Bütün ülke parkinson gibi istemsiz
titreme hastalığına tutuldu. Adı da Laiklik hastalığı. Aşı da tesir etmiyor, bu
virüs bağışıklık kazanmış. Ne oldu da bütün ülke titremeye başladı?
Laiklik nedir, tanımı nasıldır gibi
artık kabak tadı veren konulara girmeye gerek yok. Ben tartışmalarda arka plana
bakmaya çalışırım. İtici güç nereden geliyor, nereye doğru itiliyoruz beni
ilgilendiren o.
Türkiye zor bir ülke. Bu ülkede
vatandaş olmak kadar idareci olmak da zor. Siyaset böyle bir şey. Toplumun
tamamını memnun etmek imkansız. Mutlaka memnuniyetsiz bir kesim olacak.
Muhafazakar insanlar iktidar oldu diye,
bütün muhafazakarlar memnun olacak diye bir kural yok. Diğer kesim gibi onlarda
da serzeniş var. Başörtüsü sorunu 13 yıldan sonra çözülmüş bir ülkede, şeriat
ilan edilmedi diye yöneticileri tekfir eden bir kesim bile var.
Bir diğer kesim, ya beni zorla müslüman
yaparlarsa diye endişe taşıyor. Bunu güvenceye almak için de anayasada laiklik
diye bir madde olsun istiyor. Aslında insan olmayı becerebilsek anayasaya
bunları yazmaya bile gerek yok. Tek maddelik anayasa yeter. Şu sınırlar içinde
bulunan ülkenin adı Türkiye Cumhuriyetidir demek yeter. Anayasası olmayan
ülkeler bile var.
O zaman laiklik yerine “Devlet, ne
laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmaktan, ne de din karşıtı eylemlerin odağı
olmaktan kimseyi yargılayamaz” diye madde koyalım.
“Türkiye batıdan kopamaz” diyoruz hep.
Batı sistemini monte etmeye çalışıyoruz. Batılı olacağız ya. Batı bize devamlı
benim kurallarıma uy diyor. Ama aralarına almıyorlar. Annesinden dayak yiyen
çocuk gibiyiz. Anne tokatı vuruyor, çocuk anneye sarılıyor. Çocuk yaparsa
çocukça davranış. Büyükler yaparsa ahmaklıktır bu.
Hristiyan değiliz diye batı bizi
kulübüne almıyor, islam dünyasını da biz dışlıyoruz. Peki, biz neyiz diye
düşünen oldu mu hiç?
Bize laikliği dayatan AB ülkelerine
bakalım. Sadece Fransa anayasasında laiklik maddesi var. Danimarka, İrlanda,
Polonya, Portekiz, Avusturya, Almanya, İtalya, İspanya anayasalarında laiklik
diye bir madde yoktur.
Neden yok? Çünkü onlarda kiliseye
giden, ben dindarım diyen insanlar üzerinde baskı kurmak isteyen dinsiz bir
kesim yok. Böyle bir şeye ihtiyaçları da yok. İsteyen kiliseye gider isteyen
gitmez diyorlar. Bizdeki gibi “laikliği kaldırmak isteyen kelleyi koltuğuna
alsın” diyen din düşmanı chp’liler yok orada.
Peki, bize neden dayatıyorlar? Çünkü
Türkiye üzerinde emellerini geçekleştirmek için Türk insanının dininden
koparılması gerekmektedir. Bunu büyük oranda da gerçekleştirdiler. İslam
dünyasına düşman bir nesil yetişti. Haliyle müslüman görünce şeytan görmüş gibi
oluyorlar.
Bu millet laiklik üzerinden oynanan
oyunu biliyor artık. Hele bir de ucuna “Atatürk ilke ve inkılaplarına göre”
cümlesini ekleyince, arkalarına laiklik dayatan bir devleti alıp, insanlara
hakaret etme, aşağılama yetkisini kendilerinde buluyorlar. Ben laikim diyen
insan, ben dinsizim demektedir. Kimsenin dinsiz olmasına karışmayız, kimseyi de
dinimize karıştırmayız.
Bize tarih kitaplarını okuttukları
prof. Bir konferansında şöyle diyordu.” Laiklik din ile devlet işlerinin
ayrılması diye bilinir. Halbuki asıl laiklik, bir iş yaparken bu dinime uygun
mu değil mi diye düşünmeden yapmaktır.” Ben bu adam mason demiştim. Nitekim
masondu.
Bakın bugün milliyet gazetesinde Melih
Aşık ne diyor. “Laiklik ilkokullarda çocuklara din ile devlet işlerinin
ayrılması diye öğretilir. En basit tanımı budur ama laiklik aslında tüm
hayatımızı düzenleyen ve yön everen kılavuzdur. Ekonomik, siyasi,sosyal,
kültürel yaşamın rasyonel (akılcı) ölçülere dayandırılmasıdır. Laiklik dendiği
zaman yalnızca siyasetle dinin ayrılması değil ailenin, ekonomik hayatın,
hukukun hatta görgü kuralları, kıyafet vesairenin din kurallarından ayrılarak,
zamanın ve hayatın düzenlenmesi anlaşılır”
Muhterem prof. İle
aynı şeyi söylemiş değil mi? Yani bir hayat tarzı olan islam dışına çıkın
diyor. Hayatındaki bütün kuralları laiklik dediği dinsizlik üzerine kuran
insanlar bir de müslümanım diyecek.
Fikir hürriyeti
diye tepinenler, meclis başkanı fikrini beyan etti diye kıyameti koparıyorlar.
1946 yılında başbakan olan Şükrü Saraçoğlu’nun
“din zehirdir, kaldırabilmek için bize 30 sene daha lazım” (meclis
kayıtları) demeye hakkı var ama şimdiki meclis başkanının fikir söylemeye hakkı
yok öyle mi?
Batı bize iyi bir
şeyi dayatmaz. Batı kafası ile düşünen bizim dinsizler de zaten onlarla
birlikte hareket ederler. BATI Kürt
devleti de kurmak istiyor. Batı istiyor diye onu da kuralım o zaman. Gerçi
bizim laikler batının Kürt devleti fikrini de destekliyor. “Katil devlet” diye
haykırdıklarını unutmadık.
Biz geçmiş yıllarda
“ laik olmayan insan bile değildir” diyen hukukçular da gördük. Hem de AYM de başkanlık bile yaptılar. Şimdi
istediğiniz eski günlere dönmek.
Ben laik değilim.
Laikim demenin dinsizlik demek olduğunu biliyorum. Ben müslümanım. Bundan da
gurur duyuyorum. Kellemizi koltuğumuza almamızı söyleyen o laik mahluk,
sıkıyorsa kellesini koltuğuna alıp gelsin, bana laikim dedirtsin. Devletin adı ne olursa olsun, anayasaya ne
yazarsanız yazın, Bu millet müslümandır ve müslüman kalacaktır.
Laiklik diye bir
din yoktur.
27.4.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder