Terör
örgütünü kuran devlet ile terör örgütünün hedefleri aynı değildir. İstihbarat
örgütü kendi devletinin politikalarını o ülkeye kabul ettirmek için örgütü
kurar. Teröristler ise ya dinlerine hizmet ettiklerine, ya bağımsız devlet
kuracaklarına, ya da eşitlik sağlamak ve halkın üzerinden baskıları
kaldıracaklarına inanırlar.
Sol
örgütler böyle düşünür. Faşizmi yıkmak, yönetimi değiştirmek, güya eşitliği
sağlamak.
Ülkesindeki
yönetimden memnun değildir değiştirmek isterler. Neden memnun değildir peki?
Başlangıçta anlattığımız gibi kendilerine bir düşman gösterilmiştir. Fert onu
düşman bellemiştir. Artık geri dönüşü yoktur, ne anlatırsanız o düşmandır. Gösterdiğiniz
en mantıklı deliller bile onu ikna etmez. Çünkü beynini örgütü kuran istihbarat
örgütü kullanıyordur.
İnsanlar
aklını başkalarının emrine öylesine vermiştir ki, söyleneni değerlendirme
kabiliyetlerini kaybetmişlerdir. 70’lerin dev-genç lideri yakın zamanda
izlediğim bir proğramda “ sabah solcuyu vuran silah, öğlen sağcıyı vurdu”
denilen söze, “paraları mı yoktu neden ona bir silah, diğerine bir silah
vermesinler?” diye sormuştu.
Bu
sözün, aynı elin sabah birini, öğlen birini vurduğunu anlattığını hala
anlamamıştı. Vurulan tarafa, karşı taraf düşman olarak gösterilip, savaş
başlatmasının istendiğini şimdi bile anlamamışsa, genç olduğu o dönemde
anlaması hiç mümkün değildi.
Diğer
taraf haklı olarak yıkıcı, komünist bir örgütle mücadeleye başlamıştı. Çünkü
devletlerini korumak istiyorlardı. Kendilerine düşman olarak komünizm
gösterilmişti. Bütün bu kargaşayı yaratanlar onlardı ve arkalarında Rusya
vardı. Düşman sol örgütler ve Rusya idi.
12
Eylül sonrası örgütler dağıtılınca yurt dışına kaçanlar oldu. Sağ taraftan
kaçan olmadı ama sol taraftan çok sayıda insan yurt dışına kaçtı. Peki, bu
komünist dediğimiz insanlar hangi ülkelere gitti? Rusya’ya giden olmadı hiç.
Hepsi Almanya, Fransa, Belçika’ya gittiler. Kimse nasıl oluyor hem Rusya
tarafından destekleniyor, hem de oraya değil batıya kaçıyorlar diye düşünmedi.
Eğer
denk geldiyse görenler bilir daha önce de yazmıştım. ODTÜ denen okul, Amerikan
parası ile kurulan bir okul olmasına rağmen hep komünist yetiştirir. Darbe
komisyonunda konuşan Mehmet Ağar ne demişti? “Biz hep komünistlerin arkasında
Rusya var diye düşünürdük meğer batı varmış.” Biz de günaydın dedik tabi.
O
zamanın politikası gereği bize Rusya’nın düşman olduğunu göstermek isteyen
Gladio denen örgüt böyle istemişti. Gladio örgütü ise Amerika ve İngiltere
tarafından Nato çerçevesinde kurulmuş bir örgüttü. Bizim de içinde olduğumuz
Nato denen örgüt, halkımızı birbirine kırdırıyordu.(Tam yazı yazdığım şu anda
televizyonda hala AB ve Nato’yu savunan beyni orada kalmış, gazetecileri,
güvenlikçileri hatta emekli paşayı dinliyorum bir yandan. Ne yazık ki bu
beyinler hep var olacak.)
Dini
olduğunu söyleyen örgütler din devleti kuracaklarına inanırlar. İçindeki örgüt
elemanları dinlerine hizmet ettiğini sanarak katliam yapar. Hocaları onlara
düşmanı göstermiştir. Düşman öncelikle birlikte yaşadıkları, fakat dinle ilgisi
olmadığını düşündüğü Müslümanlardır. Allah’ın emirlerini Kuran’dan okumadıkları
için böyle sanarlar. Hiç “kâfir” öldürmediklerinin farkında değillerdir. Hocaları
öyle söylemiştir çünkü.
Örgütü
kuran aklın hedefi, Müslümanların olduğu bölgede kargaşa çıkarmak ve hedefine
ilerlemek, örgütün hedefi ise İslam devleti kurmak. İslam devleti kuranlara!
onların kâfir diye nitelediği, gerçekten müslüman olmayanları neden öldürtsün?
Mezhep
farklılığını, Kuran’ın anlattığı aklın sınırlarını zorlayarak dayatmak ve
müslümanı müslümana kırdırmak varken, müslümanı öcü göstermek için neden
Hıristiyan öldürtsünler?
Bu
konuyu Işid ile ilgili yazdığımız http://ncocak.blogspot.com.tr/2014/09/isid-sebep-degil-sonuctur-1.html ve http://ncocak.blogspot.com.tr/2014/09/isid-sebep-degil-sonuctur-2.html yazılarda El
Kaide ile birlikte anlatmaya çalışmıştık.
Terör
yaratmak için seçilen hedefin pek fazla bir önemi yoktur. Bir suikast
yapılacaksa Mehmet veya Ahmet olmuş önemli değildir. Yeter ki ses getirecek bir
eylem olsun. Maksat infial yaratmak olduğuna göre ses getirmesi yeterlidir.
Bazen
bir siyasi temsilci, bazen bir ideolojinin temsilcisi olabilir. “Bazen de şahıs
önemli değildir sırf işgal ettiği makam nedeni ile suikast düzenlenir. “
Terör
örgütlerinin silah ve para ihtiyacı kurucu ülkeler tarafından karşılanır. Bu
büyük maddi ihtiyacı terör örgütünün başlangıçta karşılaması mümkün değildir.
Daha sonra başta uyuşturucu olmak üzere, çeşitli kaynaklarla büyük gelirler
elde eder terör örgütleri.
Çünkü
dünyadaki uyuşturucu trafiğini de kesinlikle istihbarat örgütleri yönetir.
İstihbarat örgütlerinin bilgisi olmadan aslında kuş bile uçmaz. Uçurmak
isteyenler çıkar bazen. “Ben de bu trafikten pay istiyorum” derler. Panama
devlet başkanı Noriega gibi.
Noriega,
1989 yılında ABD’nin yaptığı bir operasyonla kendi ülkesinde tutuklanıp ABD’ye
götürülmüştü. “Uyuşturucu ticareti, haraç toplama, kara para aklama” suçlaması
ile 30 yıl hapis cezası verildi.
Noriega
boyunu aşan işe kalkmıştı. CİA’nın yaptığı işe burnunu sokmuştu. Uyuşturucu işi
onlara aitti. Başkası bu işten pay almayı düşünemez bile. Hep böyle olmuştur.
Kendileri tarafından yapılan, aslında
suç sayılan fiille bertaraf ederler. Bu size emniyet genel müdür yardımcısı
Emin Aslan’ın uyuşturucu ticareti suçlaması ile yargılandığını hatırlatmadı
tabi. Emin Aslan pay bile istememişti. Sadece örgütü ifşa etmişti.
Hedefine
ilerleyen devlet hangi tür terör örgütüne ihtiyacı varsa onu kurar. Sol-sağ
çatışmasının modası geçtiğinden bu devre dışı kalmıştır. Şimdi “dini” kisvesi
olan veya etnik kisvesi olan örgütlerle hedefe yürüyorlar.
Etnik
yönü olan terör örgütü elemanları da bağımsız devlet kurmak için mücadele eder.
Söylediğimiz gibi örgütü kuran aklın hedefi bu değildir. Şimdi bölgemizde Kürt devleti
kurmayı düşünen örgüt kullanılmakta. Hiç biri düşünmez ki bu batı devletleri
neden bizi çok seviyor, “ezilmekten” kurtarmak istiyor, “bize demokrasi
getirmek istiyor!? “
Bunu
anlamak için yine yüz yıl geriye gitmek gerek. 1900’lerin başında İngiltere
sanayi devrimi sonrası makinelerin buharla daha fazla gidemeyeceğini anladı.
Sömürgelere ulaşmak, oralardaki zenginliklerin İngiltere’ye transferi gerekli.
Üretilen malın dünyaya pazarlanması gerekli. Bu iş kömürle ve buharla
olmayacaktı.
DEVAM EDECEK
DEVAM EDECEK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder