7 Aralık 2014 Pazar

SİYASETTE İSRAİLİYAT



Herkes bir şeyleri savunuyor ancak; savunurken bir yanlışı başka bir yanlışla savuşturmaya çalışıyor. Yanlışı kimin yaptığı önemli değildir. Yanlış, yanlıştır.

Burada; yapılan açıklamalara göre son yaşananları ikiye ayırmamız gerekiyor anlaşılan. Birincisi Halk Bank ası, ikincisi bakanlarla ilgili olan durumdur. Bütün kurumlarda olabileceği gibi rüşvet, yolsuzluk gibi hastalıklar siyasi kurumlarda da olabilir.

Nasıl ki tapu da, vergi dairesinde v.s. bir kurumda böyle bir hadise olduğunda o kurumun kapısına kilit vurmuyoruz, siyasi partilere de kilit vuramayız. Hedefimiz temiz toplumdur ancak bunu ne kadar sağlayabiliriz?

Tarihin ilk çağlarından beri toplumun çözüm bulamadığı ve bulamayacağı iki hastalık vardır. Birisi rüşvet, diğeri fahişeliktir. Bu iki hastalık iki kişi arasında geçtiği için çözümü zor olan ve toplumları yozlaştıran hastalıktır.

İkinci olarak saydığımız bakanlarla ilgili durumda söylenecek hiçbir şey yoktur. Derhal istifa etmeli, aklanıncaya kadar görevlerini bırakmalılar. Eğer varsa bir yolsuzluk, milletin bir ferdi olarak son kuruşuna kadar hakkımı helal etmiyorum. Zehir, zıkkım olsun.

Halk Bankası konusuna gelince; hiç birimiz içinde değiliz. Eğer konu anlatıldığı gibi, devletin bir ticaretini bu yolla yapması ise,  bankaya yapılanın altında devlete yapılan bir operasyon var diye düşünmek gerekir.

Devletler bütün işlerini hukuka uygun olarak yapmazlar. Bazen hukuk dışına çıkarlar. Hatırlarsınız Asala denilen cinayet örgütünü.1973 ile 1985 yılları arasında Türkiye dâhil 16 ülkede diplomatik hedeflere saldıran bir ermeni örgütü idi.

Biz her ne kadar “yurtta sulh cihanda sulh” desek de diplomatlarımızı şehit vermeye devam ettik. Hukuk içinde çözümü yoktu bu işin. Özellikle ülkücülerin gururla bahsettiği rahmetli Abdullah Çatlı ve ekibinin bu saldırıları önleyen karşı atakları hukuk dışı idi. Yanlış mıydı? Değildi elbette, hukukla çözülemeyen bir sorunun hukuk dışı çözülmesiydi. Devletler bazen bu yollara başvurur.

Devlet eğer Halk Bankasını, ambargolu bir ülke ile ambargoyu delmek için kullanmışsa bu da devletin hukuk dışına çıkarak sorunu çözme metodu olarak görülebilir. Yok, eğer bunun dışında bir durum söz konusu ise, rüşvetçinin abdestlisi veya abdestsizi olmaz.

Burada dikkat çeken bir konu operasyonun tarzı ve yapanların durumudur. Yani operasyonun mili olup olmadığıdır. İsterdik ki; varsa yolsuzluk, onu bir muhalefet partisi çıkarsaydı. Arkasında bir dış devletin menfaati olmadan biz içimizde temizlik yapsaydık.

Daha önce Ergenekon ve diğer darbe yargılamalarında yazmıştım.Onur kırıcı suçlamalar oluyor.Çete kurmakla suçlanan genelkurmay başkanı için http://www.huryildiz.net/yazar.asp?yaziID=890 bu yazıyı kaleme almıştım.

Açık olan bir şey varsa o da bir dış gücün ülkemiz siyasetini dizayn etmsidir. Bunun için de, içimizde etkili bir gücü kullanmaktadır. O davalarla ordu etkili güç olmanın dışına çıkarılacaktı. Sonra nasıl olsa siyaset kurumu kontrol ediliyor, bu güçle siyaset Ortadoğu’da istenen kıvamda davranacaktı

Durum istendiği şekilde gitmeyince, joker görevi gören bu güç açıktan saldırı ile siyasete müdahale etmeye başladı. Kaldı ki bu güç siyasi maksatla değil, hizmet maksadı ile toplum içinde yer etmiş saygınlık kazanmıştı. Yani bir kez daha milletin dini duyguları rencide edilmiş, kullanılmıştır.

Bu hareketin aslında dine hizmet etmenin dışında dine zarar verdiğini 4 yıl önce http://www.huryildiz.net/yazar.asp?yaziID=1853 bu yazı ile tenkit etmiştim.Hadiste israiliyat,tefsirde israiliyat olur da siyasette israiliyat neden olmasın!

Şimdi aslında samimi, inançlı olan insanlara bu yapılanın izahı gerekmektedir. Bunun için denenen yol bakın nasıl. Aldığım bir mesajı hiç düzeltmeden aynen kopyalıyorum

 “Cemaate 2 opsiyon sunuldu. Ya Tayyip Erdogan’i Cemaat bitirecekti ya da ABD ve Israil hem Tayyip Erdogan’i hem de Cemaat’i bitirecekti. Cemaat’in daha onceki teorisi olan yeterince guclenmeden guclere ,ABD ve Israil’e karsi tavir almanin vatana ve ummete zarar verecegi teyİt olmustu  Cemaat de yapmasi gerekeni yapmaya basladi ve hic istemese de vatanin ve ummetin salahiyeti icin Tayyip Erdogan’i bitirme gorevini ustlendi , yine bir fedakarlik yapacakti!. Eger onlar bitirmezse ABD ve Israil ikisini de bitirecek ve zarar cok daha buyuk olacakti, hem vatan Hem ummet zarar gorecekto

Oğluma  bu mealde yazilar geliyor kim yazmis dedim ...sungur diye biri dedi benim bildigum tek sungurda mustafa sungur ama oda vefatEdeli cok oldu.sizde bilin istedim”

Hâkim olan güç denilen ya da “otorite” bu tür operasyonları yaparken bir de ekonominizi vurur. Büyümenizi engeller. Sanırım bu muhteremler bir sabah güçlü bir devlet olarak uyanmayı bekliyorlar. Büyüme adım adım olur, riskli olur.

Siyaset kurumu karşı tedbir alınca işi beddua etmeye kadar götürdüler. Hâlbuki biz Hz. Muhammed (s.a.v.) efendimizin ümmetiyiz. O taif’de taşlandığında bile Zeyd, “Resûlüllah dua ediyor, şimdi görür o Taifliler onların hepsi helâk olacak” diyordu. Resûlullah elini açarak;


“Ben rahmet peygamberiyim” sözünü, işte öylesi bir vasatta söyler. ‘Ben onların helâk olmalarını istemem. Bilakis, Allah’ın onların sülblerinden yalnız Allah’a ibadet edecek, O’na hiçbir şeyi şerik koşmayacak kimseler çıkarmasını dilerim.”

"Aman Yarabbi lütfen sevdiklerin yüzü hürmetine Taif’e belâ verme! Çünkü onlar bilmiyor, onların bir kabahati yok. Aman ya Rabbi çare denizi sensin, burada gelip yerleşemediysek çare bitmez, sen çarelerin âlâsısın!" diye dua eder.

Hâlbuki Cebrail aleyhisselam, Resûl–i Ekrem’e gelerek Rabbinin onu kendisini taşlayan Taifli zalimler güruhuna karşı Allah’ın gazabını ve azabını isteyip istememe hususunda muhayyer bıraktığını söylemişti.

Şimdi O’nun yolunda olduğunu söyleyenler hem O’nun adını Ezan-ı Muhammedi’den çıkarıyor, hem ABD ve İsrail belasından korunmak için ümmete beddua ediyor.

Yazık ki ne yazık…

22.12.2013











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder