“Mazlumların
özgürlük newrozu kutlu olsun”
Sadece
Diyarbakır, Siirt, Hakkâri değil bütün Ortadoğu ve Orta Asya’daki halkların uyanış,
diriliş ve özgürlüğüne tercüman olmanız beni duygulandırdı pir’im.
Evet
demokrasi, hoşgörü ve kardeşliğe bizim de ihtiyacımız var ve bunu başlatmak
için tapındığınız “newroz” ateşine ihtiyacımız yoktu. Rabbimin “bütün müminler”
kardeştir emri bizim için yeterli idi.
Biz
ülkemiz sınırları içinde barışı ararken, Zağros dağlarına bile ulaşan ideallerin,
hala söylediğinizin farkında olmadığınız imajını doğurdu bende. Bu yüzden
“kutsal Mezopotamya” toprakları sözü, Pelin
Batu kızımız gibi beni ağlatamadı. Çünkü ben sizin ateist olduğunuzu ve sinin
için kutsal lafzının hiçbir anlam ifade etmediğini biliyordum.
Evet,
“bu büyük medeniyet ve kardeş topluluklar”, Kürtçe yazılan metni bile doğru
düzgün okuyamayan, okunanı anlayamayan ermeniden bozma Kürtlüğünüz sayesinde
biri birine düşürülmüş,30 yıldır kanları akıtılmıştır.
Evet,
haklısın son iki yüz yıldır Arabı, Türkü,
Kürdü muhteşem Osmanlıyı küçük devletçiklere bölmeye, suni problemlere
gark etmeye çalışan batı tarafından kardeş kavgasına tutuşturulmuştur. Elimizde
kalan son bakiyeyi Osmanlı olan Türkiye Cumhuriyeti de, sizlerin sayesinde
bölünmenin eşiğine gelmiştir.
Pir’im;
madem farkındasınız batının bu fitne oyununun, 30 yıldır bu anlamsız
kardeşkanının dökülmesindeki payınızın muhasebesini yapacağınıza, Mezopotamya
da emeli olanlara hala maşa olmaktasınız.
Yüreği
“newroz” ateşi ile tutuşan değil, Allah aşkı ile tutuşan 74 milyon insana, meydanda
toplanan bir veya iki milyon insanla birlikte ve dirlikte buluşma mesajı
vermeyi akıl etmemeniz ne acı.
Son
Osmanlı bakiyesi olan bizler hiçbir zaman çaresiz, bilgisiz ve köle olmadık.
Belki fakir olduk, belki üzerimize çullanan emperyalizmden bunaldık ama asla
çaresiz olmadık, asla köle olmadık. Çanakkale de bunun destanını yazdık. Bunu
Kürt de bilir, Türk de. Lakin siz bizden olmadığınız için bilmiyor ve batının
size altın tepside sunduğu köleliğe adım atıyorsunuz.
Evet,
haklısınız hiçbir zaman, hiçbir ırkı, dini, mezhebi hedef almadık. Tek
hedefimiz oldu, dinimize saldıranlar ve ülkemizi bölmeye çalışanlar. Bu
emperyalist emelleri taşıyanlarla mücadele edecek güce hala sahibiz. Çünkü biz
şehit torunlarıyız.
Evet,
onlarca yılı feda ettiniz. Kimliğinizi, aslınızı, özbenliğinizi kazandığınızı
sandığınız mücadelede, sadece ve sadece “saygıdeğer Türkiye halkı” diye hitap
ettiğiniz insanların nefretini kazandınız.”Bu kadim Anadolu’yu İslam bayrağı
altında kardeşçe yaşayan Kürtler ve Türkler” çok iyi biliyorlar ki öldürerek
kardeşlik olmaz.
“Kapitalist
moderniteye dayalı “ baskı, imha, asimilasyon politikalarını bu ülke insanının
tamamı reddeder. Meclis çatısı altında bunları dile getirseydiniz en az 75
milyonun desteğini alırdınız. Böyle bir mücadele dururken, Başbağlar’da
kundaktaki bebenin, otobüste yakılan Serap’ın asimile politikaları ile ilgisini
keşke “saygıdeğer Türkiye halkına” izah etseydiniz.
“Zamanın
ihtilaf, çatışma” zamanı olmadığını yıllardır söylediğimiz halde,”BİZ”
dediğimizde hepimizi kastettiğimizi,”TEK” dediğimizde tek bayrak altında
emperyalizme karşı mücadelemizi anlattığımızı anlamamakta direnip, Zağros
dağlarına uzanmak hangi akla hizmettir.
“Misak-ı
Milli’ye aykırı olarak parçalanmış” ülkemizi el birliği ile kalkındırmak ve
sınırlarımıza ulaşmak için ” Milli Dayanışma ve Barış Konferansı ” na
Türkmenleri, Arapları, Kürtleri davet etmek dururken, kardeşkanı akıtarak hangi
Misak-ı Milli’den bahsettiğinizi anlamak mümkün değildir.
“
Zamanın ruhunu okuyamayanlar tarihin çöp sepetine giderler “ diyen bir insanın,
Osmanlının semalarında dolaşan zamanın ruhunu anlamamış olması ne acıdır. İşte
o ruh şimdi elimizde kalan son Osmanlı toprağını üzerinde dolaşmaktadır. Biz
adına Türkiye Cumhuriyeti desek bile batı, bitiremediği son Osmanlı hesabını
bitirmeye çalışmaktadır.
“Bu
newroz ateşi hepimize yeni bir müjde” değildir. Bizim müjdemiz son peygamber
Hazreti Muhammed ( SAV ) dir. Biz tanrımızın üzerinden atlamayız. Biz Allah’a tapar,
O’na kulluk ve secde ederiz.
Madem
“Zaman kucaklaşma ve helalleşme” zamanıdır, o üç renkli paçavra kucaklaşmamıza engeldir.
Ay yıldızlı bayrağımızın altında her ırkı, her dini kucaklamak için yıllardır
kollarımız açmış, beklediğimiz bilinmelidir. Bizim anladığımız kardeşlik budur,
diğeri zamanın ruhunu anlamamaktır, akıbeti de “zamanın çöp sepetidir.”
24.3.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder