştirilmesini, istenilen isimlerin
verilmesini neden demokratik bulmazlar?
“Ayrımcılıkla
mücadele ve eşitlik kurulu” kurulmasını,”dini inancın yerine getirilmesinin
engellenmesinin suç sayılmasını” eğer insanlara dinini yaşamayı on yıllardır
yasaklamışsanız elbette demokratik bulmazsınız.
“Toplantı,
gösteri yer ve süresini STK larla görüşüp nihai kararı mülki amirin vermesini”
her yıl yer gösterildiği halde, taksimi yakıp yıkmanıza izin verilmeyeceği için
demokratik bulmanız mümkün değil tabi ki.
Ana
dilde eğitim çığırtkanlığı yapanlar “özel okullarda farklı dil ve lehçelerde
eğitim yapılmasını” aslında niyetleri bu olmadığı için yeterli bulmayacaktır.
Bu ülkede farklı dilde eğitim yapan okullar yok mu? Elbette var ama Özel Alman
Lisesi, Galileo galilei İtalyan lisesi, özel İtalyan lisesi, Robert koleji,
Avusturya lisesi v.s gibi okulların hiç birini devlet kurmadı.
Alevilerle
ilgili çalıştaylar yapılması, bir üniversiteye Hacı Bektaşi Veli adının verilmesi
inkârcılıktan çıkıp kabullenmenin belirtisi değilse nedir?
Daha
birçok şey sayılabilir demokratikleşme yolunda. Her sabah körpecik beyinlere
militarist bir şekilde “Türküm,
doğruyum, çalışkanım” dedirttiğimiz halde ağaç bahanesi ile hükümet yıkmaya
kalktığımıza göre, demek ki bu and işe yaramamıştır.
Eski
doğu bloğu ülkelerinde, nazi Almanyasında görülebilecek tarzdaki bu andı
kaldırmayı demokratik bulmayanlar, beyinleri hem laikim hem müslümanım
felsefesi ile yıkanmış demokrasi dışı yaratıklardır.
“İnsanı
yaşat ki devlet yaşasın” sözünü “devleti
yaşat ki insanı tepelesin” diye anlayan ve uygulamak isteyenler ne yaparsanız
yapın asla beğenmeyeceklerdir. Çünkü onların demokrasi anlayışı kendileri
dışındaki her fikrin tepelenmesinden geçiyor.
30.9.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder