Türkiye’de
çok sayıda akrabası bulunan Bayır Bucak Türkmenleri, Karamanoğlu
Türkmenlerinden olup, Osmanlı döneminde İç Anadolu ve Akdeniz bölgelerinden
getirilip buralara yerleştirilmiştir. Osmanlının bunu neden yaptığını, günümüz
zeki analizcileri ve onların sözü ile ahkâm kesenlerin anladığını sanmıyorum.
Suriye
iç savaşında, Suriye toplumu içerisinde en çok zarar gören toplum Bayır Bucak
Türkmenleridir. Çünkü dağınık yaşamaktalar siyasi, askeri olarak muntazam bir
yapılanmaları yok. Türkiye dışında hiçbir toplumdan da destek görmemekteler.
Nüfus
olarak tam bir bilgiye sahip olmamakla beraber, 1,5 milyon civarında bir nüfusa
sahip olduğu sanılmaktadır. Zira dağınık olmaları nedeni ile çok sayıda Türkmen
kimliklerini ve dilini kaybetmiştir.
Ne
yazık ki, önemini batı dünyasının anladığı fakat bizim 90 yıllık cumhuriyet
yöneticilerinin anlamadığı Türkmen bölgesi ve Türkmenleri, irtica ve Arap
aşağılaması ile sahipsiz bıraktık. Sonucunda bugün “Fırat'ın batısı kırmızı
çizgimizdir” dediğimiz duruma geldik.
Arap
baharı ile başlayan bu oyunu anlamadık. Belki anlayan yöneticileri de yerli
Lawrence'ler ile engellemeye çalıştık. Haritada görülen koyu ve açık gri
renkteki yoğun Daeş bölgelerini değil de, neden Lazkiye kuzeyini, İdlib’in
batısını müttefiklerimiz ve Rusya bombalıyor diye dehşetlu analizcilerimiz ya
anlamadı, ya da bombalayanların maşası oldular.
Bahsettiğimiz
bölge Türkmen dağı denilen Bayır Bucak Türkmenlerinin yaşadığı bölge çünkü.
Türkmenler ayaklanmanın başından beri muhalif kanatta yer almış, bizim
desteğimizle 2012 ortalarından itibaren güvenliklerini sağlamış durumdaydı. O
bölge stratejik bir bölgeydi, Türkmenlerin kontrolüne bırakmamak gerekiyordu! İşte koalisyon güçleri bu yüzden yoğun Daeş işgalindeki yerleri değil de,
Türkmen Dağı bölgesini bombalıyordu.
Türkmenlerin
kendilerini güvene almaları bölgede kontrolü sağlamaları bazı mihrakları
rahatsız etti. Yaklaşık bir yıl sonra Türkmenlere giden Mit Tır'ları durduruldu.
Bazılarını Ak Parti ile Gülen cemaati kavgası dese bile, Türkmenlere giden
silahlardan İslamı yaydığını söyleyen bir cemaatin rahatsız olmasının mantıklı
bir açıklaması yoktur.
Bayır
Bucak bölgesinin düşmesi İdlib’in düşmesi, İdlib’in düşmesi ise Halep yolunun
açılması demektir. Bu durumda Türkmenlerle bağımız kesilecek, katliama maruz
kalacaklar ve güneyimizde oluşacak kantonlar koridoru ile kuşatılmış olacağız. Bölge
son derece kritiktir. Akdeniz’e ulaşacak koridor üzerindedir. Bu durumda
denizden de yardım almak mümkün olacaktır.
Bayır
Bucak Kürtler açısından da önemlidir. Kurma hayalinde oldukları devletlerinin
Akdeniz’e açılan kapısıdır Bayır Bucak. Terörist Kürt güçlerin farkında
olmadığı konu, dış güçlerin onların varlığı, özgürlüğü, demokrasisi ile
ilgilerinin olmadığıdır. Onların bütün düşüncesi petrolün Akdeniz’e gideceği
bir ulaşım yolundan ibarettir. Sadece Irak’ta 2 milyondan fazla insan katleden
batı, neden Kürtlerin refahı ve özgürlüğü ile ilgilensin diye düşünmüyorlar.
Daha
sonra Rusya’nın da savaşa dâhil olması ile yeni boyut kazanan Suriye iç savaşı,
“bizi ilgilendirmeyen bir konu” denildi. Denildi ama adı iç savaş olan bu olay
nedense Rusya, İran ve bütün batı dünyasının hatta Çin’i yakından ilgilendiği
konu oldu. Doğuda PJAK, içeride PKK, Kuzey Irak’ta Kürdistan özerk bölgesi,
Kuzey Suriye’de PKK’nın başka kolu PYD, YPG, YPJ olduğu halde yine de bizi
ilgilendirmiyor demek, ahmaklık değilse, siyaset bilmezlikti.
Rus
uçağının düşürülmesi olayı, uzaktan bakanların söylediği “ biraz sınırdan
girmiş, ne olmuş yani ” dedikleri tarzda bir olay değildi. Bayır Bucak bölgesinin
yaklaşık 3,5 yıldır düşmemesi Türkiye'nin desteği ile olmuştur. Suriye’de
muhaliflere karşı en etkili olan güç rejim hava kuvvetleri ve hava
silahlarıdır.
Türkiye
aslında fiili olarak uçuşa yasak bölge ilan etmişti. Rejim hava gücü, bu
bölgede uçamadığı için Türkmenler bölge üzerinde uzun süre hakimiyetini korumuştu. Uçuşa yasak bölgenin oluşu ve hemen Yayladağı’nın güneyinde oluşu
nedeni ile sınır ihlali olmadan hava araçlarının manevra yapmaları zorlaşmıştı.
Bu yüzden riske girmek istemeyen rejim hava unsurları etkili olamamaktaydı.
Rejim
güçlerine destek veren Rusya aslında hiçte masum olmayan bir harekete girişti.
Önceleri birkaç defa deneme sureti ile nabız yokladılar. Maksat Türkiye'nin angajman
kurallarını ve güvenli bölge kararını kırmaktı. Ancak söylediğimiz hususlar
nedeni ile sınır ihlali oldu ve uçak düşürüldü. Zaten şakacıktan uçan bir uçak
değil, Bayır Bucak Türkmenlerini bombalayan uçaklardı bunlar. Türkmenler
konusunda hassasiyetimiz anlatan iyi darbeydi Ruslara.
Bizim
güvenli bölge dediğimiz dikkat edilirse İdlib’e kadar inen bir bölgedir. Bunun tesisi
ile bölgenin muhalifler ve Türkmen kontrolünde kalması sağlanacak,
istemediğimiz PYD koridoruna engel olunacaktır.
Biz
bir yandan Rusya ile bunun mücadelesini verirken, önceki gün ABD desteği ile
PYD, YPG, YPJ güçleri Suriye Demokratik Güçleri ( SDG) adı altında Fırat'ın batısına geçmeyi başarmıştır. Koalisyon içinde sözde birlikte Daeş ile mücadele
ettiğimiz müttefikimiz ABD bize karşı hasmane tutum takınmıştır. Hep söylediğimiz
şey, müttefikimiz aslında en büyük düşmanız.
Zira
ilerlemenin devamı halinde bölgede durum tamamen istemediğimiz bir konuma gelecektir.
Bu yazıyı yazdığım sırada Cumhurbaşkanı ile Başbakanın görüşmesi bitmiş ancak
bir açıklama yapılmamıştı. Sadece terör konusu görüşüldü demekle yetinildi.
Ancak
devletimizden durumu tamamen aleyhimize çeviren bu ilerlemeye bir tepki
vermesini beklemekteyiz. Cerablus-Azez hattının birleşmesi, ileride bize sadece
Doğu ve Güneydoğu’da değil, ülkemizin çeşitli illerinde Cizre, Silvan tarzı eylemler olarak dönebilir. 40 yıldır yapılan bu hain saldırılardan bıkan halkımızın verebileceği
tepki ile istenmeyen şeyler olabilir.
Durum
son derece nazik ve kırılgandır. Bir yandan ülkenin geleceği için dış güçlerle mücadele
ederken, bir yandan içimizdeki dış güçlerle mücadele halindeyiz. İran ile
savaşımızda İran safında yer alacak hainler, Rus uçağı düşürüldüğünde soluğu
Rusya’da alanlar, hala Erdoğan düşmanlığı nedeni ile Suriye safında yer alıp
aile fotoğrafı çektirenler artık safını seçmelidir.
Ülke
olarak girilecek savaşta hainlerin hukuku yoktur. Savaşın demokrasisi olmaz.
Hainlerin demokratik hakkı diye bir şey hiç olmaz. Hendek kazmak demokratik bir
eylem değildir. Hendeğin de demokratik hakkı olmaz. Bu böyle biline.
27.12.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder