Her
şeyde olduğu gibi teskere konusu da krize sebep oldu. Nedeni muhalefetin
insanları yanlış bilgilendirmesi elbette. Hâlbuki muhalefet demek iktidarın
yanlışlarını söylemektir. Biz de durum tam tersidir. Muhalefet her şeyi
çarpıtıyor, teskere de çarpıldı muhalefet tarafından.
Teskerenin
çıkması savaş kararı demek değildir. Anlaşılan o ki muhalefette bunun böyle
olduğunu bilmiyor, ya da biliyor esas görevini yapıyor. Yani millet yararına
olan her şeye hayır demek görevi. CHP ( Cevabım Hayır Partisi)
Maşallah
angajman kurallarını bilmeyen kalmadı. Bir anda hepimiz konunun uzamanı kesilip
yorum yapmaya başlıyoruz. Neymiş angajman? Savaşa hayır demekmiş. Muhtemel bir
durumda, müdahil olmak demek anlamına gelen teskereye elbette hayır diyecek
muhalefet. Esad’a canımız kurban diyenler Esad’a operasyona evet der mi?
Teskereye
taraf olanlar da faşist, saldırgan, öldürmeye meraklı tipler oluyor bu durumda
onlara göre. Yine onlara göre saldırmak ile taarruz da aynı anlama geliyor.
Mesela medya haber yapıyor saldırı helikopteri aldık diye. Sanki devlet
teröristtir. Saldırana söz yok ama kendini savunan saldırgan oluyor bir anda.
Bu insanlar ülke yönetmeye aday muhalefet partisi.( Gerçekte böyle bir
maksatları yok elbette.)
Devletler
menfaatlerine göre davranır. Menfaatine halel geldiği anda bakarsınız düşman
olmuşsunuz. Bu düşmanlığın ırkı ve dini de olmaz. Ülke yönetimleri o ülkeyi
temsil eder, politikaları onlar belirler. Halkı farklı da düşünse bizi
etkileyen o politikalardır. Suriye aslında Müslüman bir ülke değil mi?
Ermenistan sınırı gündeme geldiğinde Azerbaycan’ın tavrını hatırlayan var mı?
Aslında Türk değil mi?
ABD
donanması ihtilaflı olan bölgelere gönderilir. Hiç ateş etmeden bölgede dolanırlar.
Muhatap karşındaki devletin ciddiyetini anlar ve ona göre davranır. Orduların
mevcudiyetinin sebebi sağa sola saldırmak değildir. Güçlü bir ordunuzun
varlığı, size saldırmak isteyenleri korkutur. Bir de hasmane tutum takınana bir
gövde gösterisi yapınca, savaşmadan sorun çözülür.
Uçağımızı
düşürdüler tepki verdik ama icra safhasına geçmedik. Çeşitli mesajlar verildi. “Bana
yönelik her hareket yanlışlık olarak alınmayacak, düşmanca tutum olarak kabul
görecektir” dendi. Aslında bu mesaj sadece Suriye’ye değil destekleyen ülkelere
de verilmiş oldu. İncelendiğinde o mermilerin bilerek değil yanlışlıkla düştüğü
kanaati hâsıl olsa da, bu tepki gerekli idi. O tür silahların atış esasını
bilenler ne dediğimi anlamıştır.
Aynı
gün hem mermisi bize düşen bataryalar vuruldu hem teskere çıktı. Bunun karşılığı
“Türk devleti ciddi, şaka yapmıyor, riske girmeyeyim” olarak algılandı karşı
tarafta. Teskere sonrası Esat birliklerinin daha güneye çekildiği haberini
verdi medya. Yani restimize karşı taraf pas dedi. Savaş mı ilan ettik
Suriye’ye? Hayır, haddini bil canın yanar dedik sadece. Bunu Esat anladı bizim
muhalefet anlamadı.”Savaşa hayır” dedi.
Gençlik
yıllarımda kurt köpeğim vardı. Akşamları geldiğimde açar dolaştırırdım. Evime
giden yolda kulübesinin önünden geçtiğimiz bir de av köpeği vardı. Her
geçişimizde kulübesinden çıkar havlardı. Benim köpek döner bakar, ben de yürü
derdim giderdik.
Bir
gün yine geçerken havladı. Benim köpek döndü birkaç adım attı benim ikazımla
tekrar yanıma geldi. Bir iki defa tekrardan sonra köpek beni dinlemedi ve av
köpeğine doğru gitti. O köpek de kulübesine girdi. Benim kurt kulübenin önünde
biraz durduktan sonra geri döndü.
O
günden sonraki geçişlerimizde av köpeği kulübesine girdi ve havlamadı. Yani
angajman kurallarını av köpeği anlamıştı. Peki, ya bizim muhalefet?
5.10.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder