16 Şubat 2016 Salı

CHP SURİYE’Yİ NE KADAR ANLAMIŞ?

Oğul Bush döneminde bir İngiliz gazeteci “ABD’nin başında Bush gibi biri varken, ABD’nin başka bir belaya ihtiyacı yok” diye yazmıştı. Dün Kılıçdaroğlu’nun grup konuşmasını dinlerken aynı hisse kapıldım. Türkiye’de CHP gibi bir parti varken, başka belaya ihtiyacımız yok diye düşündüm.

MHP lideri Bahçeli muhalefet olarak söylemesi gerekenleri söyledi. Doğrudur veya yanlıştır, iktidar ortağı olmadığına göre farklı şeyler söylemesi son derece normaldir. Bir yandan “neye dayanarak Suriye’de harekât yapacaksın” derken diğer yandan “ülke menfaati için ne gerekiyorsa Ak parti hükümeti yapsın, elinde teskere var” dedi. Parti olarak desteğini açıkladı.

Bahçeli muhalefet gibi konuştu ama milli bir muhalefet gibi konuştu. Ülkücülüğün esası budur, muhalif olurlar ama asla vatan haini olmazlar.

Kılıçdaroğlu olayların başladığı gibi tek düze gittiğini sanıyor. Hâlbuki olaylar başlar, birçok evreden geçer, bakarsınız başlangıç durumu ile hiç alakası olmayan bir şekilde son bulur. Ülkeler menfaatleri doğrultusunda yön verir çünkü.

Büyük devletler özellikle ABD bir kıvılcımla ateşler, sonra evrile evrile gider olaylar ve sonuçta istediklerini elde derler. Akıllı olanlar bunu görür ve her devrede ona göre tedbir almaya çalışırlar güçleri oranında.

Ancak, her şey olabilecek fakat asla bir parti başkanı olamayacak CHP’nin başındaki kasetle atanan adam, bunların farkında değil. Suriye’de olaylar nasıl başladı, geçen 5 yıl içinde hangi evrelerden geçti Kılıçdaroğlu okumaktan bile aciz.

Sesini yükseltip “AKP’nin Suriye politikası 180 derece tersine dönmeli” derken, bağırınca doğru söylediğimi zannederler diye düşünmüş olacak galiba. Hele “ne bayırı kaldı, ne bucağı “ derken o bölgenin ve Bayır Bucak Türkmenlerinin Türkiye için ne anlama geldiğinin farkında bile değil ki dalga geçiyor. Farkında olmayan sürü de alkışlıyor.

Temmuz 2012 de Suriye ile ilgili değerlendirme yaptığımda http://ncocak.blogspot.com.tr/2014/08/arap-bahari-ve-suriye.html bugünkü Suriye tablosu yoktu önümüzde. O zaman Suriye kasabı Esed’in kürt bölgesi oluşturma çabaları olduğu kanaatini taşıyorken, şimdi görüyoruz ki o fikir ABD’ye aitmiş. Tablo kaç defa şekil değiştirdi, farkında bile değil.

O tarihten bu yana İran, ABD, İngiltere, Almanya, Hizbullah, El kaide, Daeş, Çin ve son olarak Rusya devreye girdi. Rusya’nın dâhil olması ile bölge bambaşka bir hal aldı. Kılıçdaroğlu bunları görme kabiliyetine sahip değil tabi.

Aslında ABD, adım adım çözümsüzlükle oyalayarak, kendi askeri gücünü devreye sokmadan bölgede bu görevi yapacak yerel unsurları silah ve mühimmat ile destekleyip, hedefe yürüyordu.

Ülkelerinin menfaati için düşman ülkeler bile ittifak yaparken, CHP’nin hangi ülke menfaatine onlarla ittifak yaptığını anlamak mümkün değil.

ABD politikası Kılıçdaroğlu’nun anlayamayacağı kadar karışık tabi. Anlamak için biraz milli olmak, biraz da akıllı olmak lazım. Lakin Kılıçdaroğlu bunlardan çok uzak.

ABD, ben askerimi kullanmak yerine PYD’yi müttefik olarak seçtim derken aslında PYD’nin terör örgütü olduğunu bilmiyor mu? Bal gibi biliyor ama askerim öleceğine müslümanlar ölsün diyor. Kılıçdaroğlu aynı görüşleri paylaşıp, terör örgütü değildir diyor.

Ülkeyi savaşa sokacaklar demenin, Rusya istediği gibi hava sahamızı kullansın, PYD istediği yeri top veya havan atışına tutsun demekten farkı ne.

Ülkemizin CHP zihniyetinden ve Kılıçdaroğlu’ndan bir an evvel kurtulması lazım. Obama ve Putin’e, ülkenizdeki en keskin Türkiye düşmanı gâvuru bulup gönderin desek, bunun gibisini bulamayacaklarından eminim.

17.2.2016





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder