7 Aralık 2014 Pazar

SİVİL DARBE



                Minareyi çalan kılıfını hazırlar. Hep aynı terane okunacak değil ya… Duruma göre, iktidarda olan siyasi görüşe göre psikolojik harekât belirlenecek. Ülkenin geleceği, ülkenin kalkınması zerre kadar umurunda olmayan inanmaya hazır bir güruhta var zaten.

                 Eğer iktidarda Erbakan gibi biri varsa, tehlikenin şekli belli. İrtica gelecek tabi. İrtica ne zamandan beri geliyor? Devlet başkanının halife olduğu, gerektiği zaman yönetimde şeyhülislamdan fetva alınan bir ülkede irtica geliyor diye ayağa kalkıldı biliyorsunuz. Eğer irticadan kastınız ülkeyi Müslümanların idare etmesi ise, zaten halife ülkeyi yönetiyor. Peki, irtica ne öyleyse?

                Eğer milliyetçilik yükselen bir ilke ise, o zaman irtica gelemiyor. Çünkü milli literatürde Müslüman olmayan Türk var. O zaman neyle gelecek kaos? Tabi ki bu defa tezgâh sağ, sol üzerine kuruluyor.70 yılları hatırlayın. Başlangıçta patlayan bombalar, atılan kurşunların hiç biri sağ veya sol menşeli değil. Kaynak aynı yerden. Sonrası malum. Onlar vurdu bizde vuralım şuursuzluğu ile işte kaos.

                 Eğer iktidar biraz güçlü ise ve tarikat falan diye biraz yaygara yapıldığında tutmazsa. Ki rahmetli Özal’a böyle yaptık, onunda kolayı var, kürsüde konuşurken sıkarız bir kurşun biter. Ama Allah bu, bazen hesaplar tutmuyor işte. Kurşun parmağına isabet edince hesaplar ters dönüyor. Dönünce hesaplar aksar mı? Aksamaz; çünkü bu defa kalp krizi görüntüsünde kronik zehirlenme metotları var.

                  Eğer koalisyon iktidarı ise, işler daha kolay gider. Zaten uyum yok. Yüce divanlık olaylar var, her biri bir baş çekiyor. Ülke az zarar görecek şekilde düzenlemeler yapılıyor, kendilerine karşı çıkan güçle mücadele azmi ve iradesi yok. O zamanda yatırırız başbakanı hastaneye, ilaçla iş göremez hale getiririz. Hatırlarsanız rahmeti Ecevit camdan el sallamak gücünü bile kaybetmişti. Ama evine gidince kendine gelmişti nedense. Kronolojik Olarak yaşananları daha ayrıntılı sıralamak mümkün.

                     Eğer iktidar yüzde kırkları ve üzerinde ise, bu defa irtica odağı olma hikâyesini uydururuz. Ama parti kapatılamaz. Zira bu defa işin dünya ayağı var. Dünya ya nasıl izah edeceksiniz. Yoksa odak odaktır, neden kapatılmasın ki? Hatta gerekirse tespit edersin o yüzde kırk yedi oyu verenleri, içeri tıkar ya da siz bu ülkeye 
yakışmıyorsunuz diye sınır dışı edersiniz. Çünkü kafamızdaki insan modeli bu değil.

                  Eğer iktidar buna rağmen yoluna devam ediyor, yolsuzlukla ilgili bir şeyler bulamıyorsak, strateji değişecektir.(Burada iktidarın yolsuzluğu yok demiyorum. Her iktidarda yaşananlar mutlaka yaşanıyordur. Elinde belge olan hemen açıklamalı.)Çünkü iktidar kendisine karşı olan faaliyetleri anlamış, anlamakla kalmamış bunu çözmeyi düşünmüştür. Bunun için hamle yapmışsa, hemen karşı hamle gelecektir. Bunlar güçlü, iktidardan gidecekleri de yok. Öyleyse bu bir sivil darbedir. Dedim ya, inanmaya hazır güruh zaten var.

                   Kozmik oda falan sadece bu işin fantezisi. Kozmik odada bir şey çıkmayacağını bilmeyen var mı? Aradıkları şeyin belgesi olmaz. Belgesi olsa, daha öncede belirttiğim gibi, resmi bir icraat olur bu. Hâlbuki bu sözü edilen oluşumlar ordu değil. Ordunun içinde yuvalanmış bazı güçler. Hatta hala darbe yapmıyor diye hedeflerinde ordu bile vardır bunların. Kozmik oda araması ile biz bu işi çözdük mesajı veriliyor sadece.

                  O zaman geriye ne kalıyor? Kaos ve darbe var mı? Çözmek gerekir mi? Hepsine evet. Sivil darbe olacaksa bu, peki kim çözecek. Çözen güç eğer güçsüzse nasıl çözecek? Güçlü ise sivil darbe, güçsüzse askeri darbe. Yahu biz hiç darbesiz, demokratik bir ortamda olamaz mıyız? Hazır güruh darbesiz yapamadığı için, darbe yoksa hiç olmasa sivil darbe rüyası görüyor.

13.01.2010
                
                
                

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder