27 Aralık 2015 Pazar

RUS UÇAĞINI KİM VURDU?

Muhafazakâr yazarlarımızın bazen saçmalıkları oluyor. Lakin ses çıkarmıyoruz. Karşı tarafın bu kadar yalan, bu kadar sahtekârlığı karşısında bırakalım bunlarda biraz saçmalasın diyorum.

Tabi bırakmak nereye kadar? Ne zaman ki saçmalıkları devlete zarar veriyor, tepki göstermek zorunluluğu hissediyorum. Pek hoşnut olmasalar bile devletçilik refleksi ile hareket benim yapımda var işte.

Gençliğimde kurt köpeklerim oldu, biraz hayvan davranışlarını bilirim. Yavrusu varken, bulunduğu yere yabancı biri yaklaşınca gerek ana, gerek baba anında tepki verir. Yavrusunu koruma içgüdüsü vardır çünkü yabancılara karşı.

Ancak gel gör ki, kendisi bir yandan bir yana dönerken bilmeden yavrusunun üzerine basar ve zarar verir. Bu yavrusuna zarar vermek istediği anlamına gelmiyor. Koruyor ama korumanın ölçüsünü bilmiyor.

Bizim bazı muhafazakâr kardeşlerde devletini milletini seviyor, bundan hiç şüphem yok. Ancak severken ifrada kaçıyor, kendileri zarar veriyorlar. Hâlbuki devamlı diyorum ki; “severken de, nefret ederken de bilinçli olalım.”

Muhterem kardeşim Cem Küçük bazı açıklamalarda bulunmuş.  Haber kaynağı “sputnik” olunca itibar etmedim, yalan haber olabilir dedim. Sonra Akit’te  (Star yazarı Cem Küçük, Suriye sınırında düşürülen Rus uçağının Fetullah Gülen cemaatine mensup pilotlar tarafından vurulduğunu iddia etti. Küçük “F16 pilotlarının bir kısmı Fetullahçı, bu resmi raporlarda var. Benim şahsi fikrimi sorarsanız bunun Fetullahçıların işi olduğu kanaatindeyim” dedi.) haberini okudum.

 

Burada devleti koruma refleksi var. Lakin korurken devletin bütün prestijini yerle bir ediyor. Kabile devleti yerine koyuyor da farkında değil.

 

Devleti yönetenlerin hiçbir etkinliği yok, isteyen istediğini yapıyor anlamı çıkmıyor mu bundan? Belki savaşa bile sebep olacak bir olayı, bir pilot kendi kafasına yapıyor, hem de hiçbir kurala bağlı olmadan.

 

Başbakan olay sonrası açıklama yaptı. “Pilotumuz angajman kuralları çerçevesinde gerekeni yapmıştır” diye. Sanırım Cem Küçük bu açıklamayı duymamış.

 

İzlenecek yolu yani politikayı siyaset kurumu belirler. Bunu belirlerken de yine bazılarının dediği gibi, tek kişi karar vermez. İlgili kurumlar da fikir beyan eder. İmkân ve kabiliyetlerimizin neler olduğunu söyler. Politikalar ona göre belirlenir.

 

Siyaset kurumu, biz dünyaya savaş ilan edelim, ordumuzda uzaydaki üsten dünyayı vursun derse eğer, silahları kuvvetlerin tepesindeki komutan uzayda üssümüz yok ki der. Devlet bütün kurumları ile devlettir. Menfaatlerimiz doğrultusunda, imkânlarımız ölçüsünde bölge politikamız belirlenmiştir.

 

Ayrıca Cem kardeşimin bilmediği şey, bir önceki yazımda http://ncocak.blogspot.com.tr/2015/12/bayir-bucak-ve-kirmizi-cizgimiz.html belirttiğim gibi Rusya’nı hava sahamızı ihlali öyle pek de masum bir hareket değil. Angajman kurallarımız yıkmak, bölge üzerindeki politikamızı boşa çıkarmak için yapılan bir ihlaldir.

 

Angajman kuralları belirlenmiş, silahlı kuvvetlerimiz hangi durumda ne yapacağını bilmektedir. Silsile yoluyla gerekli emirler verilmiştir. Pilotlarımız hangi durumda ne yapacağını bilmektedir.

 

Western filmindeki gibi, çete içinde bir eleman kızıp tabancasını çekip, istediği gibi adam vuramaz yani. Adına Türkiye Cumhuriyeti denilen bir devletten bahsediyoruz.

 

Paralel yapılanmanın varlığını ve kurumlara sızdığını elbette biliyoruz. Bu demek değil ki pilot kovboy gibi davranacak.

 

Rusya’ya mesaj verir gibi “yahu kusura bakmayın, aslında devletimiz böyle fena işler yapmaz. Yöneticilerimiz de iyi insanlardır. Sizi pek severler. İstediğiniz zaman Ankara üzerinde bile uçun ama ne yapalım işte, kendini bilmez bir paralel pilot, bunu devletin bilgisi dışında yaptı” demek devletimizi ayaklar altına almaktır.

 

Elin gâvuru demez mi “yöneticiler, Genelkurmay Başkanı, Hava Kuvvetleri Komutanı sepet mi, orada ne işleri var?” Böyle zafiyet olsa bile gizlememiz gerekirken, böyle olmadığı halde bütün yetkilileri sepet konumuna sokmak ileri derecede akılsızlıktır.

 

Keşke bunu diyeceğine, papaz beddua etti, Rus uçağı düştü falan deseydi ciddi olarak, belki insanlarda latife yapıyor sanırdı. O zaman hem analiz konusunda ki cahillik belli olmamış, hem de devletimiz çiğnememiş olunurdu.

 

Sonuç olarak Rus uçağını, aslan gibi bir kahraman pilotumuz, devletinin emri ile, devletinin koyduğu angajman kuralları çerçevesinde vurmuştur.

 

Bunları okuyunca kızmak yerine, düşünmeyi tercih edeceğine inanıyorum Cem Küçük kardeşimin.

 

28.12.2015

 

 

 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder