Daha
önceki yazılarımda da belirttiğim gibi tarafımız bellidir. Ya Musa’dan yanayızdır
ya da Firavun’dan yana. İkisinde birden olmadık. Çünkü inanç sistemimiz buna
manidir. Hak ne ise onu söylemeye çalıştık hep.
Baştan
beri hükümetin politikalarını destekledik, yanlışlarını söylemek kaydıyla.
Özellikle güvenlik ve dış politikada tenkit ettiğimiz çok konu oldu. Ancak
önceliğimiz, bir müslüman olarak ikinci sınıf vatandaş olmaktan kurtulmak
yönünde idi. Batı zihniyeti ve Kemalizm denen zihniyeti benimsemedik hiç. Çünkü
aklına esen istediği yasağı koyup, adına Kemalizm diyordu.
Hükümetin
yalpalamalarını tecrübe eksikliğine bağlayıp, bazı noktalarda hepimiz yanıldık,
devletin hiç yanılma hakkı olmadığı halde yine de haklı bulduk.
Cemaat
yanılmasında, çözüm yanılmasında, gezi ayaklanmasında devletimizden yana tavır
koyduk. Çünkü bize göre devletimiz yanlış da yapsa, düşmanın yanında yer almak hainlikti.
Yine aynı düşüncedeyiz.
Hiçbir
hatayı dile getirmeden gözü kapalı hükümeti destekleyen, ya da kör taassubtan
öte, altında başka maksat olan düşüncelerle destekleyen muhafazakâr denen
medyayı da hep tenkit ettik.
Bize
kimin dost, kimin düşman olduğunu kimsenin göstermesine gerek yoktu. Birikimimizle
ülkemizin düşmanlarını ve dostlarını ayırt edecek durumdaydık çok şükür.
Kendimi
bildim bileli bazı ürünlere, bazı markalara ambargo uyguladım. Kimse farkında
değilken. Kimin nasıl bir misyonu olduğunu pekâlâ biliyordum. Muhafazakâr
medyanın da bunun farkında olduğunu görünce memnun oluyordum.
Gerek
dış dünya, gerekse iç mihraklarla mücadele ederek bu günlere geldik. Muhafazakâr
medyanın bu günlerdeki yayınlarını görünce, yeni bir yanılgıya doğru mu
gidiyoruz demek gereğini duydum.
Çözüm
denen garabetin aslında batının dayatması olduğunu hepimiz gördük. 2012 yılında
etkili mücadele verilirken bir anda çözüm sürecine girdik. Hendeklerden, yapılan
yığınaklardan, ABD vasıtası ile pyd üzerinden pkk ya aktarılan silahlardan bunu
anladık.
Şimdi
aynı medya yine çözümden söz eder oldu. AB toplantısında batılıların yine çözüm
sürecine girilmesi telkinlerini alıyoruz. Bakıyorsunuz bir kanalda Leyla Zana
parlatılıyor. Başka bir kanalda bir yorumcu “pkk’yı yolundan saptıran İran oldu
“ diyor. Sanki pkk şimdiye kadar doğru yoldaymış gibi.
Birileri
yine çözüm hazırlığı yapıyor. Bu hazırlık yorumcuların kendi görüşü ise bunları
dinlemeyin. Bütün bunlardan sonra hala çözüm diyen yorumcu çok cahildir,
dinlemek bir şey kazandırmaz. Yok eğer bir proğram dâhilinde yapılan algı
operasyonu ise bunu reddediyoruz.
Ağustos 2015 de “yeni çözüm ak partiyi bitirir” diye yazmıştım.
http://ncocak.blogspot.com.tr/2015/08/yeni-cozum-ak-partiyi-bitirir.html
Gezi
ayaklanmasında Koç ailesinin desteğini kimsenin söylemesine gerek yoktu, hepimiz
görüyorduk. Muhafazakâr medya “baronlar” diye haykırdı her gün 7/24. Koç
ailesinden bir kişi vefat etti. Cumhurbaşkanı ve Başbakan elbette katılacaktı
yapılan cenaze törenine. Ülkenin en zengin insanı vefat etmişti. Cem Küçük şu
satırları kaleme aldı.
“Mustafa Koç özellikle Erdoğan’lı yıllar olan
son 13 sene içinde Koç Grubu’nu 15 kat büyütmüştü. Mustafa Koç döneminde bu
grup, Vehbi ve Rahmi Koç’un hayatı boyu ürettiği paradan daha çok kazandı. Bu
bağlamda Mustafa Koç, babası Rahmi Koç’tan daha başarılı bir adamdı. Biliyorum
ki özellikle biz muhafazakarların Koç Grubu’na sebepleri haklı da olan bazı
kızgınlıklarımız ve kırgınlıklarımız vardır. Fakat artık geçmişe sünger çekmeli
ve önümüze bakmalıyız. Koç Holding, Türkiye’nin bir büyük markasıdır. Kurumsal
ve ciddi bir şirkettir….. “
Cem Küçük ne derse desin, Koç ailesinin misyonunu çok iyi
bildiğimizi zannediyorum. Ölen birinin arkasından konuşmak inancımıza göre
makbul davranış değildir. Bunun için biz susmayı tercih ettik.
Terör örgütünün yaz aylarında bütün Türkiye’de ayaklanma
başlatacağı bilgileri geliyorken, şimdi çözümden söz etmek münasebetsizliğine
katlanmak zorunda değiliz. Düne kadar Yahudi, baron diye haykırdığınız insanların,
aslında evliya olduğunu yazdığınız yazıları okumak zorunda da değiliz.
Muhtemelen önümüzdeki günlerde aslında yanlış anlaşılma
olmuş, bizim hoca papaz değilmiş diyeceğinizi umduğum yazılarınızı, şimdiden
reddediyorum ve biraz ciddiyet lütfen diyorum.
25.1.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder