Anayasa değişikliği ile
ilgili AYM ve HSYK nın yapısında olacak değişiklikler için mukayeseli olarak
yazacağım demiştim. Ancak hayır cephesinin tutumu ve maddeler üzerindeki
bilgisini görünce yazmaktan vazgeçtim.
Okuryazar olmayan veya okuma
ile arası pek iyi olmayan insanlar zaten okumuyor. Sözde okuduğunu sandığımız
kesiminde aslında bu değişiklikleri okumadan red cephesinde yer aldığını
gördüğüm için, yazmak zahmetinde bulunmayacağım. Nasılsa okumayacaklar. Onlar
okumadan, derin yapının direniş cephesinin verdiğini almışlar.
Nerden biliyorum okumadıklarını.
Yazılı bir metinden bahsedilirken, bu bir bilimsel konu olabilir, bir görüş olabilir,
bir ilahi metin olabilir. Söyleneni reddederler ve kendilerinin de okuduğunu söylerler.
Hâlbuki red ile başlayan savundukları fikirler, sözü edilen yazılı metinlere
ters düşmektedir. Aslında, biz de bunları okuduk, biz de biliyoruz denmesi ise,
lafın gelişidir işte. Yoksa okuyan insan, okuduğu metnin içeriğinin tersine
konuşmaz.
Geçtiğimiz gün yanılmıyorsam
bir bakan,28 yıl önceki bir gazeteyi gösterdi. Gazetede manşet şöyle.”Özal tek
parti diktatörlüğü kuracak” Gazetenin yazdığı gerçekleşti tabi. Özal tek parti
diktatörlüğünü kurdu bakın. Ne Özal hayatta. Ne de ANAP ın tabelası var. Ama
bunu gazetelere lanse eden derin yapı hala devam ediyor. O zaman tek parti
diktatörlüğü idi. Şimdi sivil dikta adını aldı. Aynı çorbayı ısıt vatandaşa
içir. Halbu ki On yıl sonra Erdoğan da olmayacak, AKP de olmayacak.
Bizim partilerimiz lideri ile
var olan partilerdir. Lider gidince parti biter. AKP de bu sonu yaşayacaktır.
Tabelası asılı olan eski partiler yok mu? Var elbette. MHP gibi bir parti var.
Ancak rahmetli Türkeş’ten sonra bu partinin sadece adı kaldı. Yöneticileri postalla,
cop la şov yapıyorlar. Kürsüden terörist başını asmaya ipiniz yoksa diye ip
atıyorlar.
Ancak terörist başı
yakalandığında veya bize teslim edildiğinde idam cezasını kaldıran kararın
altında kendilerinin imzası var. Şov yapıyorlar dedik ya. BDP ve CHP ile aynı
çizgide bir milliyetçi parti. Hilkat garibesi bir şey işte.
Terörist başının bize teslim
edildiğinde asılmamak kaydıyla teslim edildiğini aslında hemen hemen anlaşma
yapılırken oradaymışız gibi hepimiz biliyoruz. Yani Sayın Bahçeli’nin ister
şerh koysun, ister kerhen imzaladık desin gerçek bu idi. Burada hakkını teslim
etmek gerek. Ancak buna rağmen ipin yoksa alda as demek şovdan başka ne
olabilir? Gücün yetiyorsa siz asaydınız ya.
Siyasiler dedikodu yaparlar,
manevra yaparlar, sözler verirler. Başka bir şey yapmazlar. Derin yapı boş
durmaz. Aslında olmayan şeyleri var gibi göstererek insanları inandırır.
Siyasilerde buna aldanır, okumayan vatandaşta. Yahutta bundan nemalananlar
süsleyip bezeyip vatandaşa yedirirler.
Abuk subuk maillerle
vatandaşın kafası karıştırılıyor. Değişikliklrde yer almayan şeyler yazılıp,
bunları kaybedeceksin, ya da bunlar değişecek diyorlar. Bu mailler direnç
cephesinin mailleri. Okumayan vatandaş bunlara inansın ve hayır desin.
Üniversite kapılarında bomba atılmaya devam etsin, Güngören’de bomba atılmaya
devam etsin. Karakol basılıp askerim şehit edilmeye devam etsin.
Dün başka konuşanlar bu gün
başka dilde kitap yazmaya devam etsin. MHP-BDP-CHP görüş birlikteliği devam etsin.
Ben bir BDP li ile aynı safta namaz bile kılmam.
Başı örtülü kadın rahibeye
benzetildi diye tepki gösteren Başbakan’a kızıyor vatandaş. Haklılar tabi. Bu
afişleri Erdoğan yapıp astı ya. Bu çirkinliğe karşı çıkmak bile tepki görüyor,
Allah akıl fikir versin.
Yetmez ama evet diyorum.
Anayasamız tümden değişip, yeniden sivil bir anayasa yazılmalı. Bunun için çay
içirip göndermek yerine. Oturup görüşmek gerek tabi ki.
8.9.2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder