6 Aralık 2014 Cumartesi

SAVAŞA HAYIR



Her şeyde olduğu gibi teskere konusu da krize sebep oldu. Nedeni muhalefetin insanları yanlış bilgilendirmesi elbette. Hâlbuki muhalefet demek iktidarın yanlışlarını söylemektir. Biz de durum tam tersidir. Muhalefet her şeyi çarpıtıyor, teskere de çarpıldı muhalefet tarafından.

Teskerenin çıkması savaş kararı demek değildir. Anlaşılan o ki muhalefette bunun böyle olduğunu bilmiyor, ya da biliyor esas görevini yapıyor. Yani millet yararına olan her şeye hayır demek görevi. CHP ( Cevabım Hayır Partisi)

Maşallah angajman kurallarını bilmeyen kalmadı. Bir anda hepimiz konunun uzamanı kesilip yorum yapmaya başlıyoruz. Neymiş angajman? Savaşa hayır demekmiş. Muhtemel bir durumda, müdahil olmak demek anlamına gelen teskereye elbette hayır diyecek muhalefet. Esad’a canımız kurban diyenler Esad’a operasyona evet der mi?

Teskereye taraf olanlar da faşist, saldırgan, öldürmeye meraklı tipler oluyor bu durumda onlara göre. Yine onlara göre saldırmak ile taarruz da aynı anlama geliyor. Mesela medya haber yapıyor saldırı helikopteri aldık diye. Sanki devlet teröristtir. Saldırana söz yok ama kendini savunan saldırgan oluyor bir anda. Bu insanlar ülke yönetmeye aday muhalefet partisi.( Gerçekte böyle bir maksatları yok elbette.)

Devletler menfaatlerine göre davranır. Menfaatine halel geldiği anda bakarsınız düşman olmuşsunuz. Bu düşmanlığın ırkı ve dini de olmaz. Ülke yönetimleri o ülkeyi temsil eder, politikaları onlar belirler. Halkı farklı da düşünse bizi etkileyen o politikalardır. Suriye aslında Müslüman bir ülke değil mi? Ermenistan sınırı gündeme geldiğinde Azerbaycan’ın tavrını hatırlayan var mı? Aslında Türk değil mi?

ABD donanması ihtilaflı olan bölgelere gönderilir. Hiç ateş etmeden bölgede dolanırlar. Muhatap karşındaki devletin ciddiyetini anlar ve ona göre davranır. Orduların mevcudiyetinin sebebi sağa sola saldırmak değildir. Güçlü bir ordunuzun varlığı, size saldırmak isteyenleri korkutur. Bir de hasmane tutum takınana bir gövde gösterisi yapınca, savaşmadan sorun çözülür.

Uçağımızı düşürdüler tepki verdik ama icra safhasına geçmedik. Çeşitli mesajlar verildi. “Bana yönelik her hareket yanlışlık olarak alınmayacak, düşmanca tutum olarak kabul görecektir” dendi. Aslında bu mesaj sadece Suriye’ye değil destekleyen ülkelere de verilmiş oldu. İncelendiğinde o mermilerin bilerek değil yanlışlıkla düştüğü kanaati hâsıl olsa da, bu tepki gerekli idi. O tür silahların atış esasını bilenler ne dediğimi anlamıştır.

Aynı gün hem mermisi bize düşen bataryalar vuruldu hem teskere çıktı. Bunun karşılığı “Türk devleti ciddi, şaka yapmıyor, riske girmeyeyim” olarak algılandı karşı tarafta. Teskere sonrası Esat birliklerinin daha güneye çekildiği haberini verdi medya. Yani restimize karşı taraf pas dedi. Savaş mı ilan ettik Suriye’ye? Hayır, haddini bil canın yanar dedik sadece. Bunu Esat anladı bizim muhalefet anlamadı.”Savaşa hayır” dedi.

Gençlik yıllarımda kurt köpeğim vardı. Akşamları geldiğimde açar dolaştırırdım. Evime giden yolda kulübesinin önünden geçtiğimiz bir de av köpeği vardı. Her geçişimizde kulübesinden çıkar havlardı. Benim köpek döner bakar, ben de yürü derdim giderdik.

Bir gün yine geçerken havladı. Benim köpek döndü birkaç adım attı benim ikazımla tekrar yanıma geldi. Bir iki defa tekrardan sonra köpek beni dinlemedi ve av köpeğine doğru gitti. O köpek de kulübesine girdi. Benim kurt kulübenin önünde biraz durduktan sonra geri döndü.

O günden sonraki geçişlerimizde av köpeği kulübesine girdi ve havlamadı. Yani angajman kurallarını av köpeği anlamıştı. Peki, ya bizim muhalefet?

5.10.2012




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder