Oğul
Bush döneminde bir İngiliz gazeteci “ABD’nin başında Bush gibi biri varken,
ABD’nin başka bir belaya ihtiyacı yok” diye yazmıştı. Dün Kılıçdaroğlu’nun grup
konuşmasını dinlerken aynı hisse kapıldım. Türkiye’de CHP gibi bir parti
varken, başka belaya ihtiyacımız yok diye düşündüm.
MHP
lideri Bahçeli muhalefet olarak söylemesi gerekenleri söyledi. Doğrudur veya
yanlıştır, iktidar ortağı olmadığına göre farklı şeyler söylemesi son derece
normaldir. Bir yandan “neye dayanarak Suriye’de harekât yapacaksın” derken
diğer yandan “ülke menfaati için ne gerekiyorsa Ak parti hükümeti yapsın,
elinde teskere var” dedi. Parti olarak desteğini açıkladı.
Bahçeli
muhalefet gibi konuştu ama milli bir muhalefet gibi konuştu. Ülkücülüğün esası
budur, muhalif olurlar ama asla vatan haini olmazlar.
Kılıçdaroğlu
olayların başladığı gibi tek düze gittiğini sanıyor. Hâlbuki olaylar başlar, birçok
evreden geçer, bakarsınız başlangıç durumu ile hiç alakası olmayan bir şekilde
son bulur. Ülkeler menfaatleri doğrultusunda yön verir çünkü.
Büyük
devletler özellikle ABD bir kıvılcımla ateşler, sonra evrile evrile gider
olaylar ve sonuçta istediklerini elde derler. Akıllı olanlar bunu görür ve her
devrede ona göre tedbir almaya çalışırlar güçleri oranında.
Ancak,
her şey olabilecek fakat asla bir parti başkanı olamayacak CHP’nin başındaki
kasetle atanan adam, bunların farkında değil. Suriye’de olaylar nasıl başladı,
geçen 5 yıl içinde hangi evrelerden geçti Kılıçdaroğlu okumaktan bile aciz.
Sesini
yükseltip “AKP’nin Suriye politikası 180 derece tersine dönmeli” derken, bağırınca
doğru söylediğimi zannederler diye düşünmüş olacak galiba. Hele “ne bayırı
kaldı, ne bucağı “ derken o bölgenin ve Bayır Bucak Türkmenlerinin Türkiye için
ne anlama geldiğinin farkında bile değil ki dalga geçiyor. Farkında olmayan
sürü de alkışlıyor.
Temmuz
2012 de Suriye ile ilgili değerlendirme yaptığımda http://ncocak.blogspot.com.tr/2014/08/arap-bahari-ve-suriye.html bugünkü Suriye
tablosu yoktu önümüzde. O zaman Suriye kasabı Esed’in kürt bölgesi oluşturma
çabaları olduğu kanaatini taşıyorken, şimdi görüyoruz ki o fikir ABD’ye aitmiş.
Tablo kaç defa şekil değiştirdi, farkında bile değil.
O
tarihten bu yana İran, ABD, İngiltere, Almanya, Hizbullah, El kaide, Daeş, Çin
ve son olarak Rusya devreye girdi. Rusya’nın dâhil olması ile bölge bambaşka
bir hal aldı. Kılıçdaroğlu bunları görme kabiliyetine sahip değil tabi.
Aslında
ABD, adım adım çözümsüzlükle oyalayarak, kendi askeri gücünü devreye sokmadan
bölgede bu görevi yapacak yerel unsurları silah ve mühimmat ile destekleyip,
hedefe yürüyordu.
Ülkelerinin
menfaati için düşman ülkeler bile ittifak yaparken, CHP’nin hangi ülke
menfaatine onlarla ittifak yaptığını anlamak mümkün değil.
ABD
politikası Kılıçdaroğlu’nun anlayamayacağı kadar karışık tabi. Anlamak için
biraz milli olmak, biraz da akıllı olmak lazım. Lakin Kılıçdaroğlu bunlardan
çok uzak.
ABD,
ben askerimi kullanmak yerine PYD’yi müttefik olarak seçtim derken aslında
PYD’nin terör örgütü olduğunu bilmiyor mu? Bal gibi biliyor ama askerim
öleceğine müslümanlar ölsün diyor. Kılıçdaroğlu aynı görüşleri paylaşıp, terör
örgütü değildir diyor.
Ülkeyi
savaşa sokacaklar demenin, Rusya istediği gibi hava sahamızı kullansın, PYD
istediği yeri top veya havan atışına tutsun demekten farkı ne.
Ülkemizin
CHP zihniyetinden ve Kılıçdaroğlu’ndan bir an evvel kurtulması lazım. Obama ve
Putin’e, ülkenizdeki en keskin Türkiye düşmanı gâvuru bulup gönderin desek,
bunun gibisini bulamayacaklarından eminim.
17.2.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder