Herhangi
bir olay neticesinde, özellikle olumsuzluk durumunda insanlar “her işte bir
hayır vardır” derler. Doğrudur, biz hakkımızda neyin hayırlı olduğunu neyin şer
olduğunu bilmiyoruz. Ancak yaşananların hitamında neticeyi görürüz.
Bu
konuda, savaşın farz kılınması ile ilgili olmakla birlikte, hayatımıza yön
veren olaylarla ilgili genele şamil olacak Bakara-216 ayeti “Savaş size farz kılındı. Gerçi o size hoş gelmez. Olabilir
ki siz bir şeyden hoşlanmazsınız, oysaki o sizin için bir hayırdır. Yine
olabilir ki, siz bir şeyi seversiniz. Oysaki o sizin için bir kötülüktür. Allah
bilir siz bilmezsiniz.” Demektedir.
Yaklaşık
40 yıldır bir örgüt bazı insanları kandırıyor. Kanan insanların sayısı yükselen
bir grafikle artıyor. Bağımsız devlet olma hayali kuruyorlar. Dünyanın siyasi
durumunu görmeyip, anlamayıp emperyalistlerin emellerine hizmet ediyorlar.
Emperyalist
derken alışıldığı gibi batılı devletleri kastetmiyorum. Bizzat pkk’nın kendisi
emperyalisttir ve bütün Kürtlerin kanını emmektedir. Sosyalist ayağında
gittiğine bakmayın.
Kandırılan
insanlar mevcut gücü ve büyüklüğü ile Türkiye Cumhuriyeti denen devletimizin, batı
fitnesini önlemekte zorlandığını görmüyor, kıytırık bir Kürt devletinde huzur
içinde yaşayacağını sanıyorlar.
Bunun
böyle olmadığını bu insanların görmesi gerekiyordu. Pkk’nın devlet yapısının ne
olacağını, adalet sisteminin ne olacağını, vatandaşa davranışının ne olacağını
anlatmamıza rağmen anlamadılar.
Allah
yardım etti bize. Yönetenlerin basireti bağlandı. Terör örgütü ile barış
yapmaya karar verdiler. Çözüm denen garabeti başlattılar. Terör örgütü silah
yığdı ses çıkarılmadı, yol kapadı ses çıkarılmadı, kimlik kontrolü yaptı ses
çıkarılmadı. Hatta bir yazımda “polis ve jandarma karakollarını pkk ‘ya devredecek
gibiyiz” diye yazmıştım.
Şimdi
o şehirlere yerleşen pkk, halkın evini işgal ediyor. Rıza göstermeyenleri
öldürüyor. Hendekler kazıp hayatlarını zehir ediyor. Yerleştirdikleri
patlayıcılar elektrik ve su hatlarını tahrip ettiğinden elektrik ve suları
kesilmiş. Hastaları sağlık kurumlarına götüremiyorlar. Çünkü hastaneler
bombalanıyor, ambülânslar kurşunlanıyor.
Halk
kendilerini özgürleştirecek örgütten kaçmaya başladı. Nereye kaçıyor? Tabi ki
başka ülkeye değil, örgütlerinin savaştığı ve kendilerine düşman olarak
gösterilen devletinin merhametli kollarına kaçıyor. “Bir musibet, bin
nasihatten hayırlıdır” sözünü adeta yaşıyoruz.
Daha
önce kocası, oğlu dağda diye beyaz başörtüsü takan kadınlar, şimdi o beyaz
başörtülerini beyaz bayrak olarak sallıyor kaçarken. Kocaları ve çocukları
şimdi kendileri için Azrail olmuştu. Evlerini kurşunlayan, evlerini işgal eden,
duvarlarını yıkan, dükkânlarını kapatan Azrailler.
Bu
örgütün aslında kendileri ile ilgisinin olmadığını, kan emici vampirler
olduğunu biz anlatamamıştık, örgüt çok güzel anlattı. Bebekleri bile katleden
örgütün insanlıkla ilgisi olmadığını artık anladılar sanırım.
Çözümdeki saldırmazlıktan istifade karakolları kalekola çevirdik. Artık teröristin önüne hedef gibi dikilmiyor Mehmetçik. Daha iyi silahlarla ve teknoloji ile donattık.
Baraj inşaatlarını çeşitli saldırılara rağmen devam ettirdik. Havaalanlarını açtık yollar yaptık. Vatandaş bu hizmetlerle mukayese imkânı buldu şimdi.
Devlet
hizmet götürüyor, kendilerini özgürleştirecek örgüt tahrip ediyor. Okulları
bile bombalayan örgütün gerçek yüzünü görme fırsatı buldular. Barajı bile
aşamayan partiye %13 oy vermenin bedelini ödüyorlar. Devlete ve ihanet
ettikleri millete değil, pkk’ya bedel ödüyorlar. Örgüt kendini güçlü
hissettikçe, zulmü arttırıyor çünkü.
Eğer
bütün bunları bir taktik olarak devleti yönetenler yapmadı ise, Allah yardım
etti bize demektir. Hani delinin değirmenini yel çevirir ya. Gönderdiği rüzgâr
ile değirmenimizi çevirdi.
13.1.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder