Uğur
Mumcu; 24 Ocak 1993 yılında evinin önünde arabasındaki bombanın patlaması ile
hayat veda etti. Sorumlu olarak İran eşit edildi, başında yeşil bant üzerinde
La ilahe illallah yazan iki kişi basına gösterildi. Aslında olağan bir olaydı.
Ülkede bütün arabalarda birer bomba bulunur arada bir patlar.
Derinlemesine
araştırılacak bir şey yoktu. Zaten devletin görevi de değil bunları araştırmak.
Hatta derincilerin hâkim olduğu bir ülkede devleti temsil eden bu güçlerin görevi,
bu tür olayların üzerini örtmektir. Maksat inançlı kesimi hedef haline
getirmekti başarılı olundu.
E.Korgeneral Hulusi Sayın; 30
Ocak 1991 akşamı Ankara Bahçelievler de silahlı suikasta uğrayarak hayatını kaybetti.
Araştırılmaya değer bir konu değildi. Alt tarafı bir korgeneral. Yeterince
korgeneral vardı. Hele böyle kurulu düzenin dışında, ülke sorunları ile gerçek
manada ilgilenen korgeneral tamamen lüzumsuzdu. Ülke bir şey kaybetmedi.
Gerekli olanlar yerini muhafaza ediyordu nasılsa.
E.Korgeneral İsmail Selen; 23 Mayıs 1991 de iş
yerinde iki kişinin silahlı saldırısı sonucunda hayatını kaybetti. Bu olayda da
olağan dışı bir şey yoktu. Tarihimizde korgeneraller iş yerinde hep silahla
vurulmuştu çünkü. Eceli ile ölen yoktu. Bu insanlar kolay yetişmiyor ama yine
de olsun “biz iki bomba patlatır istediğimizi yaparız diyen paşalar görevi
başındaydı nasılsa.
Bahtiyar Aydın T.General; 22 Ekim 1993 de şehit
edildi. Suikast silahı ile vuruldu. Sonradan alevi süni çatışması çıkarmak
isteyen mihraklar tarafından öldürüldü gibi şaibeler olduysa da itibar edilmedi.
Jandarma içindeki derin yapıyı açığa çıkarmak için çaba sarf ettiği de
söylendi.
Bu cinayetin de araştırılması pek yapılmadı.
Devlet acizdir bu konularda failler bulunamaz. Fazla üzerine gitmeye gerek de yoktu.
Sözünü ettiği yapının kahramanları göreve devam ediyordu. Son derece olağan bir
olaydı. Bir T.Generalin suikast silahı ile gözünden vurulması.
Rıdvan Özden jandarma Albay; 17 Agustus 1995 de
iki korumasıyla birlikte şehit edildi. Kaçakçılık olayları ile bağı olan bazı
görevlileri ifşa etmişti. Devletin içindeki bazı kirli insanların deşifresi
edilmesi önemli bir olay değildi. Bu da alt tarafı bir albaydı. Ölmesi ile
derin yapı kayba uğramayacak hatta çizgi dışındakilere hizaya gel denildi. Koca
devlet nasılsa bu olayın da faillerini bulamadı. Eşi çok uğraştı ise de bir şey
çıkmadı. Bu da olağan bir olaydı aslında.
Temel Cingöz T.General; 23
Aralık 1991'de Adana'da silahlı bir saldırıda şehit oldu. O sırada Adana
jandarma bölge komutanı idi. Genelde jandarma bölge komutanları bu şekilde
suikastla öldürüldüğünden bu olayda olağan olarak görüldü. Failleri bulunmadı.
Gerek yoktu zaten. Hangi hakla kurulu çarka çomak sokuyordu ki?
Kazım Çillioğlu jandarma Albay; 3 Şubat 1994 de
Tunceli de görevli iken intihar etti. Bu da olağan bir olaydı. Genelde bölge
komutanları intihar eder zaten. Devlet araştırma gereği bile duymadı intihar
denilerek dosya kapandı.
Sonraki yıllarda mücadele veren oğlu tarafından
kabri açtırıldı. Yapılan incelemede kaburgasında kurşun olduğu tespit edildi.
Ne gibi bir araştırma yapılıyor şimdi bilmiyorum. Çünkü başına tek kurşun
sıkarak intihar edenlerin genelde kaburgasından da bir kurşun daha çıktığı
için, dikkat çekici bulunmadı sanıyorum.
Eşref Bitlis Orgeneral; Uçağı buzlanma nedeni
ile düştü. Ne hikmetse aynı sırada havalanan ve içinde Uğur Mumcu’nun ağabeyi
Ceyhan Mumcu’nun olduğu uçak o sırada aynı yerden buzlanmadan havalanıyordu.
Ceyhan Mumcu’nun kendi ifadesi ile. Olağan bir olay olarak kayıtlara geçti.
Diğer uçakların buzlanmadığı ve sadece Jandarma Genel komutanının uçağının
buzlanması.
Araştırma gereği görülmedi. Hatta kapatılma
gereği görülerek kaza olarak tarihe geçti.
Cumhurbaşkanı Turgut Özal; 17 Nisan
1993 de kalp krizi sonucu vefat etti. Vatandaş hiçbir zaman kalp krizinden
öldüğüne inanmadı. Ama devlet bunu olağan karşıladı. Ve kabri açılıp otopsi
yapılınca 4 çeşit zehirli madde tespit edildi. DDT (zehir), Kadmiyum (ağır
metal), Amerikyum ve Polonyum (radyoaktif madde).
Şimdi sızan bilgilere göre
bu maddeler normal ölçülerdeymiş. Açın rastgele bir mezarı bütün cesetlerde bu
maddeler vardır. Var olduğuna göre canlı olan bizlerde daha fazlası vardır.
Hani hepimiz yürüyen zehir çuvalıyız ya.
Bu bulgulara rağmen normal
değerlerde denilip belki de bu olay kapatılacak. Hep diyorum ya birileri
milletin zekâsı ile alay ediyor diye. Madımak olayında da yandı denilenlerin
vücudundan mermi çıkmıştı. Normal bence her yanarak ölen insanın vücudundan
mermi çıkar.
Sahi Ergenekon içeride değil
mi?
10.12.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder