7 Aralık 2014 Pazar

SORUNLU MADDELER



Anayasa değişikliği ile ilgili AYM ve HSYK nın yapısında olacak değişiklikler için mukayeseli olarak yazacağım demiştim. Ancak hayır cephesinin tutumu ve maddeler üzerindeki bilgisini görünce yazmaktan vazgeçtim.

Okuryazar olmayan veya okuma ile arası pek iyi olmayan insanlar zaten okumuyor. Sözde okuduğunu sandığımız kesiminde aslında bu değişiklikleri okumadan red cephesinde yer aldığını gördüğüm için, yazmak zahmetinde bulunmayacağım. Nasılsa okumayacaklar. Onlar okumadan, derin yapının direniş cephesinin verdiğini almışlar.

Nerden biliyorum okumadıklarını. Yazılı bir metinden bahsedilirken, bu bir bilimsel konu olabilir, bir görüş olabilir, bir ilahi metin olabilir. Söyleneni reddederler ve kendilerinin de okuduğunu söylerler. Hâlbuki red ile başlayan savundukları fikirler, sözü edilen yazılı metinlere ters düşmektedir. Aslında, biz de bunları okuduk, biz de biliyoruz denmesi ise, lafın gelişidir işte. Yoksa okuyan insan, okuduğu metnin içeriğinin tersine konuşmaz.

Geçtiğimiz gün yanılmıyorsam bir bakan,28 yıl önceki bir gazeteyi gösterdi. Gazetede manşet şöyle.”Özal tek parti diktatörlüğü kuracak” Gazetenin yazdığı gerçekleşti tabi. Özal tek parti diktatörlüğünü kurdu bakın. Ne Özal hayatta. Ne de ANAP ın tabelası var. Ama bunu gazetelere lanse eden derin yapı hala devam ediyor. O zaman tek parti diktatörlüğü idi. Şimdi sivil dikta adını aldı. Aynı çorbayı ısıt vatandaşa içir. Halbu ki On yıl sonra Erdoğan da olmayacak, AKP de olmayacak.

Bizim partilerimiz lideri ile var olan partilerdir. Lider gidince parti biter. AKP de bu sonu yaşayacaktır. Tabelası asılı olan eski partiler yok mu? Var elbette. MHP gibi bir parti var. Ancak rahmetli Türkeş’ten sonra bu partinin sadece adı kaldı. Yöneticileri postalla, cop la şov yapıyorlar. Kürsüden terörist başını asmaya ipiniz yoksa diye ip atıyorlar.

Ancak terörist başı yakalandığında veya bize teslim edildiğinde idam cezasını kaldıran kararın altında kendilerinin imzası var. Şov yapıyorlar dedik ya. BDP ve CHP ile aynı çizgide bir milliyetçi parti. Hilkat garibesi bir şey işte.

Terörist başının bize teslim edildiğinde asılmamak kaydıyla teslim edildiğini aslında hemen hemen anlaşma yapılırken oradaymışız gibi hepimiz biliyoruz. Yani Sayın Bahçeli’nin ister şerh koysun, ister kerhen imzaladık desin gerçek bu idi. Burada hakkını teslim etmek gerek. Ancak buna rağmen ipin yoksa alda as demek şovdan başka ne olabilir? Gücün yetiyorsa siz asaydınız ya.

Siyasiler dedikodu yaparlar, manevra yaparlar, sözler verirler. Başka bir şey yapmazlar. Derin yapı boş durmaz. Aslında olmayan şeyleri var gibi göstererek insanları inandırır. Siyasilerde buna aldanır, okumayan vatandaşta. Yahutta bundan nemalananlar süsleyip bezeyip vatandaşa yedirirler.

Abuk subuk maillerle vatandaşın kafası karıştırılıyor. Değişikliklrde yer almayan şeyler yazılıp, bunları kaybedeceksin, ya da bunlar değişecek diyorlar. Bu mailler direnç cephesinin mailleri. Okumayan vatandaş bunlara inansın ve hayır desin. Üniversite kapılarında bomba atılmaya devam etsin, Güngören’de bomba atılmaya devam etsin. Karakol basılıp askerim şehit edilmeye devam etsin.

Dün başka konuşanlar bu gün başka dilde kitap yazmaya devam etsin. MHP-BDP-CHP görüş birlikteliği devam etsin. Ben bir BDP li ile aynı safta namaz bile kılmam.

Başı örtülü kadın rahibeye benzetildi diye tepki gösteren Başbakan’a kızıyor vatandaş. Haklılar tabi. Bu afişleri Erdoğan yapıp astı ya. Bu çirkinliğe karşı çıkmak bile tepki görüyor, Allah akıl fikir versin.

Yetmez ama evet diyorum. Anayasamız tümden değişip, yeniden sivil bir anayasa yazılmalı. Bunun için çay içirip göndermek yerine. Oturup görüşmek gerek tabi ki.

8.9.2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder