22 Kasım 2016 Salı

FİNCANCI KATIRLARI

Uzaydan biri geldi ve cinsel istismar ile ilgili bir taslak metin sundu. İktidarın bu konu ile alakası yoktu.

Kimimiz savunduk, kimimiz karşı çıktık. Karşı çıkan neye karşı çıktı, savunan neyi savundu? Sorun, iktidarın düşündüğünü sandığımız mağduriyetle, hazırlanan teklifin birbirine paralel olmamasında.

Biz, evet bir mağduriyet var, bu sorun çözülmeli dedik. Geleneğimizde olan, töremizde olan ve yanlış olan bir uygulama nedeni ile mağdur olan insanlardan söz ediyoruz.

Küçük yaşta evlendirilmiş çocuklar şimdi büyümüşler. Çocukları olmuş. Evlilikleri kendi ifadelerine göre yolunda gidiyor, bir sorunları yok. Sorunları yok ama fiil kanuna göre suç sayılıyor. Suç sayıldığı için kanuna göre ceza verilmiş hapse atılmış.

Geride kalan eş ve çocuklar elbette mağdur olmuştur. İşte giderilmesi gereken mağduriyet budur. Hem mağduriyet giderilmeli hem de tekrar benzer mağduriyet yaratılmaması için tedbir alınmalı. Bu konuda iktidarın hazırladığı teklife bakalım.

“Cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın 16/11/2016 tarihine kadar işlenen cinsel istismar suçundan, mağdurla failin evlenmesi durumunda, Ceza açıklanmasının geri bırakılmasına, hüküm verilmiş ise cezanın infazının ertelenmesine karar verilir. Zaman aşımı süresi içinde evliliğin, failin kusuruyla sona ermesi halinde fail hakkındaki hüküm açıklanır veya cezanın infazına devam olunur. Bu fıkra uyarınca fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına veya cezanın infazının ertelenmesine karar verilmesi durumunda, suçtan azmettiren veya işlenişine yardım edenler hakkında kamu davasının düşmesine veya infazının ortadan kaldırılmasına karar verilir" 

Sözünü ettiğimiz mağduriyetin giderilmesi için böyle bir metin son derece kafa karıştırıcı. Hâlbuki biz, önceki yıllarda olmuş, bitmiş bir yanlıştan dolayı mağdur olanlardan bahsediyoruz. Ama bu metin iktidar karşıtlarının eline koz veren bir metin.

Bu evliliklerde istismar yoktur. Cebir, tehdit yoktur. Zaten aileler de devrededir. Belki çocuğun rızası da alınmıştır. Dikkat ederseniz çocuğun rızası diyorum. Eğer çocuk diyorsak, o zaman hangi rızadan bahsediyoruz?

Bu konuda yazdığım mesajlar da:

-Bırakın 15-16 yaşındaki çocuğun rızasından bahsetmeyi, reşit olma yaşını bile 20 yapmak lazım.18-19 yaşında çocuğu olanlar ne dediğimi anlar.

- Eğitimin durumu ortada. Yaş değil önemli olan bilinçtir. Yetişkinlerin bile bilinçsiz olduğu toplumda 15 yaşındaki çocuğun bilinçli olması

- Evlilikleri de normal giderken kurtarıcıları tarafından mağdur ediliyorlar. Meseleyi böyle çözmek yerine önleyici tedbir almak lazım değil mi?

- " küçük yaşta evlilik ebeveynlerin izni ile yapıldığına göre onlara bu kadar ağır olmayan bir ceza verilebilir" Önleyici tedbir olur.

- Sorunun çözümü: Bu konudaki kanunların engelini kaldırmak için böyle bir metin yerine, direk mağduriyeti ifade eder metin hazırlanmalı.

- "Ben yaptım oldu" demek olmaz. Muhalefetin ve STK’ların kafasındaki soru işaretlerini giderecek yeni bir metin gerek.

Tabi bizim sesimiz gerekli yerlere gitmiyor. “Muhafazakâr medya” bahsettiğimiz mağduriyeti değil, hazırlanan metni hararetle savunduğu için konu mecrasından şaştı.

“Küçük yaşta evlendirilmiş, şu anda evliliği normal giden, babanın hapse girmesi ile mağdur olacak çocukların varlığı nedeni ile bir defaya mahsus olmak üzere…” diye başlayan bir metin hazırlamak çok mu zordu?

İçinde eklenen “istismar, suçun işlenmesine karışanlar”  diye gereksiz sözler, insanları elbette kuşkulandırır. Suçu, suç olmaktan çıkarırsan haliyle “suça karışanlar” da ortadan kalkar.

Sonuç olarak, bu mağduriyetleri gidermek için, nokta atışı yapılarak, sadece mağdur olanları işaret eden yeni bir metin hazırlanmalı. Bu fiilin bundan böyle devam etmemesi için de keskin tedbirler alınmalı.

Neyse ki STK’ların baskısı ile uzaylının sunduğu teklif iktidar tarafından kabul gördü de yanlıştan dönüldü. Adalet Bakanı onun için STK’lara, emeği geçenlere teşekkür etti sanırım. Peki, fincancı katırlarının ürkütüldüğüne değdi mi?

23.11.2016









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder