Muhafazakâr
yazarlarımızın bazen saçmalıkları oluyor. Lakin ses çıkarmıyoruz. Karşı tarafın
bu kadar yalan, bu kadar sahtekârlığı karşısında bırakalım bunlarda biraz
saçmalasın diyorum.
Tabi
bırakmak nereye kadar? Ne zaman ki saçmalıkları devlete zarar veriyor, tepki
göstermek zorunluluğu hissediyorum. Pek hoşnut olmasalar bile devletçilik
refleksi ile hareket benim yapımda var işte.
Gençliğimde
kurt köpeklerim oldu, biraz hayvan davranışlarını bilirim. Yavrusu varken,
bulunduğu yere yabancı biri yaklaşınca gerek ana, gerek baba anında tepki
verir. Yavrusunu koruma içgüdüsü vardır çünkü yabancılara karşı.
Ancak
gel gör ki, kendisi bir yandan bir yana dönerken bilmeden yavrusunun üzerine
basar ve zarar verir. Bu yavrusuna zarar vermek istediği anlamına gelmiyor.
Koruyor ama korumanın ölçüsünü bilmiyor.
Bizim
bazı muhafazakâr kardeşlerde devletini milletini seviyor, bundan hiç şüphem
yok. Ancak severken ifrada kaçıyor, kendileri zarar veriyorlar. Hâlbuki devamlı
diyorum ki; “severken de, nefret ederken de bilinçli olalım.”
Muhterem kardeşim Cem Küçük bazı
açıklamalarda bulunmuş. Haber kaynağı “sputnik”
olunca itibar etmedim, yalan haber olabilir dedim. Sonra Akit’te (Star yazarı Cem Küçük, Suriye sınırında
düşürülen Rus uçağının Fetullah Gülen
cemaatine mensup pilotlar tarafından vurulduğunu iddia etti. Küçük “F16
pilotlarının bir kısmı Fetullahçı, bu resmi raporlarda var. Benim şahsi fikrimi
sorarsanız bunun Fetullahçıların işi olduğu kanaatindeyim” dedi.) haberini okudum.
Burada devleti koruma refleksi var.
Lakin korurken devletin bütün prestijini yerle bir ediyor. Kabile devleti
yerine koyuyor da farkında değil.
Devleti yönetenlerin hiçbir etkinliği
yok, isteyen istediğini yapıyor anlamı çıkmıyor mu bundan? Belki savaşa bile
sebep olacak bir olayı, bir pilot kendi kafasına yapıyor, hem de hiçbir kurala
bağlı olmadan.
Başbakan olay sonrası açıklama
yaptı. “Pilotumuz angajman kuralları çerçevesinde gerekeni yapmıştır” diye. Sanırım
Cem Küçük bu açıklamayı duymamış.
İzlenecek yolu yani politikayı
siyaset kurumu belirler. Bunu belirlerken de yine bazılarının dediği gibi, tek
kişi karar vermez. İlgili kurumlar da fikir beyan eder. İmkân ve
kabiliyetlerimizin neler olduğunu söyler. Politikalar ona göre belirlenir.
Siyaset kurumu, biz dünyaya savaş
ilan edelim, ordumuzda uzaydaki üsten dünyayı vursun derse eğer, silahları
kuvvetlerin tepesindeki komutan uzayda üssümüz yok ki der. Devlet bütün
kurumları ile devlettir. Menfaatlerimiz doğrultusunda, imkânlarımız ölçüsünde
bölge politikamız belirlenmiştir.
Ayrıca Cem kardeşimin bilmediği
şey, bir önceki yazımda http://ncocak.blogspot.com.tr/2015/12/bayir-bucak-ve-kirmizi-cizgimiz.html
belirttiğim gibi Rusya’nı hava sahamızı ihlali öyle pek de masum bir hareket
değil. Angajman kurallarımız yıkmak, bölge üzerindeki politikamızı boşa
çıkarmak için yapılan bir ihlaldir.
Angajman kuralları belirlenmiş,
silahlı kuvvetlerimiz hangi durumda ne yapacağını bilmektedir. Silsile yoluyla
gerekli emirler verilmiştir. Pilotlarımız hangi durumda ne yapacağını bilmektedir.
Western filmindeki gibi, çete
içinde bir eleman kızıp tabancasını çekip, istediği gibi adam vuramaz yani. Adına
Türkiye Cumhuriyeti denilen bir devletten bahsediyoruz.
Paralel yapılanmanın varlığını ve
kurumlara sızdığını elbette biliyoruz. Bu demek değil ki pilot kovboy gibi
davranacak.
Rusya’ya mesaj verir gibi “yahu
kusura bakmayın, aslında devletimiz böyle fena işler yapmaz. Yöneticilerimiz de
iyi insanlardır. Sizi pek severler. İstediğiniz zaman Ankara üzerinde bile uçun
ama ne yapalım işte, kendini bilmez bir paralel pilot, bunu devletin bilgisi
dışında yaptı” demek devletimizi ayaklar altına almaktır.
Elin gâvuru demez mi “yöneticiler, Genelkurmay
Başkanı, Hava Kuvvetleri Komutanı sepet mi, orada ne işleri var?” Böyle zafiyet
olsa bile gizlememiz gerekirken, böyle olmadığı halde bütün yetkilileri sepet
konumuna sokmak ileri derecede akılsızlıktır.
Keşke bunu diyeceğine, papaz beddua
etti, Rus uçağı düştü falan deseydi ciddi olarak, belki insanlarda latife
yapıyor sanırdı. O zaman hem analiz konusunda ki cahillik belli olmamış, hem de
devletimiz çiğnememiş olunurdu.
Sonuç olarak Rus uçağını, aslan
gibi bir kahraman pilotumuz, devletinin emri ile, devletinin koyduğu angajman
kuralları çerçevesinde vurmuştur.
Bunları okuyunca kızmak yerine,
düşünmeyi tercih edeceğine inanıyorum Cem Küçük kardeşimin.
28.12.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder