25 Ocak 2016 Pazartesi

BİRAZ CİDDİYET LÜTFEN

Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi tarafımız bellidir. Ya Musa’dan yanayızdır ya da Firavun’dan yana. İkisinde birden olmadık. Çünkü inanç sistemimiz buna manidir. Hak ne ise onu söylemeye çalıştık hep.

Baştan beri hükümetin politikalarını destekledik, yanlışlarını söylemek kaydıyla. Özellikle güvenlik ve dış politikada tenkit ettiğimiz çok konu oldu. Ancak önceliğimiz, bir müslüman olarak ikinci sınıf vatandaş olmaktan kurtulmak yönünde idi. Batı zihniyeti ve Kemalizm denen zihniyeti benimsemedik hiç. Çünkü aklına esen istediği yasağı koyup, adına Kemalizm diyordu.

Hükümetin yalpalamalarını tecrübe eksikliğine bağlayıp, bazı noktalarda hepimiz yanıldık, devletin hiç yanılma hakkı olmadığı halde yine de haklı bulduk.

Cemaat yanılmasında, çözüm yanılmasında, gezi ayaklanmasında devletimizden yana tavır koyduk. Çünkü bize göre devletimiz yanlış da yapsa, düşmanın yanında yer almak hainlikti. Yine aynı düşüncedeyiz.

Hiçbir hatayı dile getirmeden gözü kapalı hükümeti destekleyen, ya da kör taassubtan öte, altında başka maksat olan düşüncelerle destekleyen muhafazakâr denen medyayı da hep tenkit ettik.

Bize kimin dost, kimin düşman olduğunu kimsenin göstermesine gerek yoktu. Birikimimizle ülkemizin düşmanlarını ve dostlarını ayırt edecek durumdaydık çok şükür.

Kendimi bildim bileli bazı ürünlere, bazı markalara ambargo uyguladım. Kimse farkında değilken. Kimin nasıl bir misyonu olduğunu pekâlâ biliyordum. Muhafazakâr medyanın da bunun farkında olduğunu görünce memnun oluyordum.

Gerek dış dünya, gerekse iç mihraklarla mücadele ederek bu günlere geldik. Muhafazakâr medyanın bu günlerdeki yayınlarını görünce, yeni bir yanılgıya doğru mu gidiyoruz demek gereğini duydum.

Çözüm denen garabetin aslında batının dayatması olduğunu hepimiz gördük. 2012 yılında etkili mücadele verilirken bir anda çözüm sürecine girdik. Hendeklerden, yapılan yığınaklardan, ABD vasıtası ile pyd üzerinden pkk ya aktarılan silahlardan bunu anladık.

Şimdi aynı medya yine çözümden söz eder oldu. AB toplantısında batılıların yine çözüm sürecine girilmesi telkinlerini alıyoruz. Bakıyorsunuz bir kanalda Leyla Zana parlatılıyor. Başka bir kanalda bir yorumcu “pkk’yı yolundan saptıran İran oldu “ diyor. Sanki pkk şimdiye kadar doğru yoldaymış gibi.

Birileri yine çözüm hazırlığı yapıyor. Bu hazırlık yorumcuların kendi görüşü ise bunları dinlemeyin. Bütün bunlardan sonra hala çözüm diyen yorumcu çok cahildir, dinlemek bir şey kazandırmaz. Yok eğer bir proğram dâhilinde yapılan algı operasyonu ise bunu reddediyoruz.

Ağustos 2015 de “yeni çözüm ak partiyi bitirir” diye yazmıştım. http://ncocak.blogspot.com.tr/2015/08/yeni-cozum-ak-partiyi-bitirir.html

Gezi ayaklanmasında Koç ailesinin desteğini kimsenin söylemesine gerek yoktu, hepimiz görüyorduk. Muhafazakâr medya “baronlar” diye haykırdı her gün 7/24. Koç ailesinden bir kişi vefat etti. Cumhurbaşkanı ve Başbakan elbette katılacaktı yapılan cenaze törenine. Ülkenin en zengin insanı vefat etmişti. Cem Küçük şu satırları kaleme aldı.

“Mustafa Koç özellikle Erdoğan’lı yıllar olan son 13 sene içinde Koç Grubu’nu 15 kat büyütmüştü. Mustafa Koç döneminde bu grup, Vehbi ve Rahmi Koç’un hayatı boyu ürettiği paradan daha çok kazandı. Bu bağlamda Mustafa Koç, babası Rahmi Koç’tan daha başarılı bir adamdı. Biliyorum ki özellikle biz muhafazakarların Koç Grubu’na sebepleri haklı da olan bazı kızgınlıklarımız ve kırgınlıklarımız vardır. Fakat artık geçmişe sünger çekmeli ve önümüze bakmalıyız. Koç Holding, Türkiye’nin bir büyük markasıdır. Kurumsal ve ciddi bir şirkettir….. “

Cem Küçük ne derse desin, Koç ailesinin misyonunu çok iyi bildiğimizi zannediyorum. Ölen birinin arkasından konuşmak inancımıza göre makbul davranış değildir. Bunun için biz susmayı tercih ettik.

Terör örgütünün yaz aylarında bütün Türkiye’de ayaklanma başlatacağı bilgileri geliyorken, şimdi çözümden söz etmek münasebetsizliğine katlanmak zorunda değiliz. Düne kadar Yahudi, baron diye haykırdığınız insanların, aslında evliya olduğunu yazdığınız yazıları okumak zorunda da değiliz.

Muhtemelen önümüzdeki günlerde aslında yanlış anlaşılma olmuş, bizim hoca papaz değilmiş diyeceğinizi umduğum yazılarınızı, şimdiden reddediyorum ve biraz ciddiyet lütfen diyorum.

25.1.2016





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder